Asıl adı, İbû Ali Hasan olan Nizamülmülk, Doğu tarihinin yazdığı en büyük devlet adamlarından biridir. O, âdil bir Vezir-i âzam olmakla kalmamış, üniversiteler kurmak suretiyle bilimin yayılmasına çalışmıştır. Büyük sanatkâr ve bilginleri korumuş, değerli eserler yazmış ve hükümdarlara en doğru yolu göstermiştir. Bütün bu büyük özelliklerinden dolayı ona Memleketin nizamlarının kurucusu anlamına gelen Nizamülmülk adı verildi.
Nizamülmülk 1017 tarihinde Horasan ın Tus şehrinde doğdu ve zamanının ünlü hocalarından ders alarak yetişti. Aklı, bilgisi ve büyük insanlık meziyetleri ile önce Belh Hâkimi Ali Bin Şadan ın emrine girdi. Daha sonra yeni kurulmakta olan Selçuklu Devleti nin hizmetine girerek Davut Bin Mikâil in, Alp Aslan ın , Melikşah ın baş vezirliğini ve danışmanlığını yaptı. Onun üstün yeteneklerinden dolayı her hükümdar kendisini daha sonraki hükümdara tavsiye ediyordu.
gdNizamülmülk ün Selçuk Devleti nin kuruluş ve gelişmesinde, sağlam bir devlet olarak organize edilişinde büyük rolü vardır. Ünlü Hasan Sabbah ile Ömer Hayyam ı korudu. Bağdat ve İsfahan da iki büyük ilim müessesesi kurdurdu. Adaleti gerçekleştirmeğe çalıştı ve şiirler yazdı. Nizamülmülk ün yazdığı Siyasetname adlı değerli eser Batı dillerine de çevrildi. Bu eser memleketimizde de yayınlandı. Nizamülmülk bu eserinde, hükümdarlara ve devlet adamlarına birçok örnekler vererek yol göstermekte ve devlet yönetiminin çeşitli yönlerini incelemektedir. Ona göre; Hiçbir hükümdar veya ferman sahibi kimse bu eseri okumaktan kendisini uzak tutamaz . Bir hükümdarın halkına vereceği en büyük ihsan adalettir. Halk adaletle yönetimden memnun olursa, o memleket yaşar ve her gün kudret ve güç kazanır. Memleket zulüm ile yaşayamaz. Hükümdar, zulüm görmüş olanların şikâyetlerini bizzat dinlemeli, zâlimden hakkı alıp zulüm görene vermelidir.
Nizamülmülk, 1096 yılında hançerlenerek öldürülmüştür.
YAPTIKLARI
Nizamülmülk islamiyete unutulmaz hizmetler yapmış, İslam alimidir. Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey zamanında zayıflayan ehlisünnet velcemeat yolunu yolunu, yaptırdığı nizamiye medreseleriyle kuvvetlendirmiştir.
Abdestsiz yere basmamış, ezan okunurken her şeyi bırakıp ezanı dinlemiş, her abdestten sonra 2 rekât namaz kılmış pazartesi ve Perşembe günleri devamlı oruç tutmuştur.
Selçuklu Sultanı Alpaslan gazinin babası Çağrı Bey’in hizmetinde bulunmuş, çağrı bey vefat ederken Nizamülmülke; oğlu Alpaslan gazi zamanında hizmetlerine devam etmesini vasiyet etmiş, bunun üzerine Alpaslan gazinin sultanlığı devrinde baş vezirlik yapmış, Şeyhülislam olarak hizmetlerine devam etmiştir
Nizamülmülk bir gün Selçuklu sultanlarından Melikşah’tan hacca gitmek için izin ister, izin verilir. Yanındakiler ile Dicle nehri kenarına gelip çadır kurarlar. Devamını Abdullah Sağveci anlatıyor:
Bir derviş çadırın kenarına geldi, dedi ki, elimde nizamülmülke teslim edilecek bir mektup var, mektubu aldım, Nizamülmülke verdim, bana aç oku dedi. Açtığımda şöyle yazıyordu; Ben gece peygamber efendimizle s.a.v müşerref oldum. Buyurdu ki, git Nizama söyle, hac için gelmesin, onun haccı memleketindedir. İslam’a hizmet etsin, onun haccı odur, buyurdular. Bunu okuyunca nizam ağladı, git o dervişi bul dedi, baktım derviş gitmişti, bulamadım. Nizamülmülk geri döndü, Nihavend şehrine geri dönüp hizmet etmiştir.
