Kütahya Belediye Başkanı Mustafa İça

Mayıs 28, 2009

1950 Yılında Kütahya’da doğdum. İlk, orta ve lise öğrenimini Kütahya’da tamamladım. 1968 yılında başladığım ve MTA Enstitüsü’nün burslu öğrencisi olarak sürdürdüğüm yükseköğrenimimi Yüksek Jeoloji Mühendisi olarak Karadeniz Teknik Üniversitesinde tamamladım.

Çalışma hayatına 1973 yılında Maden Teknik Arama Enstitüsünde, başladım. 1978 yılında Etibank Emet Kolemanit İşletmesinde Planlama-Araştırma Mühendisi olarak 3 yıl çalıştım.

Espey kapalı işletmesinin açık işletmeye dönüştürülmesinde ve tüm arama faaliyetlerinde sorumluluk aldım. 1981 yılında Kümaş Kütahya Manyezit İşletmelerinde Etüt Planlama Şefi, Planlama Müdürü, Proje Tesis Müdürü, Genel Müdür Teknik Yardımcısı olarak 10 yıl çalıştım.

1990 yılında Konya Krom Magnezit Tuğla Fabrikasına Teknik Genel Müdür Yardımcısı olarak tayin edildim. Genel Müdürlüğü de dahil olmak üzere 6 yıl bu işletmede görev yaptım.

23 yıllık devlet memuriyeti hizmetinden sonra, özelleşen Kayseri Çinkur Çinko Kurşun Metal Sanayinde Genel Koordinatör olarak göreve başladım ve 2 yıllık sözleşme süresi sonunda bu görevimden ayrıldım. 1998 yıllından 2004 yılına kadar Ercan Şirketler Topluluğunda Genel Müdürlük Görevinde bulundum.

28.03.2004 de seçildiğim Kütahya Belediye Başkanlığı görevime halen devam etmekteyim.


Babür Şah

Mayıs 27, 2009

BABÜR ŞAH

Osmanlı İmparatorluğunun, Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarında, yüz ölçümü 8 milyon kilometrekarelik bir araziye sahip olduğu XVI. yüzyıl, Türk tarihinin altın devirlerinden biridir. Çünkü bu dönemde, 5 milyotr-c014rn kilometre yüz ölçümü olan Hindistan’da da bir Türk İmparatorluğu kurulmuş bulunuyordu.

Hindistan; zenginliği, enginliği esrarla dolu bir dünya olarak, insanlık aleminin hayalinde her devirde yaşamış bir kıtadır. Asırlar boyunca Hindistan’a bir sel gibi akınlar olmuş, birçok kavimler Hindistan’ın her bucağında medeniyetler kurmuşlardır. Arîler, Persler, Büyük İskender ve nihayet Türkler, Hindistan topraklarına girerek birçok devletler meydana getirmişlerdi. Bu devletlerin içinde Hindistan’ın en büyük medeniyetini Babür Şah ve oğulları kurmuştur.

Hindistan’ın büyük fatihi Babür Şah Ferganalı bir Türk’tür. Babür, Türk Barlas Kabilesine mensup olup, Timurlenk’in torunudur. Fergana hükümdarı Ömer Şeyh Mirza’nın oğludur. 14 Şubat 1483 tarihinde Batı Türkelinde bulunan Fergana’nın Andican kasabasında dünyaya gelmiştir.

O zamanlar Timurlenk’in kurduğu devlet parçalanmış, torunları ayrı ayrı devletler kurmuşlardı. Bunlardan Ebu Said, Maveraünnehir’de, Hüseyin Baykara Horasan’da, Babür’ün babası Şeyh Mirza ise Fergana’da hükümdar bulunmakta idi. Şeyh Mirza’nın son zamanlarında kardeşler arasında kavga başlamıştı. Bu iç mücadeleler devam ederken 1494 tarihinde Şeyh Mirza vefat etti.

