Araç Muayene Hizmet mi ? Hezimet mi ?

Mayıs 25, 2009

825Son aylarda internet sitelerinde arac muayene istasyonlari hakkinda haberler yer almakda. Ben bu haberleri okudukca sevinmem mi lazim uzulmem mi lazim bilemiyorum .

Dort yil once aracimi satmadan 97 model bir arac aldim. Bir ay sonra iki aracinda arac muyene istasyonuna gitme zamani geldi. Hollanda’da arac muayene istasyonlarina ( AKP ) diyorlar. Araclarin muyene edilme tarihine ortalama 1,5 – 2 ay kala ilgili mudurlukten eve yazi geliyor. “Şu tarihde aracinizin muyenesini yaptirin. Yaptirmadan kullanmayin. Kullanirken yakalanirsaniz ceza alirsiniz” AKP istasyonlari cok oldugu icin hangi firmadan hangi ozel kisilere aracinizin muyenesini yaptiracaksaniz randevuyu alirsiniz . Yazının devamını oku »


Bordo Bereliler Kimdir ?

Mayıs 18, 2009

bordo_berelilerBordo Bereliler, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin değişik sınıf ve rütbelerdeki subay ve astsubaylardan oluşan, iç ve dış tehditlerin bertaraf edilmesine karşı her türlü arazi ve iklim şartlarında görev yapabilecek nitelikte üst düzey eğitime tabi tutularak yetiştirilmiş özel askerlere verilen isimdir. Tugay seviyesinde kurulmuş ve daha sonra tümen, ardından 2006 YAŞ kararı ile Kolordu seviyesine çıkartılmıştır. Hiçbir kuvvet komutanlığına bağlı olmaksızın doğrudan Genelkurmay Karargâhına bağlı olarak görev yaparlar. Söz konusu Kolordu, Bordo Bereliler ile Muharebe Arama Kurtarma (MAK), Su Altı Taarruz (SAT), Deniz Piyade Keşif timlerini bünyesinde barındırmakla beraber, fiili durumda sadece Bordo Bereliler ve MAK doğrudan kolordunun emrinde görev yapmaktadır.Burada askerlik yapan askerler özel olarak seçilmiştir. Kimlikleri de daima gizli kalır.

2004 yılında Almanya’da yapılan Dünya Özel Kuvvetler Şampiyonası’nda, 26 özel kuvvet birliği arasında birinci olmuştur.

Bordo Bereliler aynı zamanda devlet büyüklerinin yakın koruma görevini de yerine getirirler. Ününü Abdullah Öcalan’ın yakalanma görevinde duyurmuştur.

Bordo berelilerle ilgili bazı alıntılar şöyle:

1998 Nisan ayında Hain PKK’nın önemli kişilerinden Şemdin Sakıkı,Irakın derinliklerindeki Dohuktan çok başarılı bir operasyonla ele geçirip TÜRKİYE’ye getirmişlerdir.Operasyon 2 adet Black Hawk helikopterleriyle yapılmıştır.BU operasyon Bordo Berelilerin ne kadar bir elit birlik olduğunu göstermiştir.

ÖZELLİKLERİ
1-Subay ve Astsubaylardan oluşuyor.
2-üç-üçbuçuk yıl eğitim alıyorlar.
3-Gönüllülük esasına göre seçiliyorlarr.
4-Yurt içinde 72 haftalık temel nitelikli kursları var.
5-Daha sonra ihtisas alanına göre 10-52 hafta arasında değişen yurt içi ve yurt dışı ihtisas eğitimleri var.

A- YURT İÇİ TEMEL KURSLARI
-Muharebe temel eğitimi
-Göğüs göğüse muharebe
-Uzak mesafeli keşif devriye
-Sızma
-teşhis ve tanıma
-Hayatı idame
-kaçma kurtulma
-Hedef atrifi,Ateş tanzimi
-Psikolojik Harekat
-Tahrip
-Paraşüt
-Kurbağa adam
-Gayri nizami savaş
-Özel harekat türleri.konularında eğitilirler.

B-İHTİSAS KURSLARI
-yer ekip komutanlığı
-tahrip teknikleri.mayın ve bubi tuzakları
-İlk yardım
-Cerrahi müdahale teknikleri
-Mühimmat imha
-Hafif ve ağır silah uzmanlığı
-İstihbarat uzmanlığı
-Muhabere kursları
-psikolojik harekat kursları

C-YURT DIŞI KURSLARI
-Ranger
-Hava İndirme
-Sivil İşler
-Halkla İlişkiler
-Hayatı İdame
-Psikolojik harekat

Tümü iyi paraşütçüdür.Çeşitli yabancı dilleri iyi bilirler.

“ONLAR İSİMSİZ KAHRAMANDIRLAR”

Seçkin askerler
Birliklerinde üstün bir performans, başarı gösteren subay ve astsubaylarla uzman erbaş ve erlerden seçilen Özel Kuvvetler Komutanlığı timleri “Bordo bereliler”, çok özel bir eğitimden geçiriliyor. Her türlü koşula karşı eğitilen timler, A ve B timleri olarak iki birimde örgütleniyor. A timleri sadece subaylardan, B timleri ise bir subay komutasında astsubaylardan oluşuyor.

Özel Kuvvetler, TSK’nın seçkin askerlerinin toplandığı bir bölüm olarak en kritik görevlerde harekete geçiyor.

TSK’nın yeniden yapılanmasıyla, 1992’de teşkilatlandırılan Özel Kuvvetler Komutanlığı, dünyadaki bütün demokratik ülkelerin benzer kuruluşları gibi görev yapıyor. Özel Kuvvetler Komutanlığı personeli, Sualtı Taarruz (SAT), Sualtı Savunma (SAS), Eğirdir Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkezi, 1. Komando Tugayı, 2. Komando Tugayı, Bolu Dağ ve Komando Tugayı, Midyat 3. Komando Tugayı, Foça Amfibi Deniz Piyade Tugayı, Foça Jandarma Komando Okulu’nda üstün başarı gösterenler arasından titizlikle seçiliyor.

Her zaman her yerde göreve hazır
Özel Kuvvet mensupları, her yerde, her zaman ve her şekilde mücadele kabiliyetini, sürekli ve zorlu eğitimlerle kazanıyorlar. Karadan, havadan, su üstünden, su altından, ortam ne olursa olsun, hedefe daima ulaşıyorlar. Her olasılığa karşı daima hazır bulunan bordo bereliler, her türlü iklim ve doğa koşullarında görev yapabiliyor. Bu personel, en gelişmiş silah ve teçhizatlarla donatılmış. En modern silahları ustaca kullanabiliyorlar. Dünyadaki ünlü timlerle aynı becerilere sahip olan bordo bereliler, en vahşi doğa koşullarında bile yiyeceklerini temin edebiliyorlar.

Özel Kuvvetler seferde; düşman derinliklerinde bilgi toplamak, hedef belirlemek, taktik akın ve pusular uygulamak ve düşman işgalinde kalmış bölgelerde mukavemet harekatını başlatmak amacıyla kurulmuş bulunuyor.

Özel Kuvvetler’de görevli personelin yeteneklerini artırmak üzere, NATO üyesi ülkelerin özel birlikleriyle taktik ve teknik bilgi alışverişi, teknik malzeme ve müşterek eğitim alanlarında işbirliği yapılıyor.

Ayrıca bordo bereliler dünyada “güven atışı eğitimi” alan tek birlik. Nedir bu güven atışı?

-iki adet bordo bereli karşı karşıya geçer.
-ilk önce ikiliden birisi başının üzerinde kitap büyüklüğünde bir hedef tutar.
-diğer bordo bereli iki elinde iki tabancayla yürüyerek o hedefe gerçek mermilerle ateş eder.
-yolun yarısına geldiğinde arkasını dönüp, tabancaları bacaklarının arasından hedefe doğru sıkmaya devam eder.
mermiler bitince roller değişir, bu kez ateş eden kişi hedefi tutar, atış sırası diğerine gelir.
bu eğitim hergün yapılır.

Sadece aldıkları bu eğitim bile ne kadar zor bir eğitimden geçtiklerini göstermeye yetebilir bence, ayrıca aldıkları 3,5 yıllık eğitim temel eğitimleri, yani eğitimleri hiç bitmiyor sürekli hazır olmak için her gün bu eğitimler devam ediyor. Benim merak ettiğim madem bu kadar yetenekliler neden fazla operasyonlarını duymmuyoruz. Bu konuyle alakalı yine bir alıntı yapacağım.

Yazıma İngiliz İstihbaratından bir söz alıntısı ile başlamak istiyorum. “En İyi Operasyonlar Hiç Duyulmayanlardır” Bundan da anlaşılacağı gibi herşeyi bilemememiz bu işin doğası gereği.

Kanımca Özel Kuvvet (yazımda kısaca ÖK diyeceğim) görev gücünün asli görevleri tam olarak anlaşılmış değil veya ben öyle anladım. Bordo bere veya ÖK diyince aklımıza muazzam kamuflaj ve silahlarla donatılmış rambolar aklımıza geliyor. Oysa bu tam anlamıyla ÖK’ların görev ve niteliklerini yansıtmıyor. ÖK görev gücü Gayri Nizami Harp görevini yerine getirmek için kurulmuş özel birliklerdir. Bu birlikler sınır içinde ve özellikle dışında operasyon yürütecek bilgi ve beceri ile donatılmışlardır. Görevleri -Düşman hatlarının ardına sızmak, yerel halkı (gerilla) psikolojik ve politik telkinlerle örgütlemek, eğitmek ve askeri açıdan donatmak, düşmanın stratejik hedeflerine yönelik gerilla oprasyonlarını planlamak (zaruriyse yönetmek) dost gerillarla ana vatan arasında kordinasyonu sağlamak vb. Tüm bunların yanında

-Yurt içinde ve dışında psikolojik harp operasyonları gerçekleştirmek.
-İhtiyaç duyulan alanlarda askeri istihbarat yapmak. “Bilgi Topla-Getir Operasyonları”
– İhtiyaç duyulanı getirmek “Bul-Getir Operasyonları” (Bu bir kaçağı sınır ötesinde yakalamak “Şemdin SAKIK vb” veya sınır ötesinden bir belgeyi veya bir dostu gayri yollarla yurda sokmak şeklinde de olabilir.)
-Stratejik hedeflere yönelik saldırılar düzenlemek. (Sabotaj veya sukast vb)
-Düşmanı yıldıracak, moralini bozacak operasyonlar yapmak.vb
diye uzayarak gider.

Burada en önemli husus bu birliklere yukarıda saydığım çerçeve içinde hedefler göstermektir. Eğer bu hedefleri gösteremiyor. Siyasi ve maddi açıdan bu birlikleri destekleyemiyorsanız. Milli Politikalarınız, bu işe ayıracak bütçeniz ve dünya devleti olma hedefleriniz yoksa bu birlikler pentlatlon yapmaktan ve tatbikatlar düzenlemekten başka bir görev icra etmezler.

Tüm bunların yanında bu görevler %50 entellektüel %50 askeri eğitim içeren görevler niteliği taşır. Operasyon alanlarınızı çok iyi tanımak, yerel halkla geçmişten gelen bağlara ve ilişkilere sahip olmanız gerekir. Bu ilişkileri politikalarınız doğrultusunda zekice ÖK güçleri ile yönlendirirsiniz.

SSCB dağıldığında ortaya çıkan süreci ve tabloyu hepimiz biliyoruz. Bu ülkelerden birisinin liderinin (devrik lider, kim olduğunu anladınız) yaşamını yitirmeden bir kaç yıl önce yemekli sohbette bana dediğini aynen yazıyorum. “Türkiye Cumhuriyetinin bu süreçte Türk Cumhuriyetlerine ayıracağı 10 Milyar doları olsaydı. Bu taplo asla böyle olmazdı.” (Bu siyaset adamı özetle Türk Cumhuriyetlerindeki ÖK ve ÖK dışı operasyonlar için ayrılacak parayı kastediyor.) Batan Bankalardaki paraları düşündüğümde malesef içim sızlıyor.