Bir ara etrafındakiler, acaba talebe değil de sadece asker mi yetiştirsek deyince, Nizamülmülk; ahmaklık etmeyin sizin yetiştirmiş olduğunuz askerin oku 200 metreye ancak gider. Benim yetiştirmiş olduğum talebelerin dua oku arşu alaya varır buyururlar.
Nizamülmülk hükümet konağındayken alimler gider gelirdi. Nizamülmülk onlar geldiğinde ayağa kalkar onlara hürmet ederdi. Bilhassa ebul kasım kuşeyri Hz. leri çok sık gelirdi.
Nizamülmülk’ün makamına Ebul Kasım Kuşeyri ve Gazalinin hocası İmamı cüveyri Hz.leri geldiğinde ta kapıda karşılar, koltuğa oturtur, onları dinlermiş, fakat Ebu Ali Fermedi Hz. leri Nizamın makamına gelince kapıda karşılar, elinden tutar, kendi koltuğuna oturtur, kemali edeple onun sohbetini dinlermiş. İmamı cüveyri ve Ebul Kasım Hz lebi buna muttali olunca üzülmüşler; Ebu Alinin bizden üstünlüğü nedir ki, ona kendi koltuğunu ikram ediyorsun? Diye sitem etmişler. Nizam; size de hürmetim var, ancak Ebu Ali geldiğinde, benim hatalarımı söylüyor, noksanlarımı anlıyorum, siz geldiğinizde beni övüyorsunuz fark bunda diyor.
EHLİ SÜNNET İLİMLERİNİ SİSTEMLİ ÖĞRETİM
Nizamülmülk, 1018 yılında İran ın Horasan şehrinde doğmuştur. Memleketin nizamlarının kurucusu anlamında olan Nizamülmülk ismi Abbasi halifesi Kâim bi Emrillah tarafından verildi.
Devlet hizmetindeki hayâtı, babası ile berâber Gazne Devletinin Horasan vâlisi Ebü’l-Fâzıl Es-Suri’nin hizmetinde bulunmakla başladı. 1040 yılındaki Dandanakan Savaşından bir süre sonra Alp Arslan’ın Belh vâlisi Ali bin Şadan’ın maiyetine girerek, vilâyet işlerinin yürütülmesiyle vazifelendirildi. Selçuklu Sultanı Tuğrul Beyin vefatı ile Alp Arslan ve kardeşi Süleyman Bey arasındaki taht mücâdelesi sırasında yerinde görüş ve tedbirleriyle dikkatleri çekti ve 1063 yılında Alp Arslan’ın yanında hizmete başladı. Alp Arslan Sultan olunca 1064 yılında Selçuklu Devletine vezir tâyin edildi. Zamânın halîfesi Kâim bi emrillah tarafından Nizâmülmülk ünvânı ile taltif edildi. Bu ünvânıyla tanındı.