Babür Şah, 11 yaşında babasının tahtına oturduğu zaman amcası Semerkant Hanı Sultan Ahmet ve dayısı Taşkent Hanı Mehmet Fergana’ya hücum etmekte idiler. Babür, babasının kudretli kumandanları sayesinde bu tehlikeyi atlattı. Fakat Babür’ün gençlik hayatı, bundan sonra, tehlikeli ve pek heyecanlı maceralarla geçti. Her hadise, zekî ve cesur olan Babür’ün tecrübesini arttırmakta idi. Babür, büyük atası Timur’un muhteşem hükümet merkezi olan Semerkant’ı zaptetmeğe muvaffak oldu. Fakat Özbeklerin Hanı Şeybânî’ye mağlup oldu. Fergana Hanlığını kaybedip etrafındaki askerlerin dağılmasını önleyemedi.

Tek başına kalan bu genç Han, Pamir Dağlarına çekildi. Büyük bir felakete uğramış olmasına rağmen ümidini kesmedi. Yanında bulunan birkaç kişi ile bir Türk kadınının evinde saklandı. Bu kadının kardeşi, Timurlenk’le Hindistan seferlerine katılmış ihtiyar bir askerdi. O gün için aksakallı bir savaşçı olan tecrübeli koruyucusu, durmadan, Hindistan’ın zenginliğini, buraya ait efsaneleri, Hind’in eski tarihini her gece Babür’e anlatıyordu. Babür de bunları can kulağı ile dinliyordu. Edebiyata da ilgisi olan Babür, bu defa tarihe merak sardı. Atası Timur’un tarihini bularak okumaya başladı.

Ruhunda yepyeni bir mefkure alevlenmişti: Hindistan’ı zaptetmek, orada büyük bir Türk İmparatorluğu kurmak… Esasen kendisine, yeni bir devlet kurmak, kurabilmek için lazım olan özellikler mevcuttu. Bu idealle, Babür; Horasan İllerindeki Türklere haber gönderdi. Kısa bir süre içinde etrafında 20,000 cesur ve yiğit bir asker kalabalığı toplamaya muvaffak oldu.

Bu ordu ile Hindikuş Dağlarını aşarak Afganistan’ın merkezi olan Kabil şehrini zaptetti. Artık, Hindistan’ın kapısında karargahını kurmuş bulunuyordu. Saka Türkleri, Hun Türkleri, Gazneli Türkler ve hatta Timurlenk bu noktadan geçerek Hindistan’ı istila etmişlerdi. Babür’ün talihine yeni bir güneşin doğma zamanı yaklaşmıştı. Kabil’de kendisini şah olarak ilan etti. Bu sıralarda da en büyük düşmanı olan Şeybanî de, düşmanları tarafından öldürülmüştü. Böylece Hindistan seferi hazırlıklarına başlamak için en önemli engel ortadan kalkmış oluyordu.

O zamanlar Hindistan’ın Pencap valisi bulunan Devlet Han, Hindistan’ın Delhi hükümdarlarından Sultan İbrahim ile bozuşmuş olduğundan Babür Şah’ı, Hind Seferine teşvik etmekte idi.

Bunun üzerine Babür Şah Delhi Sultanına, bu ülkenin, atası Timurlenk’ten kendisine miras kaldığını bildirdi. Bu haber Sultan İbrahim’e ulaştırıldığı sıralarda Babür Şah, Hindistan’a sefer yapacak olan ordusunu da hazırlamış bulunuyordu. Ordusunda kuvvetli bir de topçu bataryası vardı. Kuvvetleri 13,000 kişiyi bulmuştu. Hindistan Hükümdarı Sultan İbrahim’in ordusu ise 100,000 kişi idi. Hind ordusunda 1000 kadar da fil bulunmaktaydı. Türk ordusu Hayber geçidini aşarak Hindistan’ın Pencap bölgesine girdi. Türk askerleri, ataları gibi çelik miğfer ve elbiseler giyinmiş, vakurane bir surette, efsaneler diyarı olan Hindistan içlerine doğru ilerliyorlardı. Türklerin Sind nehri boylarından ilerlemekte olduğunu haber alan Sultan İbrahim, ordusunun başına geçti.

İki taraf kuvvetleri, Hindistan’ın Panipat mevkiinde karşılaştılar.