BORDO BERELİLERLE İLGİLİ HABERLER


Bordo Berelilere ödül Haberi

hackram_bordo_bereli_hackram_3RADİKAL – ANKARA – Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, Almanya’da yapılan ‘Dünya Özel Kuvvetler Şampiyonası’nda sekiz ülkeden 25 takımı geride bırakarak birinci olan Türkiye Özel Kuvvetleri üyelerine ödül verdi. Genelkurmay İkinci Başkanı Org. İlker Başbuğ, Genelkurmay Harekât Başkanı Korgeneral Mehmet Yavuz Yalçın ve Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral Servet Yörük’ün de katıldığı törende Org. Özkök, “Başarı bizleri gururlandırdı” dedi.

Bordo Bereliler’in zaferi Haberi

HÜRRİYET – Uğur ERGAN / ANKARA – Türk Silahlı Kuvvetleri’nin göz bebeği, Abdullah Öcalan ile Şemdin Sakık’ın ele geçirilmesi gibi operasyonlara imza atan ‘Bordo Bereliler’, 26 ülkeden özel kuvvetlerin katılımıyla yapılan ‘Dünya Özel Kuvvetler Şampiyonası’nda ABD’nin dünyaca ünlü Delta Force timlerini geride bırakarak Dünya Şampiyonu oldu.

ALMANYA’da 26 ülkeden özel kuvvetlerin katılımıyla yapılan ‘Dünya Özel Kuvvetler Şampiyonası’nda ‘Bordo Bereliler’ diye tanınan Türk Özel Kuvvetleri, tarihi bir başarıya daha imza attı. Bir hafta süren yarışmada Bordo Bereliler birinci olurken, ABD’nin dünyaca ünlü Rangers ve Delta Force kuvvetlerini de geride bıraktı.

Tüm puanları topladılar

Bordo Bereliler, özel harekat, teçhizatlı koşu, paraşütle atlama, tehlikeli göl geçişi, botla harekat ve su altı dalışı, keskin nişancılık, en zor koşullarda dayanıklılık ve bu koşullar altında düşman güçlerini bertaraf etme, düşman hedeflerini yarma ve içeriye sızma gibi bir çok kategoride, yarıştıkları diğer ekipleri geride bırakıp en üst düzey puanları topladılar.

Teröristbaşını getirmişlerdi

Özel Kuvvetler, teröristbaşı Apo’nun Kenya’da yakalanmasında kilit rol oynamıştı. Terör örgütü PKK’nın üst düzey yöneticisi Şemdin Sakık’ın ele geçirilmesi de Türk Özel Kuvvetler’in kamuoyunca bilinen operasyonları arasında yer alıyor.

BORDO BERELİLERLE İLGİLİ VİDEOLAR

Hürriyet Video’larını izlemek için Flash 7 veya daha yüksek eklenti yüklenmeniz gerekmektedir. Yüklemek için tıklayınız!!!

Bordo Bereliler Kimdir ?

Mayıs 18, 2009

bordo_berelilerBordo Bereliler, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin değişik sınıf ve rütbelerdeki subay ve astsubaylardan oluşan, iç ve dış tehditlerin bertaraf edilmesine karşı her türlü arazi ve iklim şartlarında görev yapabilecek nitelikte üst düzey eğitime tabi tutularak yetiştirilmiş özel askerlere verilen isimdir. Tugay seviyesinde kurulmuş ve daha sonra tümen, ardından 2006 YAŞ kararı ile Kolordu seviyesine çıkartılmıştır. Hiçbir kuvvet komutanlığına bağlı olmaksızın doğrudan Genelkurmay Karargâhına bağlı olarak görev yaparlar. Söz konusu Kolordu, Bordo Bereliler ile Muharebe Arama Kurtarma (MAK), Su Altı Taarruz (SAT), Deniz Piyade Keşif timlerini bünyesinde barındırmakla beraber, fiili durumda sadece Bordo Bereliler ve MAK doğrudan kolordunun emrinde görev yapmaktadır.Burada askerlik yapan askerler özel olarak seçilmiştir. Kimlikleri de daima gizli kalır.

2004 yılında Almanya’da yapılan Dünya Özel Kuvvetler Şampiyonası’nda, 26 özel kuvvet birliği arasında birinci olmuştur.

Bordo Bereliler aynı zamanda devlet büyüklerinin yakın koruma görevini de yerine getirirler. Ününü Abdullah Öcalan’ın yakalanma görevinde duyurmuştur.

Bordo berelilerle ilgili bazı alıntılar şöyle:

1998 Nisan ayında Hain PKK’nın önemli kişilerinden Şemdin Sakıkı,Irakın derinliklerindeki Dohuktan çok başarılı bir operasyonla ele geçirip TÜRKİYE’ye getirmişlerdir.Operasyon 2 adet Black Hawk helikopterleriyle yapılmıştır.BU operasyon Bordo Berelilerin ne kadar bir elit birlik olduğunu göstermiştir.

ÖZELLİKLERİ
1-Subay ve Astsubaylardan oluşuyor.
2-üç-üçbuçuk yıl eğitim alıyorlar.
3-Gönüllülük esasına göre seçiliyorlarr.
4-Yurt içinde 72 haftalık temel nitelikli kursları var.
5-Daha sonra ihtisas alanına göre 10-52 hafta arasında değişen yurt içi ve yurt dışı ihtisas eğitimleri var.

A- YURT İÇİ TEMEL KURSLARI
-Muharebe temel eğitimi
-Göğüs göğüse muharebe
-Uzak mesafeli keşif devriye
-Sızma
-teşhis ve tanıma
-Hayatı idame
-kaçma kurtulma
-Hedef atrifi,Ateş tanzimi
-Psikolojik Harekat
-Tahrip
-Paraşüt
-Kurbağa adam
-Gayri nizami savaş
-Özel harekat türleri.konularında eğitilirler.

B-İHTİSAS KURSLARI
-yer ekip komutanlığı
-tahrip teknikleri.mayın ve bubi tuzakları
-İlk yardım
-Cerrahi müdahale teknikleri
-Mühimmat imha
-Hafif ve ağır silah uzmanlığı
-İstihbarat uzmanlığı
-Muhabere kursları
-psikolojik harekat kursları

C-YURT DIŞI KURSLARI
-Ranger
-Hava İndirme
-Sivil İşler
-Halkla İlişkiler
-Hayatı İdame
-Psikolojik harekat

Tümü iyi paraşütçüdür.Çeşitli yabancı dilleri iyi bilirler.

“ONLAR İSİMSİZ KAHRAMANDIRLAR”

Seçkin askerler
Birliklerinde üstün bir performans, başarı gösteren subay ve astsubaylarla uzman erbaş ve erlerden seçilen Özel Kuvvetler Komutanlığı timleri “Bordo bereliler”, çok özel bir eğitimden geçiriliyor. Her türlü koşula karşı eğitilen timler, A ve B timleri olarak iki birimde örgütleniyor. A timleri sadece subaylardan, B timleri ise bir subay komutasında astsubaylardan oluşuyor.

Özel Kuvvetler, TSK’nın seçkin askerlerinin toplandığı bir bölüm olarak en kritik görevlerde harekete geçiyor.

TSK’nın yeniden yapılanmasıyla, 1992’de teşkilatlandırılan Özel Kuvvetler Komutanlığı, dünyadaki bütün demokratik ülkelerin benzer kuruluşları gibi görev yapıyor. Özel Kuvvetler Komutanlığı personeli, Sualtı Taarruz (SAT), Sualtı Savunma (SAS), Eğirdir Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkezi, 1. Komando Tugayı, 2. Komando Tugayı, Bolu Dağ ve Komando Tugayı, Midyat 3. Komando Tugayı, Foça Amfibi Deniz Piyade Tugayı, Foça Jandarma Komando Okulu’nda üstün başarı gösterenler arasından titizlikle seçiliyor.

Her zaman her yerde göreve hazır
Özel Kuvvet mensupları, her yerde, her zaman ve her şekilde mücadele kabiliyetini, sürekli ve zorlu eğitimlerle kazanıyorlar. Karadan, havadan, su üstünden, su altından, ortam ne olursa olsun, hedefe daima ulaşıyorlar. Her olasılığa karşı daima hazır bulunan bordo bereliler, her türlü iklim ve doğa koşullarında görev yapabiliyor. Bu personel, en gelişmiş silah ve teçhizatlarla donatılmış. En modern silahları ustaca kullanabiliyorlar. Dünyadaki ünlü timlerle aynı becerilere sahip olan bordo bereliler, en vahşi doğa koşullarında bile yiyeceklerini temin edebiliyorlar.

Özel Kuvvetler seferde; düşman derinliklerinde bilgi toplamak, hedef belirlemek, taktik akın ve pusular uygulamak ve düşman işgalinde kalmış bölgelerde mukavemet harekatını başlatmak amacıyla kurulmuş bulunuyor.

Özel Kuvvetler’de görevli personelin yeteneklerini artırmak üzere, NATO üyesi ülkelerin özel birlikleriyle taktik ve teknik bilgi alışverişi, teknik malzeme ve müşterek eğitim alanlarında işbirliği yapılıyor.

Ayrıca bordo bereliler dünyada “güven atışı eğitimi” alan tek birlik. Nedir bu güven atışı?

-iki adet bordo bereli karşı karşıya geçer.
-ilk önce ikiliden birisi başının üzerinde kitap büyüklüğünde bir hedef tutar.
-diğer bordo bereli iki elinde iki tabancayla yürüyerek o hedefe gerçek mermilerle ateş eder.
-yolun yarısına geldiğinde arkasını dönüp, tabancaları bacaklarının arasından hedefe doğru sıkmaya devam eder.
mermiler bitince roller değişir, bu kez ateş eden kişi hedefi tutar, atış sırası diğerine gelir.
bu eğitim hergün yapılır.

Sadece aldıkları bu eğitim bile ne kadar zor bir eğitimden geçtiklerini göstermeye yetebilir bence, ayrıca aldıkları 3,5 yıllık eğitim temel eğitimleri, yani eğitimleri hiç bitmiyor sürekli hazır olmak için her gün bu eğitimler devam ediyor. Benim merak ettiğim madem bu kadar yetenekliler neden fazla operasyonlarını duymmuyoruz. Bu konuyle alakalı yine bir alıntı yapacağım.

Yazıma İngiliz İstihbaratından bir söz alıntısı ile başlamak istiyorum. “En İyi Operasyonlar Hiç Duyulmayanlardır” Bundan da anlaşılacağı gibi herşeyi bilemememiz bu işin doğası gereği.

Kanımca Özel Kuvvet (yazımda kısaca ÖK diyeceğim) görev gücünün asli görevleri tam olarak anlaşılmış değil veya ben öyle anladım. Bordo bere veya ÖK diyince aklımıza muazzam kamuflaj ve silahlarla donatılmış rambolar aklımıza geliyor. Oysa bu tam anlamıyla ÖK’ların görev ve niteliklerini yansıtmıyor. ÖK görev gücü Gayri Nizami Harp görevini yerine getirmek için kurulmuş özel birliklerdir. Bu birlikler sınır içinde ve özellikle dışında operasyon yürütecek bilgi ve beceri ile donatılmışlardır. Görevleri -Düşman hatlarının ardına sızmak, yerel halkı (gerilla) psikolojik ve politik telkinlerle örgütlemek, eğitmek ve askeri açıdan donatmak, düşmanın stratejik hedeflerine yönelik gerilla oprasyonlarını planlamak (zaruriyse yönetmek) dost gerillarla ana vatan arasında kordinasyonu sağlamak vb. Tüm bunların yanında

-Yurt içinde ve dışında psikolojik harp operasyonları gerçekleştirmek.
-İhtiyaç duyulan alanlarda askeri istihbarat yapmak. “Bilgi Topla-Getir Operasyonları”
– İhtiyaç duyulanı getirmek “Bul-Getir Operasyonları” (Bu bir kaçağı sınır ötesinde yakalamak “Şemdin SAKIK vb” veya sınır ötesinden bir belgeyi veya bir dostu gayri yollarla yurda sokmak şeklinde de olabilir.)
-Stratejik hedeflere yönelik saldırılar düzenlemek. (Sabotaj veya sukast vb)
-Düşmanı yıldıracak, moralini bozacak operasyonlar yapmak.vb
diye uzayarak gider.