Nizâmülmülk, vezir olduğu 1064’ten, şehit edildiği 1092 senesine kadar aralıksız yirmi dokuz sene Büyük Selçuklu Devletine, tam bir dirâyet ve adâletle hizmet etti. Vazifeli olduğu için katılamadığı Malazgirt Meydan Muhârebesi hâriç, bütün Selçuklu fütûhatında bulundu. Sultan Alp Arslan’ın vefâtıyla veliaht Melikşah’ın tahta geçmesini sağlayıp, nizam ve âsâyişin korunmasında muvaffak oldu. SultanMelikşah’a muhâlefet eden veya başkaldıran Selçuklu prenslerinin itâat altına alınmasında büyük hizmeti geçti. Sultan Melikşah, devletin idâresinde ona çok büyük ve geniş yetkiler verdi. Nizâmülmülk’ün akıllı, tedbirli ve adâletli idâresi sâyesinde de, Melikşâh’ın saltanatı, aynı zamanda Büyük Selçuklu Devletinin de en parlak ve en şanlı devri olmuştur.
Nizâmülmülk, âlim, edip ve kadirşinâs bir zât olduğu için meclisi; ilim ve sanat adamlarının toplandığı bir yer hâline gelirdi. Abbâsi halîfesi de kendisine pekçok hürmet eder, meclisinde bulunurdu. Âlimlere, şâirlere, sanatkârlara karşı çok ikrâm, ihsan ve iltifât ederdi. Birçok câmi, mescit, vakıf eserleri yaptırdı.
Büyük Selçuklu Devletine; idârî, adlî, askerî, mâlî, sosyal ve kültürel sâhada pekçok yenilikler ve değişiklikler getirdi. Sarayı, merkezî hükümet teşkilâtını, İslâm esaslarına dayalı mahkemeleri, toprak sistemini sağlam esaslar üzerine yeniden düzenledi. Gerçekleştirdiği yeni sistemler bâzı değişikliklerle berâber bütün Türk-İslâm devletlerince devam ettirildi.
Nizâmülmülk, zamânında yayılmaya ve kuvvetlenmeye çalışan bozuk fırkalara karşı, Ehl-i sünnet bilgilerinin sistemli bir şekilde öğretilmesi sağlandı. Bunun için Bağdat, Belh, Nişabur, Herat, İsfehan, Basra ve Musul gibi çeşitli şehirlerde, kendi ünvanı ile anılan Nizâmiye Medreselerini kurdurdu. Onuncu yüzyılda Ehl-i sünnete muhâlif cereyanların giderek yaygınlaşması sebebiyle İslâm dünyâsında ortaya çıkan karışıklıkların giderilmesinde Nizâmiye Medreselerinin çok büyük hizmeti geçti. Bu medreselerin en meşhurlarından birisi de, Bağdat’taki Nizâmiye Medresesi olup, asrın büyük âlimlerinden birisi olan Ebû İshak-ı Şîrâzî burada ders vermekle vazîfeli idi.
Nizâmülmülk’ün Selçuklu Devletindeki bütün düzenleme ve değişiklikleri ciddî bir şekilde tetkik eden, devlet idâresinde kendi görüşlerini, icrâatını ve bunların gerekçelerini gelecek nesillere intikal ettirmek maksadıyla Fârisi olarak yazdığı Siyâsetnâme isimli eseri, bugün siyâset ilmiyle uğraşanların el kitapları arasında sayılmaktadır. Siyâsetnâme’de Türk-İslâm devletlerinin idârî, mâlî, siyâsî, askerî, sosyal ve kültürel yönlerini incelemektedir. Tam doğru metin ve ilâvesiz nüshası, İstanbul’da Süleymâniye Kütüphânesi,Molla Çelebi kısmında 114 numarada mevcuttur. Siyâsetnâme, birçok dillere tercüme edilerek, yayınlanmıştır.