Babür Şah; uzun hortumlu, dev cüsseli fillerin ağır ağır üzerlerine geldiklerini görünce, bu ağır kuvvetlere mukavemet için ordusunun, önüne birçok arabalar dizdirip bunları zincirlerle birbirine bağladı. Aralarına da topları yerleştirdi. Böylece iki ordu 21 Nisan 1526 tarihinde kanlı bir savaşa giriştiler. Kılıçlar oynuyor, kalkanlar ses veriyor, Türklerin yıldırımı andıran naraları Hindistan semasına yükseliyordu. Bu yiğit sipahilerin önünde durmak ne mümkündü. Kısa bir zaman içinde Hind kuvvetleri birbirine karıştı. 25,000 ölü verdiren Türk askerleri bu savaştan muzaffer olarak çıktılar. Türk süvarileri kaçanları kovalayarak Delhi şehrine girdi. Aynı yıl içinde Osmanlı Türkleri de Mohaç Meydan Muharebesini kazanarak bütün Macaristan’ı fethetmişlerdi.

Babür Şah, Hind’in büyük şehirlerinden olan Delhi’ye girdiği zaman şehirde bulanan Ulu Cami’de cemaatla birlikte namaz kıldı. Kendisini Hind Padişahı olarak ilan ettiler. Babür’ün oğlu Humayun da öncü kuvvetlerle ilerleyerek Hind’in meşhur bir şehri olan Ağra’yı zaptetmişti. Humayun, Sultan İbrahim’in Ağra’da bir eve sığınmış olan ailesini esir aldı. Bunlara fazlasıyla saygı gösterdiğinden Sultan İbrahim’in eşi, bütün mücevherlerini Humayun’a hediye etti. Bu mücevherler içinde bir tek taş pırlanta vardı ki bu pırlanta Hind Türk padişahlarının giydiği taca konuldu. Bu pırlantaya Avrupalı kuyumcular 880,000 İngiliz lirası kıymet takdir etmişlerdi. Babür Şah’ın eline Hindistan’ın hadsiz hesapsız servetleri geçti. Fakat gözü pek tok olan Babür Şah, bütün bu hazineleri askerlerine dağıttı.

O zamanlar Hindistan’da bir çok Müslüman Hint racaları hükümet sürmekte idiler. Türkler bu racaları teker teker kendi hakimiyetleri altına alarak ilk defa Hindistan’ın birliğini temin ettiler. Bu racalarla mücadele tam beş yıl sürmüştü. Babür Şah, bu zaferleri neticesinde, Hint-Türk İmparatorluğu’nu kurmaya muvaffak oldu.

Babür Şah iyi ruhlu cömert ve adaleti sever bir Türk hükümdarı idi. Devlet kuruculukta müstesna bir zekaya sahip olan Türkler, Hindistan’da da kuvvetli bir devlet teşkilatı kurdular. Hakimiyetlerine aldıkları çeşitli kavimlerin vicdan ve hürriyetlerine büyük saygı gösterdiler. Hindistanlılar dinlerinde ve adetlerinde serbest bırakıldı. Hindistan’ın her bucağında Türk kanunları hakim olduğundan halk saadete erişti. Bunun neticesi iktisadi hayatta bir faaliyet görüldü.

Türkler zamanında Hindistan’da çok kuvvetli bir medeniyet meydana geldi. Hindistan’ın her tarafı, imar edilerek mermerden saraylar, camiler, köprüler ve birçok hayır müesseseleri meydana getirildi. Hint’in her tarafına yollar açıldı. Benares, Ağra, Delhi şehirleri cihanın en güzel sanat eserleriyle dolup taştı. Mimar Sinan’ın kalfaları Hindistan’a gelerek birçok abideler meydana getirdiler. Babür Şah’tan sonra gelen Türk hükümdarları zamanında yapılan Taç Mahal Türbesi, Hümayun Türbesi, Türk Sultanı denilen beş katlı Saray ve İnci Camii, Hindistan’ın en büyük sanat eserleri arasındadır.