Burada en önemli husus bu birliklere yukarıda saydığım çerçeve içinde hedefler göstermektir. Eğer bu hedefleri gösteremiyor. Siyasi ve maddi açıdan bu birlikleri destekleyemiyorsanız. Milli Politikalarınız, bu işe ayıracak bütçeniz ve dünya devleti olma hedefleriniz yoksa bu birlikler pentlatlon yapmaktan ve tatbikatlar düzenlemekten başka bir görev icra etmezler.

Tüm bunların yanında bu görevler %50 entellektüel %50 askeri eğitim içeren görevler niteliği taşır. Operasyon alanlarınızı çok iyi tanımak, yerel halkla geçmişten gelen bağlara ve ilişkilere sahip olmanız gerekir. Bu ilişkileri politikalarınız doğrultusunda zekice ÖK güçleri ile yönlendirirsiniz.

SSCB dağıldığında ortaya çıkan süreci ve tabloyu hepimiz biliyoruz. Bu ülkelerden birisinin liderinin (devrik lider, kim olduğunu anladınız) yaşamını yitirmeden bir kaç yıl önce yemekli sohbette bana dediğini aynen yazıyorum. “Türkiye Cumhuriyetinin bu süreçte Türk Cumhuriyetlerine ayıracağı 10 Milyar doları olsaydı. Bu taplo asla böyle olmazdı.” (Bu siyaset adamı özetle Türk Cumhuriyetlerindeki ÖK ve ÖK dışı operasyonlar için ayrılacak parayı kastediyor.) Batan Bankalardaki paraları düşündüğümde malesef içim sızlıyor.


BORDO BERELİLERLE İLGİLİ HABERLER


Bordo Berelilere ödül Haberi

hackram_bordo_bereli_hackram_3RADİKAL – ANKARA – Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, Almanya’da yapılan ‘Dünya Özel Kuvvetler Şampiyonası’nda sekiz ülkeden 25 takımı geride bırakarak birinci olan Türkiye Özel Kuvvetleri üyelerine ödül verdi. Genelkurmay İkinci Başkanı Org. İlker Başbuğ, Genelkurmay Harekât Başkanı Korgeneral Mehmet Yavuz Yalçın ve Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral Servet Yörük’ün de katıldığı törende Org. Özkök, “Başarı bizleri gururlandırdı” dedi.

Bordo Bereliler’in zaferi Haberi

HÜRRİYET – Uğur ERGAN / ANKARA – Türk Silahlı Kuvvetleri’nin göz bebeği, Abdullah Öcalan ile Şemdin Sakık’ın ele geçirilmesi gibi operasyonlara imza atan ‘Bordo Bereliler’, 26 ülkeden özel kuvvetlerin katılımıyla yapılan ‘Dünya Özel Kuvvetler Şampiyonası’nda ABD’nin dünyaca ünlü Delta Force timlerini geride bırakarak Dünya Şampiyonu oldu.

ALMANYA’da 26 ülkeden özel kuvvetlerin katılımıyla yapılan ‘Dünya Özel Kuvvetler Şampiyonası’nda ‘Bordo Bereliler’ diye tanınan Türk Özel Kuvvetleri, tarihi bir başarıya daha imza attı. Bir hafta süren yarışmada Bordo Bereliler birinci olurken, ABD’nin dünyaca ünlü Rangers ve Delta Force kuvvetlerini de geride bıraktı.

Tüm puanları topladılar

Bordo Bereliler, özel harekat, teçhizatlı koşu, paraşütle atlama, tehlikeli göl geçişi, botla harekat ve su altı dalışı, keskin nişancılık, en zor koşullarda dayanıklılık ve bu koşullar altında düşman güçlerini bertaraf etme, düşman hedeflerini yarma ve içeriye sızma gibi bir çok kategoride, yarıştıkları diğer ekipleri geride bırakıp en üst düzey puanları topladılar.

Teröristbaşını getirmişlerdi

Özel Kuvvetler, teröristbaşı Apo’nun Kenya’da yakalanmasında kilit rol oynamıştı. Terör örgütü PKK’nın üst düzey yöneticisi Şemdin Sakık’ın ele geçirilmesi de Türk Özel Kuvvetler’in kamuoyunca bilinen operasyonları arasında yer alıyor.

BORDO BERELİLERLE İLGİLİ VİDEOLAR

Hürriyet Video’larını izlemek için Flash 7 veya daha yüksek eklenti yüklenmeniz gerekmektedir. Yüklemek için tıklayınız!!!

Kısa Dönem Askerlik Kalkıyor

Mayıs 1, 2009

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un ‘’Bedelli askerlik yok’’ diyerek ileride de tek tip askerliğe geçileceği yönünde mesaj vermesi, TSK’daki yeni konsept çalışmalarını da gözler önüne serdi.

Yapılanmanın tamamlanması ile birlikle, yedek subaylık tamamen kalkacak. Herkes 12 ya da 15 ay erlik yapacak. Takım komutanı ihtiyacını, yedek subaylar yerine, sözleşmeli subaylarla karşılanacak.

2008’in Mayıs ayından itibaren 6 komando tugayına artık yedek subaylar alınmıyor. Aralık 2009’dan itibaren de erler alınmayacak. Bu 6 tugay tamamen subay astsubay ve uzman erbaşlardan oluşacak. Böylelikle terörle mücadelede görev alan tamamen profesyonel yaklaşık 9 bin 500 kişilik bir birlik oluşacak.

TSK, zaman içerisinde “Profesyonel askerlik ile mecburi askerlikten oluşan bir sisteme” geçecek. Daha önce tümen-alay esasına dayalı olan kuvvet yapısını, tugay-tabur esasına çevrildi. Subay ve astsubaylarına ilaveten uzman erbaş sistemi ile de profesyonel orduya geçişte mesafe kaydedildi.

Profesyonel ordu çalışmaları tamamlandığında, zorunlu askerlik hizmeti de tek olacak. Yedeksubaylık ve kısa dönem erlik kaldırılacak. Herkes celp dönemlerindeki ihtiyaca ve yükümlü sayısına göre, 12 ya da 15 ay erlik yapacak. Yurt dışındakiler için dövizli askerlik devam ederken, yurt içinde ancak her celp döneminde askere alınacak yükümlü sayısı, ihtiyaç duyulandan çok ise bedelli askerlik gündeme gelecek. Genelkurmay, bugünkü şartlarda 2013 yılına kadar bedelli askerliğin gündeme gelmeyeceğini hesaplıyorlar.

TSK’daki reform çalışmalarının ilk aşaması askerlik süresinin kısaltılması ve profesyonel ordu faaliyetleri oldu. 18 aylık uzun dönem askerlik süresi 15 aya, 16 ay olan yedek subaylık süresi 12 aya, 8 ay olan kısa dönem askerlik süresi de 6 aya indirildi. Artık er ve erbaşlara bazı birliklerinde görev verilmiyor.

630emrealiÖzel Kuvvetler Komutanlığı, Jandarma özel harekât taburları, 5’i Kara Kuvvetleri Komutanlığına, 1’i Jandarma Genel Komutanlığı’na bağlı komando tugayları, Sabit konuşlu iç güvenlik taburları ve Destek unsurları tamamen profesyonellerden oluşacak. İç güvenlik ve komando taburlarında görev alacak erler, Eğirdir Dağ ve Komando Okulunda eğitilecek. Profesyonel olacak 6 komando tugayının her biri yaklaşık 1600 personelden oluşacak.

Gazeteport’un derlediği bilgilere göre, AB üyesi 25 üyeden 10’unda zorunlu askerlik hizmeti yok. Bunlar arasında İngiltere, Fransa, Belçika, Hollanda, Danimarka, İsveç var. Zorunlu askerlik, Portekiz, İspanya, İtalya, Lüksemburg, İrlanda Yunanistan, Polonya, Estonya, Letonya Litvanya, Slovakya, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya ve Almanya’da var. Fransa’da askerlik meslek statüsünde. Şartları uyanlar, sözleşme imzalayarak orduya katılıyor. İngiltere’de bir profesyonel muvazzaf ordu var. Ayrıca yedek gönüllü ordu bulunuyor. ABD’de ise profesyonel ordu ve yedekler var.


Milli Güvenlik Kurulu Hakkında Her Şey

Nisan 28, 2009

Malumunuz odur ki bugünlerde ülkemizin en önemli kurumu ülke güvenliği için bir araya geliyor. Bu önemli kurum ne yazık ki pek az kişi tarafından tam manasıyla biliniyor. MGK’nın resmi sitesinden alınan yazıda aklınıza gelebilecek tüm sorulara cevap verilmiş.

Millî Güvenlik Kurulu (MGK), 1933-1949 yılları arasında Yüksek Müdafaa Meclisi Umumi Katipliği, 1949-1962 yılları arasında Milli Savunma Yüksek Kurulu ve Genel Sekreterliği, 1961 Anayasası‘na göre Milli Güvenlik Kurulu ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği isimleri ile faaliyet göstermiştir. Türkiye Cumhuriyeti 1982 Anayasası‘nın 118. maddesiyle bugünkü haline gelmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti‘nin millî güvenlik siyasetinin tayini, tespiti ve uygulaması ile ilgili kararların alınmasını ve gerekli kurumlar arası eşgüdümün sağlanması konusundaki görüşleriniBakanlar Kurulu‘na bildirmekle görevlidir.

MGK, gerekli haller dışında iki ayda bir defa cumhurbaşkanı başkanlığında toplanır. Millî Güvenlik Kurulu; Cumhurbaşkanının başkanlığında, Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Başbakan yardımcıları, Adalet, Millî Savunma, İçişleri, Dışişleri Bakanları, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları ve Jandarma Genel Komutanından kurulur.Gündemin özelliğine göre Kurul toplantılarına ilgili bakan ve kişiler çağrılıp görüşleri alınabilir.

Millî Güvenlik Kurulunun gündemi; Başbakan ve Genelkurmay Başkanının önerileri dikkate alınarak Cumhurbaşkanınca düzenlenir.

Cumhurbaşkanı katılamadığı zamanlar Millî Güvenlik Kurulu Başbakanın başkanlığında toplanır.

Dünyada ve Türkiye’de güvenlik ve milli güvenlik kavramları nasıl algılanmaktadır?

Güvenlik, insanların toplu olarak yaşamaya başlamaları ve devletler kurmalarıyla bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmış, kavram olarak bilimsel çalışmalara ancak İkinci Dünya Savaşından sonra konu olmuştur. Güvenlik kavramı, başlangıçta yalnız askeri ihtiyaçlar ve düzenlemeler için kullanılırken, günümüzde bir sosyal bilim kavramı olarak kullanılmaya başlanmıştır. İnsanların ve toplumların en temel güdüsü ve en ilkel ihtiyacı olan güvenlik karşılanamadığı takdirde, toplumların özgürlük ve refah arayışlarını gerçekleştirmeleri mümkün olamamaktadır.