Çok önemli bir bilgin olan Nizamülmülk, 1092 yılında Nizari (haşhaşiler) tarafından öldürülmüştür.
turtuşî’nin (1059-1131) siracü’l-mülk adlı eserinden öğrendiğimize göre nizamü’l-mülk, medreseler ve diğer kültür faaliyetleri için sultanın hazinelerinden yılda 600.000 dinar harcamaktaydı. bazı müzevirciler durumu melikşah’a duyurup, bu para ile bir ordu teşkil edilse idi bizans’ın başşehri kostantiniye’nin bile fethedilebileceğini söyleyip sultan’ı vezir aleyhinde tahkik ettiler. sultan çok kızdı ve nizamü l-mülk ü sorguya çekmek için huzuruna çağırdı.
devletin gücünü sadece maddede, asker, silâh ve orduda gören o zihniyete karşı tecrübeli vezirin cevabı ne kadar zarif ve isabetlidir:
sultanım! ben, esir pazarlarında satılsa 5 dinar bile etmeyecek yaşlı bir kimseyim. sen de savaşçı, güçlü bir türk gulâmı olarak satışa çıkarılsan belki 30 dinar edersin. dünyadaki maddî değerin bu kadardır. zevklere dalmış ve arzularına esir olmuş bulunduğundan ahirette de allah huzuruna taat ve ibadetlerden ziyade günah ve measî ile çıkacaksın. düşmana felâketler yağdıran ordun seni ancak iki arşın boyu kılıçlan ve 300 arşına bile erişmeyen okları ile bu kadar mesafe koruyabilir. onlar da kusurlu ve günahkârdır; içki, oyun ve çalgıya düşkündürler. seni manevî dert ve belalara karşı savunamazlar. ben ise senin hem dünya, hem de ahiretini düşünerek, senin için bir mâneviyât ordusu kurdum. senin ordun uykuya vardığında bu maneviyat erleri uyanıktır. rablarının huzurunda saf-saf dizilir, gözyaşı döker, tazarruda bulunur, ellerini allah’ın yüce dergâhına kaldırırlar. aslında sen ve senin askerlerin onların himayelerinde yaşıyor, onların dinî, ahlakî ve irşadî çalışmalarıyla güçleniyor, onların bereketleriyle suya kavuşuyor ve çeşitli nimetlerle rızıklandırılıyorsunuz. çünkü onların dua okları, tazarru ve niyazla tâ yedi kat göğü geçer, dergâh-ı izzete ulaşır.
bu sözler karşısında melikşah, çok duygulandı ve büyük vezirinin yerinde tedbirlerini takdirle karşıladı.
SİYASETÇİ OLARAK NİZAMÜLMÜLK
Büyük Selçuklu Devleti sultanlarından Alparslan ve oğlu Melikşah’ın veziri, büyük devlet adamı. Adı Hâce Kıvâmüddîn Ebû Ali Hasan bin Ali’dir. 1018 yılında İran’ın Tûs şehrinde doğdu ve 1092 yılında Nihavend’de, Hasan Sabbah’ın fedâisi bir bâtinî tarafından şehit edildi.Kardeşi Ebü’l-Kâsım Abdullah ile birlikte çok iyi bir eğitim gördü. Fıkıh, hadis, edebiyat ve sâir ilimleri çok iyi tahsil etti. Zamânındaki meşhur âlim ve ediplerle devamlı görüştü. Bu, onun idârecilik hayâtındaki kâbiliyet ve başarısının büyüklüğünde mühim rol oynadı.
Devlet hizmetindeki hayâtı, babası ile berâber Gazne Devletinin Horasan vâlisi Ebü’l-Fâzıl Es-Suri’nin hizmetinde bulunmakla başladı. 1040 yılındaki Dandanakan Savaşından bir süre sonra Alparslan’ın Belh vâlisi Ali bin Şadan’ın maiyetine girerek, vilâyet işlerinin yürütülmesiyle vazifelendirildi. Selçuklu Sultanı Tuğrul Beyin vefatı ile Alparslan ve kardeşi Süleyman Bey arasındaki taht mücâdelesi sırasında yerinde görüş ve tedbirleriyle dikkatleri çekti ve 1063 yılında Alparslan’ın yanında hizmete başladı. Alparslan, Sultan olunca 1064 yılında Selçuklu Devletine vezir tâyin edildi. Zamânın halîfesi Kâim bi emrillah tarafından Nizâmülmülk unvânı ile taltif edildi. Bu unvânıyla tanındı.