Babür Şah, kuvvetli bir şairdi de… Hindistan hatıralarına ait bir de eser yazmıştır. Buna Babürnâme denilmektedir. Babür Şah, bütün şiirlerini öz Türkçe ile yazmıştı. Bu şiirlerde canlı, ince ve neşeli bir ruh hakimdir. Şiirleriyle aşkı pek güzel bir şekilde terennüm etmiştir. Bir şiirinde şöyle demektedir:

Canımdan başka yâr-ı vefadâr bulmadım
Gönlümden başka mahrem-i esrâr bulmadım
Canım kadar başka dil-i efkâr görmedim
Gönlüm gibi gönlü giriftâr görmedim
Bir rubaisinde de şöyle diyor:
Aşkınla gönül haraptır ben ne ideyim
Hicrinle gözüm pür âbdır ben ne ideyim
Cismim bükülmüştür ben ne ideyim
Canımda çok ıstırap vardır ben ne ideyim.

Hindistan’da büyük imparatorluk kuran büyük devlet adamı ve şair Babür Şah, 26 Aralık 1530 tarihinde Agra’da ölmüş ve cenazesi sonradan Kâbil’e götürülerek şehir dışında mükemmel bir türbeye gömülmüştür.

Babürnâme adıyla Çağatay Türkçe’si ile hatıralarını yazdığı eser, Abdurrahman Han tarafından Farsça’ya ve Pavet de Courteille tarafından da İngilizce’ye çevrilmiştir. Bundan başka Türkçe ve Farsça şiirleri, bir aruz risalesi, Mübîn veya Mübeyyen adlı manzum bir fıkıh kitabı da vardır.

Kurduğu, büyük devlet ise 1858 yılında İngilizlerin Hindistan’ı istilası ile sona erdi. Aynı topraklar üzerinde bugün, kardeş Pakistan ve Hindistan hakimiyeti devam etmektedir.


Paraşütçünün Rekor Uçuşu

Mayıs 26, 2009

Zorlu, son olarak bin 130 metre yüksekliğindeki Gürle Dağı’ndan Kütahya’nın Emet ilçesine kadar 168,8 kilometre uçtu.

Daha önce Marmara bölge rekorunu elinde bulunduran Özay Zorlu, son olarak bin 130 metre yüksekliğindeki Gürle Dağı’ndan Kütahya’nın Emet ilçesine kadar 168,8 kilometre uçtu.

Orhangazi’deki Gürle Dağı’ndan havalandıktan sonra 5 saat süren Emet yolculuğunda ortalama 2 bin 817 metre yükseklikten uçarak yeni bir rekora imza atan Özay Zorlu, iyi bir hava tahmini ve rota planlaması neticesinde, kritik Uludağ geçişini de gerçekleştirerek, Kütahya’nın Emet ilçesine inmeyi başardı.

2 BİN METRENİN ALTINA DÜŞMEDİ

Zorlu, ucuş hakkında şöyle konuştu: “Hızlı bir uçuşla Uludağ’ın doğu sırtlarına vardım. Uçuşun en zor kısmı olan Uludağ geçişini Kıranyayla ve Boğazova üzerinden gerçekleştirdim. 2 bin metrenin altına hiç düşmedim. Önemli hedeflerim arasında olan bir uçuştu. Gerçekten çok keyif aldım. Böylece Marmara bölge rekorunu 116,8 km’ye geliştirmiş oldum.”


Simav Devlet Hastanesinin Tarihi

Mayıs 26, 2009

Simav Devlet Hastanesi ilk kuruluşu şimdiki Sağlık Meslek lisesinin bulunduğu binada Hükümet Tabipliği adı altında 1950-1955 yılları arasında 50 yataklı göğüs Hastanesi olarak faaliyete geçmiş,Hastanenin şimdiki bulunduğu binalar 1953 yılında kurulan hastane yaptır -ma ve yaşatma derneği önderliğinde Simav halkının yardımlarıyla 1.Bina olarak 1953-1957 yılları arasında 50 yataklı Dispanser Hastanesi olarak inşaatı yapılarak faaliyete geçmiş. 2.Ek Bina ;1967 yılları arasında ek bina yaptırılarak 50 yataklı göğüs hastanesinin yatakları taşı- narak 100 yataklı devlet hastanesine Simav halkının hizmetine sunulmuştur.3.Ek Bina;1986 yılında inşaatına başlatılarak 1992 yılında Sağlık Bakanlığına teslim edilmiştir.Daha sonra Sağlık bakanlığından gelen ödenekler ile hastanenin iç ve dış donanımı, Çevre düzenlemesi 1995 yılında tamamlanarak 1996 yılında hizmete sunulmuştur.1.inci ve 2.inci Ek binalar 1997 yılında genel tadilat ve onarım yaptırılarak.4.Ek Bina;2001 yılında Hemodiyaliz Merkezi olarak Simav halkına en iyi bir şekilde hizmet sunmaktadır.