Küreselleşmenin yarattığı dinamik ortamın da etkisiyle ulusal ve uluslararası güvenliğe yönelik tehditler farklılaşmış ve bu durum klasik güvenlik kavramını değiştirmiştir. Nitekim BM Genel Sekreteri tarafından “Tehditler, Riskler ve Değişim” konusunda görevlendirilen ‘Akil Adamlar Grubu’, 2 Aralık 2004 tarihli “Daha Güvenli Bir Dünya: Ortak Sorumluluğumuz” başlıklı raporlarında, “Dünyanın BM’nin kurulduğu dönemde öngörülemeyen tehdit ve risklerle karşı karşıya olduğunu, tehdit / risklerin artık hiçbir sınır tanımadığını, birbirleri ile bağlantılı olduğunu ve ulusal düzeyde olduğu gibi küresel ve bölgesel düzeylerde ele alınmayı gerektirdiğini vurgulamıştır. Söz konusu rapora göre, büyük çaplı ölümlere veya yaşam şansının azalmasına yol açan ve uluslararası sistemin temel birimi olan devleti zayıflatan herhangi bir olay veya süreç uluslararası güvenliğe tehdittir.

Bu çerçevede, dünyanın ilgilenmesi gereken altı tehdit / risk grubu bulunmaktadır. Bunlar, terörizm, ülkeler arası çatışma, iç savaş, soykırım ve diğer büyük çaplı şiddet olayları dâhil iç çatışma, nükleer, biyolojik ve kimyasal silahlar, sınır aşan organize suçlar, açlık, bulaşıcı hastalık ve çevre sorunları dâhil ekonomik ve sosyal tehdit / risklerdir.

Günümüzde, milli güvenliğin tanımı da yukarıda sınıflandırılan yeni tehditler çerçevesinde yapılmakta ve ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal her türlü konunun güvenlik boyutunun olduğu kabul edilmektedir.

Uluslararası temel anlaşmaların ortaya çıkış sebepleri, ortaya konuşlarındaki ilkeler ve bütünün yorumundan, güvenlik olgusunun sadece savaş, silahlı çatışma, kuvvet kullanma hallerinde değil, başta ekonomik, çevre, sağlık, sosyal ve eğitim olmak üzere bir bütün olarak ele alındığı görülmektedir. Birleşmiş Milletler (BM) Antlaşması’nın 55’nci maddesi bu hususu teyit eder mahiyettedir.

Bu nedenlerle, Türkiye’de de 2945 sayılı MGK ve MGK Genel Sekreterliği Kanunu’nun 2’nci maddesinde; “Milli Güvenlik; Devletin anayasal düzeninin, milli varlığının ve bütünlüğünün milletlerarası alanda siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik dahil bütün menfaatlerinin ve ahdi hukukunun her türlü dış ve iç tehditlere karşı korunması ve kollanmasını ifade eder.”şeklinde tanımlanmıştır.

Bu açıklamalar dikkate alındığında, Türkiye’de milli güvenlik kavramının klasik ve teknik anlamından uzaklaştırılarak tüm politika alanlarını kapsayabilecek şekilde algılandığını ve tanımlandığını belirtmek mümkün değildir.

Sayfa Başı


Milli güvenlik, kamu düzeni ve emniyeti olarak tanımlanabilir mi?

Milli Güvenlik, bazen ”kamu düzeni ve emniyeti ” olarak anlaşılmaktadır. Ancak, bu şekilde anlaşıldığında, milli güvenlik; adeta genel asayiş hizmetine indirgenmiş olmaktadır. Oysa milli güvenlik, asayiş hizmetinin de üzerinde, güvenliğin en üst yapısı ve toplam güvenliğin bir şemsiyesi konumundadır.

İçeriği iç ve dış güvenlik ile savunma konularından oluşan milli güvenlik kavramı, teknik olarak kamu düzeninden farklıdır. Bu bağlamda, iç güvenliği ilgilendiren her olgunun kamu düzenini bozduğu söylenebilirse de, kamu düzenini bozan her olgu milli güvenliği bozmayabilir. Bu çerçevede milli güvenlik;

– Yalnız halkın değil, devletin ve anayasal düzenin devamını da sağlayan hukuki, siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel yönleri bulunan;

– Zaman ve yer açısından uzun süreli, devamlı, içten ve dıştan tehlike ve eylemleri içeren;

– Belirli bir bölgeyi ilgilendiren faaliyetlerden ziyade devletin tüm varlığını ve ülkesini ilgilendiren, hatta yalnız belli bir bölgede olsa bile tüm halkı etkileyen ve yerleşik düzeni bozan veya ortadan kaldıran nitelikteki hareketleri kapsayan bir olgudur.

Sayfa Başı


Milli güvenliğin tanımında sözü edilen “Anayasal düzen” ne anlama gelmektedir?

Anayasal düzen; Anayasanın temel ilke, esas ve hükümlerine göre kurulmuş olan düzendir. 1982 Anayasası’na göre;

I. Devletin Şekli
Madde 1:Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.

II. Cumhuriyetin Nitelikleri
Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.

III. Devletin bütünlüğü, resmi dili, bayrağı, milli marşı ve başkenti
Madde 3:Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.
Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.
Milli marşı “İstiklal Marşı”dır.
Başkenti Ankara’dır.

IV. Değiştirilemeyecek Hükümler
Madde 4: Anayasa’nın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2’nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3’ncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.

V.Devletin Temel Amaç ve Görevleri
Madde 5: Devletin temel amaç ve görevleri, Türk Milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.

VI. Egemenlik
Madde 6: Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir.
Türk Milleti, egemenliğini, Anayasa’nın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır.
Egemenliğin kullanılması hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.

VII. Yasama Yetkisi
Madde 7: Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez.

VIII. Yürütme yetkisi ve görevi
Madde 8:Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.

IX. Yargı yetkisi
Madde 9:Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.

Sayfa Başı


Milli varlık ne demektir?

Milli varlık, devletin kendi hayatiyetini, kara, deniz ve hava sınırları ile bunlara bitişik ve devletler hukuku esaslarına göre devletin hüküm ve tasarrufuna giren ekonomik ve stratejik alanları da içine alan hükümranlık alanını (vatanı), bunların sahip bulunduğu her türlü kaynak ve zenginlik gibi ekonomik kıymetleri, bu sahalarda yaşayan tarih gibi maddi ve manevi değerleri, ekonomik, sosyal, kültürel, bilimsel, teknolojik, askeri ve diğer sistem ve birikimlerin tümünü kapsamaktadır.

Sayfa Başı


Milli Bütünlük nedir ve nasıl sağlanır?

Milli Bütünlük; siyasi bütünlük ve toprak bütünlüğü gibi maddi değerler ile birlikte, milli şuur, milli birlik ve beraberlik ruhunu, milli ahlak ve fazilet gibi manevi değerleri de kapsamaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, üniter bir devlettir. Ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Bu bölünmezlik tartışılamaz. Üniter devletimizin esasını “Tek millet, tek vatan, tek devlet, tek dil ve tek bayrak” teşkil etmektedir.

Milli bütünlüğün sağlanması ve korunması, bu değerlerin milleti teşkil eden bütün fertler tarafından benimsenmesi ve ortak tavırlar şekline getirilmesiyle mümkündür.

Sayfa Başı


Ahdi hukuk ne demektir?

Devletler Genel Hukuku’na göre; bir devletin var olması, bağımsızlığı, egemenlik hakkı, sınırları hakkında bir veya birden fazla devletle birlikte yaptığı ve karşılıklı beyan ve kabulleri ihtiva eden anlaşma veya anlaşmalarla gerçekleşen hukuktur. Lozan Antlaşması ve Montrö Sözleşmesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlık ve hükümranlığını belirleyen ahdi hukuku için iki önemli örnektir.

Sayfa Başı


Milli Menfaat nedir?

Devletin bekası ve güvenliği ile milletin refahını sağlamak için ulaşılması ve korunması gereken amaçlardır.

Sayfa Başı


Beka nedir?

Bir devletin toprak bütünlüğünü, ahdi hukukunu ve anayasal düzenini iç ve dış tehditlere karşı koruması suretiyle hayatiyetini devam ettirmesidir.

Sayfa Başı


Milli Hedef nedir?

Elde edilmesi halinde milli menfaatlere ulaşmayı sağlayan sonuçlardır.

Sayfa Başı


Milli Güç nedir?

Bir devletin millî menfaatini sağlamak ve millî hedeflerini elde etmek için kullanabileceği siyasi, ekonomik, askerî, coğrafi, demografik, psiko-sosyal ve kültürel, bilimsel-teknolojik gibi güçlerden oluşan maddi ve manevi unsurların toplamıdır.

Sayfa Başı


İç Tehdit nedir?

Kökü ve kışkırtıcı kaynakları içeride ve/veya dışarıda olan, yurt içinde açık veya gizli olarak yürütülen Devletin anayasal düzeni, ülkenin bölünmez bütünlüğü ile milletin refahına yönelik örgütlü suç ve şiddet hareketlerini de kapsayan bir tehlike algılamasıdır.

Sayfa Başı


Dış Tehdit nedir?

Diğer bir ülkenin veya uluslararası terör örgütlerinin niyetlerinin, imkân ve kabiliyetleri ile hareketlerinin, asimetrik tehdidi de kapsayan değerlendirilmesine dayanan tehlike algılamasıdır.

Sayfa Başı


Asimetrik Tehdit nedir?

Yarattığı ani ve hazırlıksız durum nedeni ile ülkelerin siyasi, sosyal ve ekonomik sistemlerinde istikrarsızlıklarına neden olan, düşük seviyede kuvvet ve teknoloji kullanarak etkin olmayı amaçlayan tehdit algılamasıdır.

Sayfa Başı


Türkiye Cumhuriyeti’nin milli güvenliğinin sağlanmasından kim sorumludur?

Anayasanın 117’nci maddesine göre; Türkiye Cumhuriyeti’nin milli güvenliğinin sağlanmasından ve Silahlı Kuvvetlerin yurt savunmasına hazırlanmasından, TBMM’ne karşı Bakanlar Kurulu sorumludur.

Sayfa Başı


Türkiye’de milli güvenlik sistemi nasıl oluşturulmuştur? AB’ye uyum sürecinde milli güvenlik sisteminde yapılan anayasal ve yasal değişiklikler nelerdir?

Türkiye’de milli güvenlik sistemi, tehdit algılamaları, jeopolitik ve jeostratejik konumu, anayasal düzeni çerçevesinde oluşturulmuş ve 1933 yılından bu yana çeşitli aşamalardan geçerek bugünkü konuma ulaşmıştır.

Geçirilen bu evrim ile Türkiye, milli güvenliğin sağlanmasında Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne karşı sorumlulukları bulunan Başbakan ve ilgili bakanları (Başbakan Yardımcıları İçişleri, Dışişleri ve Adalet ile Milli Savunma Bakanları), milli güvenliğin icrasında temel sorumlulukları bulunan, bu konuda özel ihtisas ve bilgi birikimine sahip olan Genelkurmay Başkanı, Kuvvet Komutanları ve Jandarma Genel Komutanı’nı siyasi olarak tarafsız bir kimliğe sahip bulunan Cumhurbaşkanının başkanlığında anayasal bir platformda bir araya getirerek kendi Millî Güvenlik Sistemini kurumsallaştırmış ve ülkenin güvenlik ihtiyaçlarını karşılayacak hale gelmiştir.

Bu kapsamda, Milli Güvenlik Kurulu ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, Türkiye’nin milli güvenlik sisteminin temel kuruluşlarıdır.

Milli Güvenlik Kurulu; 1982 Anayasası’nın 118’nci maddesine uygun şekilde çıkarılan 2945 Sayılı Kanun ile oluşturulmuştur. Türkiye’nin AB üyelik süreci çerçevesinde çıkarılan ve anayasal ve yasal değişiklikler getiren uyum paketleri ile Milli Güvenlik Kurulu ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğine ilişkin önemli değişiklikler gerçekleştirilmiştir.