Nizâmülmülk, vezir olduğu 1064′ten, şehit edildiği 1092 senesine kadar aralıksız yirmi dokuz sene Büyük Selçuklu Devletine, tam bir dirâyet ve adâletle hizmet etti. Vazifeli olduğu için katılamadığı Malazgirt Meydan Muhârebesi hâriç, bütün Selçuklu fütûhatında bulundu. Sultan Alparslan’ın vefâtıyla veliaht Melikşah’ın tahta geçmesini sağlayıp, nizam ve âsâyişin korunmasında muvaffak oldu. Sultan Melikşah’a muhâlefet eden veya başkaldıran Selçuklu prenslerinin itâat altına alınmasında büyük hizmeti geçti. Sultan Melikşah, devletin idâresinde ona çok büyük ve geniş yetkiler verdi. Nizâmülmülk’ün akıllı, tedbirli ve adâletli idâresi sâyesinde de, Melikşâh’ın saltanatı, aynı zamanda Büyük Selçuklu Devletinin de en parlak ve en şanlı devri olmuştur.
Nizâmülmülk, âlim, edip ve kadirşinâs bir zât olduğu için meclisi; ilim ve sanat adamlarının toplandığı bir yer hâline gelirdi. Abbâsi halîfesi de kendisine pek çok hürmet eder, meclisinde bulunurdu. Âlimlere, şâirlere, sanatkârlara karşı çok ikrâm, ihsan ve iltifât ederdi. Birçok câmi, mescit, vakıf eserleri yaptırdı.
Büyük Selçuklu Devletine; idârî, adlî, askerî, mâlî, sosyal ve kültürel sâhada pek çok yenilikler ve değişiklikler getirdi. Sarayı, merkezî hükümet teşkilâtını, İslâm esaslarına dayalı mahkemeleri, toprak sistemini sağlam esaslar üzerine yeniden düzenledi. Gerçekleştirdiği yeni sistemler bâzı değişikliklerle berâber bütün Türk-İslâm devletlerince devam ettirildi.
Nizâmülmülk, zamânında yayılmaya ve kuvvetlenmeye çalışan bozuk fırkalara karşı, Ehl-i sünnet bilgilerinin sistemli bir şekilde öğretilmesi sağlandı. Bunun için Bağdat, Belh, Nişabur, Herat, İsfehan, Basra ve Musul gibi çeşitli şehirlerde, kendi unvanı ile anılan Nizâmiye Medreselerini kurdurdu. Onuncu yüzyılda Ehl-i sünnete muhâlif cereyanların giderek yaygınlaşması sebebiyle İslâm dünyâsında ortaya çıkan karışıklıkların giderilmesinde Nizâmiye Medreselerinin çok büyük hizmeti geçti. Bu medreselerin en meşhurlarından birisi de, Bağdat’taki Nizâmiye Medresesi olup, asrın büyük âlimlerinden birisi olan Ebû İshak-ı Şirâzî burada ders vermekle vazîfeli idi.
Nizâmülmülk’ün Selçuklu Devletindeki bütün düzenleme ve değişiklikleri ciddî bir şekilde tetkik eden, devlet idâresinde kendi görüşlerini, icrâatını ve bunların gerekçelerini gelecek nesillere intikal ettirmek maksadıyla Fârisi olarak yazdığı Siyâsetnâme isimli eseri, bugün siyâset ilmiyle uğraşanların el kitapları arasında sayılmaktadır. Siyâsetnâme’de Türk-İslâm devletlerinin idârî, mâlî, siyâsî, askerî, sosyal ve kültürel yönlerini incelemektedir. Tam doğru metin ve ilâvesiz nüshası, İstanbul’da Süleymâniye Kütüphânesi, Molla Çelebi kısmında 114 numarada mevcuttur. Siyâsetnâme, birçok dillere tercüme edilerek, yayınlanmıştır.