03 Ekim 2001 tarihli anayasal değişiklik ile daha önce Cumhurbaşkanı’nın başkanlığında Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Milli Savunma Bakanı, İçişleri Bakanı, Dışişleri Bakanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları ile Jandarma Genel Komutanı’ndan oluşan MGK’nın yapısı değiştirilmiştir. Bu değişiklik ile Başbakan Yardımcıları ile Adalet Bakanı’nın da katılımı ile MGK’nun üye sayısı 13’e çıkarılmıştır.

Söz konusu değişiklik ile aynı zamanda daha önce yasada Bakanlar Kurulu tarafından öncelikle dikkate alınacağı belirtilen Milli Güvenlik Kurulu kararlarının Bakanlar Kurulu tarafından değerlendirilecek ve uygun görülmesi halinde benimsenecek tavsiye kararları olduğu vurgulanmıştır

2003 yılında gerçekleştirilen yasal değişikliklerle Milli Güvenlik Kurulu’nun her ay yerine iki ayda bir toplanması da hükme bağlanmıştır.

AB müktesebatına uyum çerçevesinde Başbakana bağlı bir teşkilat olan MGK Genel Sekreterliği ile ilgili de önemli yasal değişiklikler gerçekleştirilmiştir. Söz konusu değişiklikler ile MGK kararlarının uygulanmasının takibi yetkisi ve devlet çapında psikolojik harekatın planlanması görevleri MGK Genel Sekreterliği’nden alınmış; ayrıca MGK Genel Sekreterliği’ne bir sivilin Genel Sekreter olarak atanması mümkün kılınmıştır. Diğer taraftan, bu değişikliklerle, bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşlarının her türlü bilgi ve belgeyi gerektiğinde MGK Genel Sekreterliği’ne sağlaması yönündeki zorunluluk, personel kadroları ve atamaları ile MGK Genel Sekreterliği yönetmeliğindeki gizlilik hükümleri kaldırılmıştır. Bu yasal değişikliklerle, MGK Genel Sekreterliği’nin görevleri de önemli ölçüde değişmiş ve MGK Genel Sekreterliğinin görevleri “Millî Güvenlik Kurulu’nun sekreterlik hizmetlerini yürütmek ve Millî Güvenlik Kurulu’nca ve kanunlarla verilen görevleri yerine getirmek ” olarak düzenlenmiştir.

Yönetmelik hükümlerine göre oluşturulan MGK Genel Sekreterliği teşkilatına ilişkin şema aşağıdadır.


Sayfa Başı


Diğer ülkelerde ve özellikle AB üyesi ülkelerde Türkiye’deki Milli Güvenlik Kurulu benzeri kuruluşlar var mıdır? Varsa, bu ülkelerdeki Milli Güvenlik Kurulu veya benzeri kuruluşlarda Türkiye’de olduğu gibi asker üyeler bulunmakta mıdır?

Mevcut bilgilere göre başta ABD olmak üzere hemen, hemen tüm ülkeler Türkiye’deki Milli Güvenlik Kurulu benzeri kuruluşlara sahiptir. Bu kuruluşlara sahip olmayan ülkelerin de dünyadaki güvenlik ve demokrasi birlikteliğini sağlama niyeti çerçevesinde bu tür kurumları oluşturmaya başladıkları bilinmektedir . Örneğin; Hollanda 2004 yılı içerisinde, Japonya ise 2006 yılında bir “Ulusal Güvenlik Konseyi” kurulması yönünde karar almıştır. İngiltere de 2007 yılı Temmuz ayında “Milli Güvenlik Kurulu” teşkiline karar vermiştir.

Halen 27 AB üyesi ülkeden 23 ülkede Milli Güvenlik Kurulu benzeri kuruluş bulunmakta, sadece 4 ülkede bulunmamaktadır. Milli Güvenlik Kurulu/Konseyi bulunan ülkelerin 11’inde Genelkurmay Başkanları üyedir. Ayrıca, Macaristan ve Portekiz’deki Milli Güvenlik Kurulu/Konseylerinde Genelkurmay Başkanlarına ilave olarak Kuvvet Komutanları da üye olarak bulunmaktadır.

Ayrıntılı bilgi için ana sayfadaki “Diğer Ülkelerdeki Benzer Kuruluşlar” kısmına bakınız.

Sayfa Başı


Milli Güvenlik Kurulu’nun adının Milli Savunma Kurulu olarak değiştirilmesi ve böylece asker üyelerin sadece savunma konularıyla ilgilenmesi mümkün müdür? Dünyada böyle uygulama yapan bir ülke var mıdır?

Milli güvenlik, iç güvenlik, dış güvenlik ve savunma olmak üzere üç alanı kapsayan oldukça geniş bir kavramdır. Günümüzde bu alanların birbirinden ayrılması düşünülemeyeceği gibi tüm dünyada benimsenen “Güvenliğin Bölünmezliği” ve “Kapsamlı Güvenlik” gibi yeni güvenlik parametreleriyle de bağdaşmayacağı aşikârdır. Bu nedenle, dünyada askerlerin sadece savunma ile ilgilendiği ve Milli Savunma Kurulu gibi bir kurulda yer aldıkları herhangi bir ülke bulunmamaktadır.

Diğer taraftan, örneğin Fransa’da bulunan MGK benzeri kuruluşun adı “Milli Savunma Yüksek Kurulu” ise de, bu kurulun görev alanı da eğitimden sağlığa, ekonomiden ulaştırmaya kadar iç ve dış güvenlik ile savunma konularını kapsamakta ve milli güvenlik bir bütün olarak ele alınmaktadır. Fransa bu kurulun adını geleneksel yaklaşımla değiştirmemekte ve Milli Savunma Kurulu adıyla görevini sürdürmektedir.

Sayfa Başı


Avrupa Birliği’nin, üye ülkelerdeki MGK benzeri kuruluşlarının yasal dayanağı konusunda herhangi bir standardı var mıdır?

Devletlerin kamu yönetim sistemleri; kültürel, sosyal, siyasal, ekonomik ve tarihi faktörlerin etkisi altında şekillendiğinden AB tarafından da bu konuda herhangi bir standart getirilmemiştir. Ayrıca bu durum, bir demokrasi göstergesi olarak da görülmemektedir. Nitekim, AB üyesi ülkelerin bir kısmında MGK benzeri kuruluşların yasal dayanağı anayasa iken, diğer bir kısmında da bu kuruluşlar kanunla teşkil edilmişlerdir. Örneğin: AB üyesi olan ülkelerden Fransa, İspanya, İtalya, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Estonya, İrlanda, Macaristan, Polonya ve Romanya’nın MGK benzeri kuruluşları anayasa ile düzenlenmiştir. (Toplam 10 ülke)

Sayfa Başı


Milli Güvenlik Kurulu’nun ülkemizde 1933 yılında Yüksek Müdafaa Meclisi ile başlayan ve günümüze kadar devam eden tarihi süreçte 1949 yılında Milli Savunma Yüksek Kurulu adını aldığı, müteakiben 1961 yılında Milli Güvenlik Kurulu olarak adının değiştirildiği anlaşılmaktadır. Bu ad değişikliklerinin gerekçeleri nelerdir?

Milli Güvenlik Kurulu’nun ülkemizde 1933 yılında Yüksek Müdafaa Meclisi ile başlayan ve günümüze kadar devam eden tarihi süreçteki ad değişikliklerinin gerekçesi, güvenlik kavramının dünyadaki evrimi ile yakından ilişkilidir.

Yüksek Müdafaa Meclisi’nin kurulduğu tarihteki görevi milli seferberlik planlarının hazırlanması ve seferberlik halinde valiliklere verilecek görevlerin tespiti olarak belirlenmiştir. Bu süreçte güvenlik, sadece silahlı kuvvetleri ilgilendiren bir alan olarak görülmüş ve askeri gücün savaş kabiliyetinin seferberlik hazırlıklarıyla artırılması hedeflenmiştir. Bu konuda ülkemizin geçmişte seferberlik yönünden hazırlıksız olması nedeniyle yaşadığı sıkıntılılar etkili olmuştur.

İkinci Dünya Savaşı ve öncesinde tüm ülkelerde milli güvenlik, yalnız milli savunma olarak düşünülmüş; devletlerin güvenliği için bir milli savunma politikası oluşturulmasının gerekli olduğu değerlendirilmiştir. Bu maksatla ülkemizde de 1949 yılında Yüksek Müdafaa Meclisi’nin adı Milli Savunma Yüksek Kurulu şeklinde değiştirilmiş ve bu kurulun görev alanı seferberlik konularının yanında milli savunma politikasının hazırlanması olarak belirlenmiştir.

Ancak, İkinci Dünya Savaşı ile birlikte tehditlerin artık devletlerin tüm milli güç unsurlarına yöneltildiği, böylece milli savunmadan daha geniş bir anlam kazandığı anlaşılmış ve “Milli Savunma” kavramının da “Topyekûn Güvenlik” veya günümüz deyimiyle “Milli Güvenlik” kavramına dönüşmesi ile daha geniş bir yelpazede ele alınmasını gerekli kılmıştır. Bu çerçevede, devletler milli savunma ile ilgili danışma kurullarının görev ve fonksiyonlarını milli güvenlik kavramına göre şekillendirmişlerdir. Bu konuda, ABD ve Almanya örnek olarak verilebilir.

Türkiye, izlediği başarılı siyasetle İkinci Dünya Savaşı’nın dışında kalmış ise de, o dönemde bu savaştan gereken dersleri yeterince çıkaramamıştır. Ayrıca, ülkemizde o dönemde dünyadaki güvenlik çalışmaları takip edilemediğinden, milli savunma anlayışından milli güvenlik anlayışına geçişte de gecikme yaşanmış; bu eksiklik, ancak 1961 Anayasası’nın hazırlanması sırasında giderilerek Milli Savunma Yüksek Kurulu’nun adı Milli Güvenlik Kurulu olarak değiştirilmiştir.

Sayfa Başı


Türkiye’de ve diğer ülkelerdeki milli güvenlik kuruluşlarının teşkilat yapısını, görev ve fonksiyonlarını etkileyen faktörler nelerdir?

Devletlerin coğrafyası, jeopolitik konumu ve sosyo-kültürel yapılarına bağlı olarak oluşan tehdit algılamaları ile anayasal düzenleri Milli Güvenlik Kuruluşlarının teşkilat yapılarını, görev ve fonksiyonlarını etkileyen faktörlerdir.

Sayfa Başı


Milli Güvenlik Kurulu toplantılarına üyeler dışında katılım mümkün müdür?

Anayasa’nın 118’nci maddesi doğrultusunda, toplantı gündeminin özelliğine göre Kurul toplantılarına üyeler dışındaki bakan ve kişiler de çağrılıp görüşleri alınmaktadır.

Sayfa Başı


Milli Güvenlik Kurulu toplantıları ne kadar sıklıkla yapılır, toplantıların gündemi nasıl belirlenir?

Milli Güvenlik Kurulu, 2945 sayılı Kanunun 5’nci maddesine göre; iki ayda bir toplanmaktadır. Gerektiğinde Kurul, Başbakanın teklifi üzerine veya doğrudan Cumhurbaşkanının çağrısı ile toplanır.

2945 sayılı Kanunun 6’ncı maddesine göre kurulun gündemi, Cumhurbaşkanı tarafından düzenlenir. Gündemin hazırlanmasında, Başbakan ve Genelkurmay Başkanının önerileri dikkate alınır.

Kurul üyesi bakanlar ile diğer bakanların gündeme girmesini istedikleri konular, Başbakanın da görüşünü alarak Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri vasıtasıyla Cumhurbaşkanına iletilir.

Sayfa Başı


Milli Güvenlik Kurulunda kararlar nasıl alınır?

2945 sayılı Kanunun 7’nci maddesine göre Kurul kararlarını çoğunlukla alır. Eşitlik halinde Kurul Başkanının bulunduğu taraf çoğunluğu sağlamış sayılır.

Kurulda üyelerin fikirlerini serbestçe açıklamasına veya alınacak kararlara itiraz etmesine hiçbir engel bulunmamaktadır.

Sayfa Başı


Milli Güvenlik Kurulunun aldığı kararlar nasıl uygulanır? Kurulun kararlarının uygulanması zorunlu mudur?

Anayasanın 118’nci maddesi ile 2945 sayılı Milli Güvenlik Kurulu ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Kanunu’nun 4′ üncü maddesinde belirtildiği üzere Milli Güvenlik Kurulu’nun Kararları hükümetlere tavsiye niteliğindedir.

Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında herhangi bir tavsiye kararı alınması halinde, bu karar, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği tarafından Cumhurbaşkanı’na ve Bakanlar Kurulu’nda görüşülmek üzere Başbakanlığa gönderilir.

Milli Güvenlik Kurulu Kararları, 2945 sayılı Milli Güvenlik Kurulu ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Kanunu’nun 8’nci maddesine göre Bakanlar Kurulu gündemine öncelikle alınmak suretiyle görüşülür ve kabul edilmesi halinde gerekli kararlar alınır. Bu kapsamda, belirlenecek tedbirlere ilişkin olarak Bakanlar Kurulu veya Başbakan tarafından ilgili bakanlık, kurum ve kuruluşlar görevlendirilir.

Alınan kararlar doğrultusunda bir yasa çıkarılmasına ihtiyaç duyulması halinde, Bakanlar Kurulu tarafından bir yasa tasarısı hazırlanır ve TBMM’ye gönderilir. Tasarının yasalaşması, TBMM’nin takdirine bağlıdır.

Sayfa Başı



MGK toplantıları sonunda yayımlanan basın bildirileri, MGK Kararlarını mı içermektedir?

MGK toplantıları sonunda yayımlanan basın bildirileri, MGK Kararları olmayıp, toplumu bilgilendirmeye yönelik hususları ihtiva etmektedir.

Sayfa Başı


MGK basın bildirilerine nasıl erişebilirim?

MGK toplantılarının basın bildirilerine “MGK Toplantılarının Basın Bildirileri” sayfasından ulaşılabilmektedir.

Sayfa Başı


MGK toplantı tutanaklarına nasıl erişebilirim?

2945 sayılı MGK ve MGK Genel Sekreterliği Kanunu’nun 10’ncu maddesi gereğince; toplantı tutanakları ve görüşmeler açıklanamaz ve yayınlanamaz.

Sayfa Başı


MGK Kararları açıklanabilir mi?

2945 sayılı MGK ve MGK Genel Sekreterliği Kanunu’nun 10’ncu maddesi gereğince; Kararlar Milli Güvenlik Kurulunun vereceği karara göre açıklanabilir veya yayınlanabilir.

Sayfa Başı


Devletin Milli Güvenlik Siyaseti ne demektir?

2945 sayılı MGK ve MGK Genel Sekreterliği Kanunu’nun 2/b. maddesinde, Devletin Milli Güvenlik Siyaseti; “Milli güvenliğin sağlanması ve milli hedeflere ulaşılması amacı ile Milli Güvenlik Kurulu’nun belirlediği görüşler dahilinde Bakanlar Kurulu tarafından tespit edilen iç, dış ve savunma hareket tarzlarına ait esasları kapsayan siyaseti ifade eder.”şeklinde tanımlanmıştır.

Sayfa Başı


Türkiye Cumhuriyeti’nin milli güvenlik siyasetinin yazılı olduğu bir belge var mıdır? Hangi hususları kapsamaktadır?

Türkiye Cumhuriyeti’nin milli güvenlik siyaseti, Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi’nde yer almaktadır. Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi, yürütme organı olan Bakanlar Kurulu’nun Anayasanın 117’nci ve 118’nci maddelerinde yazılı devletin milli güvenliğinin sağlanmasına yönelik görevleri çerçevesinde planlamaya yönelik bir idari tasarrufu olup, ana esasları ihtiva eden özlü bir metindir. Söz konusu belge, Türkiye Cumhuriyeti’nin bekası ve Türk Milleti’nin refahına ilişkin izlenecek milli güvenlik siyasetinin esaslarını içeren bir yol haritası konumundadır.

Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi; Türkiye Cumhuriyeti’nin milli menfaati ve milli hedeflerini, milli hedeflere ulaşılması için takip edilecek iç ve dış güvenlik ile savunma siyasetlerine ilişkin esasları kapsamaktadır.

Sayfa Başı


Devletin milli güvenlik siyasetini içeren belgenin adı “Milli Siyaset Belgesi” veya “Milli Güvenlik Siyaset Belgesi” gibi değişik biçimlerde ifade edilmektedir. Belgenin resmi adı nedir?

Belgenin resmi adı, Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi’dir.

Sayfa Başı


Milli Güvenlik Siyaseti Belgesine neden ihtiyaç vardır?

Devlet faaliyetlerinin yürütülmesinde devamlılık esastır. Bu nedenle, devlet faaliyetlerinin planlı ve belirlenmiş esaslara göre yürütülmesi, hükümetlerin temel sorumluluklarındandır. Bu temel sorumluluklardan birisi de, milli güvenliğin sağlanması ve bu kapsamda milli güvenlik siyasetinin tayin ve tespitidir. Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi bu amaçla hazırlanmaktadır.

Sayfa Başı


Diğer ülkelerde de güvenliğe ilişkin Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi benzeri belge veya dokümanlar hazırlanmakta mıdır?

Bütün ülkelerde milli güvenlik siyaseti veya milli güvenlik stratejisi gibi adlarla benzeri belgeler/dokümanlar hazırlanmaktadır.

Sayfa Başı


Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi, ülkemizin Gizli Anayasası veya ikinci bir Anayasası mıdır? Anayasa ve yasalara aykırı mıdır?

Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi, “Gizli Anayasa” olarak tanımlanamaz. Belge’nin, “Gizli” gizlilik derecesi taşıması ve bu nedenle kurum ve kuruluşlarca bilmesi gereken prensibi çerçevesinde bilinmesi ve kullanılması ile kamuoyuna açıklanmaması, onun “Gizli Anayasa” olarak değerlendirilmesine yol açamaz. Bundan farklı bir düşünce, T.C. Anayasasında yazılı sistemin uygulanan rejimden farklı bir sistem olduğu sonucunu ortaya koyar ki bunun da hiçbir hukuki ve düşünsel dayanağı ve gerçekliği olamaz.

Diğer taraftan, Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve mevcut yasalara uygun olarak hazırlandığından iddia edildiği gibi devletin ikinci bir Anayasası olması veya mevcut Anayasa ve yasalara aykırı olması düşünülemez. Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi, Bakanlar Kurulu’nun anayasal görevi çevresinde hazırlanan bir Bakanlar Kurulu dokümanıdır.

Sayfa Başı


Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının üstünde bir belge midir?

Anayasa, normlar hiyerarşisinin en üstündedir. Kanunlar Anayasaya, tüzük ve yönetmelikler de kanuna aykırı olamaz. Bakanlar Kurulu Kararları ise yönetmelik düzeyinde bir idari işlemdir. O halde, MGK’nun Bakanlar Kurulu’na tavsiyesi sonucu Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylanan Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi’nin, normlar hiyerarşisine uygun bir doküman olması tartışma götürmez bir gerçektir.

Bu nedenle, Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi’ne anayasa benzeri bir üstünlük ve değişmezlik atfedilmesi şeklindeki değerlendirmelerin hukuki temeli bulunmamaktadır.

Sayfa Başı


Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi’nin içeriği, iç ve dış güvenlik açısından siyasal kararların alınmasını kısıtlayıcı nitelikte midir?

Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi’nin iç ve dış güvenliğe ilişkin esasları ihtiva etmesi, bu doğrultuda demokratik parlamenterler sistemin kendi dinamikleri (TBMM, hükümet, muhalefet partileri, kalkınma planları, yıllık programlar, sivil toplum kuruluşları ve medya gibi) ve süreçleri içinde güvenlik sorunlarının çözümlenmesi imkân ve yeteneğine engel bir belge değildir. Çünkü Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi, doğrudan güvenlik boyutu taşıyan konuları içermekte ve sadece milli güvenliğe yönelik temel hassasiyetleri vurgulamaktadır.

Hükümetler tarafından belirlenmiş olan bu esasların nasıl uygulanacağı, yine hükümetler tarafından tespit edilmekte ve parlamenterler sistemin dinamikleri içinde gerçekleştirilmektedir. Bu itibarla, Milli Güvenlik Siyaseti Belgesindeki esasların, devletin güvenliğini ilgilendirdiği gerekçesiyle siyasal süreçleri kısıtlaması söz konusu değildir.

Sayfa Başı


Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi nasıl hazırlanmaktadır? Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi bir “Bakanlar Kurulu dokümanı” ise bu belgenin hazırlığını niçin Bakanlar Kurulu değil, MGK Genel Sekreterliği yapmaktadır?

Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi’nin taslağı, Anayasa’nın 118′ nci maddesi ve 2945 sayılı MGK ve MGK Genel Sekreterliği Kanunu’nun 13’ncü maddesi uyarınca MGK’ ca verilen görev çerçevesinde, MGK Genel Sekreterliğinin koordinatörlüğünde, bütün bakanlıklar, kurum ve kuruluşlarla işbirliği halinde ve görüşleri alınarak hazırlanmakta ve MGK’ya sunulmaktadır. Bu süreçte, stratejik araştırma kuruluşlarının çalışmalarından da yararlanılmaktadır.

Belge taslağı, MGK tarafından uygun bulunduğu takdirde, tavsiye kararı ile Bakanlar Kurulu’na bildirilmektedir. Müteakiben Belge taslağı, Bakanlar Kurulu’nun bütün üyeleri tarafından incelenmekte, kabul edilmesi halinde, Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylanmakta ve Başbakanlık Direktifi ile tüm bakanlıklara, ilgili kurum ve kuruluşlara dağıtılmaktadır.

Hiçbir devlet yönetiminde herhangi bir belgeyi Bakanlar Kurulu’nun bizzat hazırlaması söz konusu değildir. Bütün ülkelerde bakanlıklar, kurum ve kuruluşlar Bakanlar Kurulu’nun vereceği görevleri yerine getirmek için teşkil edilmişlerdir. Dolayısıyla, Milli Güvenlik Siyaseti Belgesinin de, doğrudan Başbakana bağlı bir kurum olan MGK Genel Sekreterliği koordinatörlüğünde hazırlanmasına engel olacak mantıksal ve hukuki bir durum bulunmamaktadır.

Sayfa Başı


Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi’nin hazırlanmasında, hükümetlerden ziyade askerî bürokrasi mi etkili olmaktadır?

Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi taslağı, doğrudan Başbakana bağlı MGK Genel Sekreterliğinin koordinatörlüğünde, Genelkurmay Başkanlığı dahil, bütün bakanlıklar, kurum ve kuruluşlarla işbirliği halinde ve görüşleri alınarak hazırlanmaktadır.

Müteakiben ilgili makamların temsilcilerinin iştirak ettiği ve uzman hukukçuların da yer aldığı çalışmalarda, her konu tüm ayrıntılarıyla incelenmekte, yapılan çalışmaların her safhasında temsilciler bağlı oldukları makamların onayını almaktadır.

Bu çerçevede, Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi’nin hazırlanmasında herhangi bir kurumun diğerine göre etkili olduğu veya belgenin ağırlıklı olarak askerî bürokrasi tarafından yürütme ve yasamanın değişik organlarına tanınan yetkileri sınırlayacak biçimde tasarlandığı şeklinde bir değerlendirme yapılması mümkün değildir.

Sayfa Başı


Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi’ndeki esasların MGK’nın görüşleri dahilinde Bakanlar Kurulu tarafından tespit edilmesi, Bakanlar Kurulu’nun MGK’nın belirlediği çerçevenin dışına çıkamaması, ancak bu çerçeve içinde takdir yetkisini kullanabilmesi şeklinde değerlendirilebilir mi?

2945 sayılı MGK ve MGK Genel Sekreterliği Kanunu’nun 2/b. maddesinde yer aldığı üzere Devletin Milli Güvenlik Siyasetinin, Milli Güvenlik Kurulu’nun görüşleri dahilinde Bakanlar Kurulu tarafından tespit edilmesi ifadesinden anlaşılması gereken, milli güvenlik siyasetinin ortak akılla belirlenmesi ve/veya değiştirilmesinin gerekli olduğudur.

Diğer taraftan, MGK üyelerinin büyük çoğunluğunun aynı zamanda Bakanlar Kurulu üyesi olduğu, MGK’da alınan kararların kendi istemleri dışında olamayacağı ve esasen kendi kararları olduğu dikkate alındığında, Bakanlar Kurulu’nun MGK’da alınan kararları kabul etmesi doğal bir sonuç olmaktadır. Bu kararların nasıl uygulanacağının takdir yetkisi ise tabiatıyla Bakanlar Kurulu’na aittir.

Bu itibarla, Bakanlar Kurulu’nun MGK’nın belirlediği çerçevenin dışına çıkamayacağı, ancak bu çerçeve içinde takdir yetkisini kullanabileceği şeklinde bir değerlendirme yapılmasının uygun olmadığı açıkça anlaşılmaktadır.

Aksi takdirde, Milli Güvenlik Kurulu’nun Bakanlar Kurulu’nun üstünde bir Kurul olduğu gibi bir düşünce ortaya çıkar ki, böyle bir durum, Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasal düzeni ile bağdaşmaz.

Sayfa Başı


Bir hükümetin kabul ettiği Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi’ni müteakip hükümetler aynı şekilde uygulamak zorunda mıdır?

Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi, değişik siyasal iktidarlar tarafından farklı biçimde değerlendirilebilecek ve çözüm aranabilecek sorunları daha sonra iktidara gelecek hükümetleri de bağlayacak biçimde çözümleyen ve söz konusu kararların siyasal sorumluluğunu kararlarla ilgisi olmayan müteakip hükümetlere bırakan bir belge değildir.

Hükümetler, demokratik sistem içerisinde bu belgede yapmak istedikleri değişiklikleri, her zaman 2945 sayılı MGK ve MGK Genel Sekreterliği Kanunu’nun 2/a maddesinde yazılı Devletin milli güvenlik siyaseti tanımı çerçevesinde yapmaya muktedirdir. Aksi bir uygulama, çağdaş demokrasilerin yerleşik işleyişi ile bağdaşmaz.

Sayfa Başı


Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi, içeriği ve milli güvenlik anlayışı itibariyle temel özgürlükler ve insan haklarına aykırı hususlar içermekte midir?

Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi, içerik itibariyle belirlenen güvenlik sorunlarına karşı “Ne Yapılmalı/Ne Yapılması Gerektiğine ” ilişkin temel öngörüleri ihtiva etmektedir. ” Nasıl Yapılacağı ?” sorularının cevabı ise, Bakanlar Kurulu’nun uygulamalarında bulunmaktadır.

Belgede yazılan tüm ifadelerde bilhassa bu husus gözetilmekte, ayrıca belgenin hazırlanmasında uzman hukukçular görev aldığından Anayasa ve kanunlar ile Türkiye’nin taraf olduğu anlaşma ve sözleşme hükümleri açısından da incelenmektedir.

Bu nedenle, Milli Güvenlik Siyaseti Belgesinde, Türk vatandaşlarının hak ve özgürlüklerine ilişkin kurallar ve/veya sınırlamalar getirilmesi söz konusu değildir.

Sayfa Başı


Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi niçin Gizli gizlilik derecelidir? Diğer ülkelerde de güvenliğe ilişkin belgeler Gizli gizlilik dereceli midir? Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi, ABD’de olduğu gibi niçin topluma açıklanmamaktadır?

Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi’nin gizlilik derecesi, diğer demokratik ülkelerden farklı olmayıp; güvenliğin doğası ve Türkiye Cumhuriyeti’nin milli menfaatlerinin gereğidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin bekası ile milletin refahına yönelik tehdit ve risklere karşı izlenmesi öngörülen siyasetin açık olmasının, gerek iç, gerekse dış kamuoyunda yaratacağı sakıncalar, Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi’nin Gizli gizlilik dereceli olmasını gerekli kılmaktadır.

Diğer ülkelerde de güvenliğe ilişkin siyaset ve strateji belgeleri Gizli gizlilik dereceli olup, aynı nedenlerle kamuoyuna açıklanmamaktadır.

ABD’de kamuoyuna açıklanan bu tür belgelerin, asıl belgeler olmadığı ve genel hatlarıyla özel olarak düzenlenmiş bilgileri kapsadığı değerlendirilmektedir. Bu bağlamda, ABD’nin küresel çapta uyguladığı politikalarının, internetten dahi temin edilebilen belgelerle yürütülemeyeceği aşikârdır.

Sayfa Başı


Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi TBMM’de neden tartışılıp onaylanmamaktadır? Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi, gizlilik dereceli bir devlet belgesi olarak değerlendirildiği için mi TBMM üyelerinin bilgisine sunulmamaktadır?

Türkiye Cumhuriyeti’nin milli güvenliğinin sağlanması ve bu amaçla Devletin milli güvenlik siyasetinin belirlenmesi sorumluluğu, Anayasa’nın 117’nci ve 118’nci maddeleri ile Bakanlar Kurulu’na verilmiştir.

Parlamenter sistemimizdeki kuvvetler ayrılığı prensibi gereği, yürütme organı olan Bakanlar Kurulu’na ait Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi’nin hazırlanmasında, yasama görevini yürüten TBMM ya da ilgili komisyonların herhangi bir katkısı ve sorumluluğu bulunmamaktadır. Bu nedenle, milli güvenliğin sağlanmasından sorumlu olan Bakanlar Kurulu’nun adeta kendi yol haritası konumundaki Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi, TBMM’de tartışılmamaktadır.

Belge’nin gizlilik derecesi taşıması, TBMM üyelerinin bilgisine sunulmasına engel değildir. Anayasa’nın 118 inci maddesine göre Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi hakkında TBMM’nin bilgilendirilmesini değerlendirme yetkisi, Türkiye Cumhuriyeti’nin milli güvenliğinin sağlanmasından sorumlu olan Bakanlar Kurulu’nundur.

Sayfa Başı


Çeşitli nedenlerle tutuklanan bazı kişi ve gruplar üzerinde yapılan aramalarda Milli Güvenlik Siyaseti Belgesinin bulunduğuna ilişkin haberler doğru mudur?

Konuya ilişkin olarak adli makamlardan Kurumumuza intikal eden resmi herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

Sayfa Başı


4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamında Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi’ni incelemek veya Belge’nin içeriği hakkında ayrıntılı bilgi edinmek mümkün müdür?

Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi, Gizli gizlilik derecesine sahip olduğundan, Belge’nin incelenmesi veya içeriği hakkında bilgi edinilmesi, 2945 sayılı MGK ve MGK Genel Sekreterliği Kanunu’nun 10’ncu maddesi ve 4982 sayılı Kanun’un 16’ncı maddesi gereği mümkün olamamaktadır.

Sayfa Başı


Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi’nin güncelleştirmesi için belirlenmiş bir süre var mıdır? Belge’nin güncelleştirilmesi ihtiyacı kimin tarafından tespit edilir?

Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi’nin güncelleştirilmesi için belirlenmiş bir süre yoktur. Milli Güvenlik Kurulu tarafından; ulusal, bölgesel ve küresel güvenlik ortamındaki değişiklikler ile milli güvenlik siyasetinin uygulama sonuçları çerçevesinde Türkiye’nin milli güvenlik ihtiyaçları değerlendirilerek Belge’nin güncelleştirilmesine ihtiyaç olduğu Bakanlar Kurulu’na tavsiye edilmektedir.

Sayfa Başı


Dünyadaki MGK Genel Sekreterliği benzeri kuruluşların görevleri sadece sekreterlik hizmetleri ile mi sınırlıdır?

Dünyadaki bütün MGK Genel Sekreterliği benzeri kuruluşların temel görevleri; MGK’ların sekreterlik hizmetleri yanı sıra, güvenliğe ilişkin her konuda MGK’ları için sürekli araştırma ve değerlendirmeler yapmak, ayrıca milli güvenlik konusunda bütün bakanlıklar, kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamaktır.

Sayfa Başı


MGK Genel Sekreterliğinin Sicil/Sabıka Kaydı / Fiş Kaydı Tutma görevi var mıdır? Hakkımdaki güvenlik raporu ve arşiv araştırması raporunu nasıl düzelttirebilirim?

2945 sayılı Milli Güvenlik Kurulu ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Kanununa göre, MGK Genel Sekreterliğinin sicil/sabıka kaydı / fiş tutma görevi ve dolayısıyla söz konusu kayıtlarda düzeltme görevi de yoktur ve hiçbir zaman olmamıştır.

Sayfa Başı


Kuruluşundan bu yana Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği görevini kimler yapmıştır?

Kuruluşundan günümüze kadar Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinde, 46 Genel Sekreter görev yapmıştır. (Ayrıntılı bilgi için tıklayınız.)

Sayfa Başı


Bilgi Edinme Birimine ulaşan başvurular ve verilen cevaplar hakkındaki istatistikî bilgiye nasıl erişebilirim?

Konuya ilişkin bilgiler, ana sayfadaki Bilgi Edinme Bölümü içerisinde “İhtiyari Hususlar” alt başlığında yer almaktadır.

Sayfa Başı


Askerlik görevi ile ilgili bilgileri hangi kurumdan öğrenebilirim?

Askerlikle ilgili konular, MGK Genel Sekreterliği’nin görev alanına girmemektedir. Söz konusu başvuruların, Milli Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı’nın Bilgi Edinme Birimine yapılması gerekmektedir. Adresleri aşağıdadır:

Milli Savunma Bakanlığı Bilgi Edinme Birimi
http://www.msb.gov.tr
beb@msb.gov.tr

Genelkurmay Başkanlığı Bilgi Edinme Birimi
http://www.tsk.mil.tr
beb@tsk.mil.tr

Sayfa Başı


Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğine personel alımı nasıl olmaktadır?

Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinde görev yapacak olan personel, bu konudaki mevzuat doğrultusunda “İlk Defa Personel Alımı” ve “Naklen Personel Alımı” yollarıyla temin edilmektedir.

İlk Defa Personel Alımı:
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 50’nci maddesi ve Kamu Görevlerine İlk Defa Atanacaklar İçin Yapılacak Sınavlar Hakkında Genel Yönetmelik gereğince ÖSYM (Yüksek öğretim Kurulu Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi ) tarafından yapılan KPSS (Kamu Personeli Seçme Sınavı) neticesine göre Devlet Personel Başkanlığınca yürütülmektedir.

Naklen Personel Alımı:
Çeşitli nedenlerle kurumlar arası naklen atama işlemleri, devlet memurlarının atamalı oldukları kadro ve/veya eşiti unvanlarda MGK Genel Sekreterliğinde boş kadro bulunması ve o kadro için personel ihtiyacı bulunması halinde, MGK Genel Sekreterliğinin onayı ile yapılmaktadır. Bunun için önce personelin çalıştığı kurumun muvafakati aranmaktadır.

Sayfa Başı


MGK Genel Sekreterliğine personel alımı yapılmakta mıdır?

Genel Sekreterliğin personel ihtiyacı bulunmamaktadır.

Sayfa Başı


Savunma Sekreterliği ve Savunma Uzmanlığı Kadrosuna atanmak için yapılması gerekenler nelerdir?

Savunma Sekreter ve uzmanlarının işlemleri, 108 sayılı “Savunma Sekreterliği Kurulmasına Dair Kanun” ile 7/17209 sayılı “Savunma Sekreterliği Yönetmeliği” nde belirtilen esaslara göre yapılmaktadır. Adı geçen kanun ve yönetmeliğe göre; Savunma Sekreter ve Uzmanlığına atanabilmek için; 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun aradığı genel koşulların yanında, Harp Okulu, üniversite veya yüksek okul mezunu emekli, müstafi subay veya üniversite veya yüksek okul mezunu olup da, Milli Güvenlik Akademisi mezunu olmak gerekmektedir.

Sayfa Başı


Milli Güvenlik Akademisi’ ne müdavim olmak istiyorum. Başvuru koşulları nelerdir, hangi kuruma başvurmam gerekir?

Harp Akademileri Komutanlığı’ na bağlı olan Milli Güvenlik Akademisi’ ne müdavim seçim işlemleri 2005 yılına kadar MGK Genel Sekreterliğince yürütülmüş, ancak 2005 yılında Harp Akademileri Yönetmeliğinde yapılan bir değişiklikle söz konusu görev, Devlet Personel Başkanlığı’ na devredilmiştir. Bu nedenle, Devlet Personel Başkanlığına başvuruda bulunulması gerekmektedir.

Sayfa Başı



Çağdaş Çağdaş Götürüyorlar Abisi…

Nisan 20, 2009

ÇEV’in burs kriteri din, mezhep ve etnik köken olarak öne çıkmış.

Bir öğrencinin burs talebi ‘Çok ihtiyacı var ama İHL’li’ diye geri çevrilirken, başka bir öğrenciye ‘Alevi hemen verelim’ notu yazılmış.

ERGENEKON terör örgütü iddiasıyla başlatılan soruşturmada Genel Merkezi aranan ve Genel Başkanı ‘firari şüpheli’ konumunda olan Çağdaş Eğitim Vakfı’nın (ÇEV) burs verdiği öğrencileri çağdışı bir zihniyetle ayrımcılığa tabi tuttuğu ve öğrencileri din, dil ve mezheplerine göre fişlediği ortaya çıktı. ÇEV’in 2005-2006-2007 yılı hesap ve işlemleri hakkında İstanbul İl Dernekler Müdürlüğü, İl Vergi Dairesi, Vakıflar Bölge Müdürlüğü ve Emniyet Müdürlüğü yetkililerinin yaptığı denetim sonucu hazırlanan raporda ilginç tespitler yapıldı.

Öğrencilerin isimleri gizli tutulmuştur ve *.* şeklinde ifade edilmiştir.

ÇAĞDIŞI BURS KRİTERLERİ

ÇEV’İN burs kriterleri de tartışma yaratacak cinsten. ÇEV’in burs verirken öğrencilerin gerçekten ihtiyaç sahibi olup olmadıklarına değil, dilleri, dinleri ve sosyal hayatlarına bakıldığı iddiası da raporda yer aldı. Y.T.Ü. öğrencisi *.*’nin burs talebinin reddedilme gerekçesi şaşkınlık yarattı. *.*’ için yapılan değerlendirmede ‘İmam Hatip Lisesi’nden geliyor. İhtiyacı çok var ama bana biraz gerici bir genç gibi göründü-Hayır’ ifadelerine yer verilmiş. *.* isimli yabancı bir öğrencinin burs talebi ise ‘Resmen takiyye yapıyor-Hayır’ notuyla reddedilmiş.

IRK, DİN VE MEZHEP AYRIMI

RAPORDA vakıf yöneticilerinin burs verecekleri öğrencileri din, ırk ve mezhep ayrımı yaparak belirledikleri, burs vermede Alevi ve Kürt öğrencilere öncelik verdikleri belirtiliyor. Raporda, burs talebi kabul edilen bazı öğrencilerin karşılarına düşülen notlar şaşkınlık yarattı. Irk, din ve mezhep ayrımı yapıldığı iddialarını doğrulayan notlardan bazıları şöyle: ‘*.*’ İ.Ü İletişim. Alevi-Hemen verelim’, ‘*.*’ İ.Ü. Cerrahpaşa. Şeriata kesin karşı’, ‘*.*’. İ.Ü. Cerrahpaşa. Kürt ve akıllı bir çocuk. Olumlu’.

BASKIYA DELİL BURS YÖNETMELİĞİ

ÇEV’İN burs verdiği öğrencileri, eylemlere, mitinglere, sosyal ve siyasal faaliyetlere katılmaya zorladığı iddiaları da ÇEV Burs Yönetmeliği’yle delillendirildi. ÇEV Burs Yönetmeliği’nin 14. maddesi 4. bendinde ‘ÇEV’den burs almaya hak kazanmış öğrenciler Vakfın yapmış olduğu etkinliklere, sosyal ekonomik ve siyasal faaliyetlerine katılmak zorundadır. Katılmadığı takdirde o ayki öğrenim bursu kesilebilir’ deniliyor.

Yalancı tanıklık yap yazlığım senin olsun

ERGENEKON firarisi ÇEV Başkanı Gülseven Yaşer’in adı ikinci iddianamede yer alıyor. Yaşer, e-mail gönderdiği kişiye, Fettullah Gülen davasında yalancı tanık olması karşılığında Bodrum’da villa vermeyi vaat ediyor. ‘’gyasen@süperonline.com’’ adresinden 5 Ocak.2002 tarihinde ‘’hayricanoz’’ nick nameli kişiye gönderilen e-mailde şu ifadelere yer veriliyor: ‘… Ortak görüş ikimizin en kısa zamanda Nuh …… giderek görüntü ve seslerin montaj olduğu böyle bir konuşmanın geçmediğini söylememiz gerekiyor. Yoksa çok kötü olacak benden bu fedakarlığı esirgeme lütfen. Cumhuriyeti, Atatürk’ü seviyorsan lütfen Nuh beye gidip ifade verelim. Konuştuklarımızı inkar edelim. Bak eğer bu fedakarlığı yaparsan Bodrum’daki yazlığımı hemen sana vermeye hazırım. Telefon açma dinleniyor acele email çek. G.Yaşer.’’

YİNE ‘gyasen@süperonline.com’’dan 23 Ocak 2002 günü ‘hayricanoz’’ nickli kişiye gönderilen e-mailde ‘Sevgili Mesut Fettullah’ın davasıyla ilgili aleyhte yeni tanıklar bulmamız lazım. Bizim avukat Hüseyin bey mahkemenin aleyhimize doğru gittiğini, Eyüp ve Serhat alçaklarının da her an karşı tarafa dönebileceğini söyledi. Şu bizim Serhat’ın bir akrabası varmış. Cihat isminde bir çocuk. Biraz para vererek, Fettullah aleyhinde mahkemeye çıkartmayı düşünüyorum’ diyor. Yaşer aynı mailde ‘Durumlar bildiğin gibi değil. Acilen yeni tanıklar bulmamız lazım. Fevzi…Paşa ve Kemal Yavuz Paşa vasıtasıyla görüştüm. MGK Genel Sekreteri Tuncer Kılınç ile bir kez daha bu konuda görüşeceğiz. (…) Dünya Kiliseler Birliği ile Lionslar’dan Arif bey vasıtasıyla para yardımı sözü aldım. Hiç korkma herşey yoluna girecek’ diyor.

İzinsiz yardım almışlar

ÇEV’İN izinsiz olarak aralarında Dünya Kiliseler Birliği başta olmak üzere Operation Carifornia Inc ve Charlies Aid Faundation gibi yabancı kuruluşlardan yüklü miktarlarda bağış almış. ÇEV Marmara depremini sonrası Kiliseler Birliği’nden ‘Mağdur olan öğrencilere destek’ adı altında toplam 185 bin dolar almış.


Madem ordu ‘Peygamber Ocağı’ önümüz de Kutlu Doğum Haftası. Fena mı olur ?

Nisan 17, 2009

Genelkurmay başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un iki saate yakın süren 55 sayfalık konuşmasını dinleyen neredeyse herkes yorumladı.

Satır aralarından mesajlar çıkarıldı.

Başbuğ’un ne demek istediği, ne dememek istediği, söyledikleri, söylemedikleri üzerine yazıldı çizildi.

Konuşma içerisinde genelde herkesim tarafından olumlu bulunan ve ‘olması gerekliydi’ denilen bölümlerden biri de TSK’nin dine düşman olmadığının ifade edildiği cümlelerdi.

Orgeneral Başbuğ; askerliğin moral değerlere önem veren mesleklerin başında geldiğini, dinin de bir moral değer olduğunu ifade etti. Başbuğ binlerce evladını vatan savunmasında şehit vermiş bir ordudan bahsetti, halk arasında ordunun en yaygın adlarından birinin ‘Peygamber Ocağı’ olduğunu söyledi.

Yazının devamını oku »


"Size Güvenerek Çıkmadım. Allah’ın İzniyle İneriz!"

Nisan 16, 2009

Yazıcıoğlu’nun vefatının ardından, çekim için çıktığı dağda, ‘sivil olduğu’ gerekçesiyle komutan tarafından askeri helikoptere alınmayıp orada bırakılan CİHAN muhabiri, Haber 7’ye konuştu.

Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun da içinde bulunduğu helikopter kazası sonrasında, çekim amacıyla gittiği kaza bölgesinde, donma tehlikesine rağmen, ‘sivil olduğu’ gerekçesiyle bir komutan tarafından askeri helikoptere binmesi engellenerek dağ başında bırakılan Cihan Haber Ajansı muhabiri Lütfi Aykurt, yaşadıklarını Haber 7’ye anlattı.

Yazının devamını oku »


Türkiye'nin Asıl Sahipleri de Kimmiş?

Nisan 15, 2009

“Türkiye’nin asıl sahipleri kendi kendilerini eleştirmelidir. Biz ne yaptık ki bu hale geldik. Türkiye’nin altına birileri dinamit koyuyor” Bu sözler Zekeriya Beyaz’a ait. Peki Beyaz’ı böyle konuşturan olay ne?

Bazı sanatçı ve yazarlar, Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan akademisyenlere bakın nasıl sahip çıktı…

Destek toplantısına Müjdat Gezen, Tarık Akan, Demirtaş Ceyhun, Prof. Dr. Zekeriya Beyaz, Prof. Dr. Ahmet Ercan, Muazzez İlmiye Çığ, Uğur Mumcu’nun kardeşi Ceyhun Mumcu ve İbrahim Balaban gibi isimler destek verdi.

Yazının devamını oku »


TÜRKLERDEN Topladığımız Paralarla Kürdistan'ı Kurabiliriz

Nisan 13, 2009

“ATATÜRK ismini kullanırsak bunu daha rahat yapabiliriz. Hem para toplar hem destek alırız, kampanyalar düzenler, TÜRKLERDEN topladığımız paralarla, KÜRTLERİ daha bilinçli hale getiririz, cahil insanlarla KÜRDİSTAN’ı kuramayız, Hristiyanlığı bu şekilde daha rahat yaymamız da mümkün.”

Bu sözler 12. Dalgada göz altına alınan Türkan Saylan’a ait. Türkan Saylan’ın kapatma davasından, muhtıra girişimlerine; PKK’lılara burs vermeden, misyoner faaliyetlere kadar pekçok noktada adı geçiyor. İşte hızlı tur.

13 Aralık 1935 günü İstanbul’da dünyaya geldi. Cumhuriyet döneminin ilk mütahhitlerinden Fasih Galip Bey ile evlendikten sonra müslüman olup Leyla adını alan İsviçreli Lili Mina Raiman çiftinin beş çocuğunun en büyüğüdür. 1957’de evlenmiş, iki oğlan çocuk annesi olmuştur. Biri grafiker diğeri hekim iki oğlundan iki torunu vardır.

Yazının devamını oku »