1.Binanın zemin katında Teknisyen odası,Terzihane,Santral,Şoförler odası,Jeneratör odası bulunmaktadır.1.Katında Kadın Doğum servisi ,Eczane,2.Katın 2 Dahiliye servisi,Göz servisi bulunmaktadır.

2.Binanın zemin katında İntaniye Poliklinik,KBB Poliklinik,Ortopedi ve Travmatoloji Poliklinik,Göz Hastalıkları Poliklinik,Diş Hastalıkları Poliklinik,Bakteriyolojik Laboratuar, Eczane deposu,Çocuk hastalıkları servisi bulunmaktadır.1.Katında 1ve 2 Hariciye servisi,Orta
peti ve travmatoloji servisi,2.Katında 1 ve 2 Dahiliye servisi bulunmaktadır.

3.Binanın zemin katında Mutfak,Çamaşırhane,Jeneratör odası,Kuru gıda ve Deterjan deposu bulunmaktadır.1.Katında Laboratuar, Kan merkezi, Röntgen ve çekim odası, Kadın Doğum Poliklinik, Dahiliye Poliklinik, Hariciye Poliklinik, Satın alma odası, Muhasebe odası, Hasta kabul, İstatistik, Acil servis, Acil servis gözlem ve odaları, EKG çekim odası, Acil servis doktor odası, Hemşire ve Sağlık memuru odası bulunmaktadır. 2. katında 2 adet Ameliyathane, 1 adet Müdahale odası, Ameliyathane hemşire odası, Anestezi teknisyen odası, Ameliyata girecek Hekim odası, Kadın doğum sancı odası ve doğum odası, Yoğun bakım ünitesi, Kroner bakım ünitesi, Nöbetçi doktor odası bulunmaktadır.3. katında Baştabiplik, Hastane Müdürü, Başhemşirelik, Mutemetlik, Ayniyat saymanlığı Baştabiplik yardımcı odası, Doktorlar odası, İdare odası ve Mutfak bulunmaktadır.

4. Binanın zemin katında Morg ve Eczane deposu 1. katında Diyaliz merkezi, Diyaliz Hemşire odası, Doktor odası, Hasta bekleme odası, Teknisyen odası bulunmaktadır.2003 yılında idare bölümü 4. binanın üst katına taşınmıştır.İdare bölümündekiler; Başhekimlik, Hastane Müdürü,Başhemşire,Kalite Odası,Başhekim Yardımcıların Odaları,


Sn. Gürırmak'a Yapılan Haksızlık

Mayıs 23, 2009

Bu yıl Simav’ın fethinin 682. yıldönümüdür.Simav’ı fetheden komutan İran İlhanlı Devleti Komutanlarından TOKA TİMUROĞLU BABUK HAN’dır.Babukhan’ın vakfettiği Simav Ulu Camii ki yarım yamalak tamir ettirilmiş olup ilçemiz Simav’ın en eski yapısıdır.

1983 yılından 1988 yılına kadar Simav’ın tarihi ve kültürü ile ilgili bilgi ve belgeleri topladığım sarı kaplı dosyamı 1989 yılı Şubat ayında “Tarihte Simav” başlığı ile kitap olarak yayınlamıştım.  Kitabın kapağında mor zemin üzerine sarı renkte kendi çizdiğim “SİMAV ZEYBEĞİ” motifi yer alırken, çevresinde de 24 Oğuz boyunun damgalarına yer vermiştim.

1970’li ve 1980’li yıllarda tek kanal ve siyah beyaz TRT televizyonunun her yılın 29 Mayıs günü İSTANBUL’UN FETHİNİ anlatan programlarına bakarak “yahu bizim Simav’ın fethini neden bilmeyiz ve neden her memleket kendi fetih gününü kutlamaz da İstanbul’un Fethini tekrar tekrar kutlar şeklinde kendi kendime sorardım.

simavfatihiİşte tam 20 yıl önce 28 yaşında iken bastırmayı başardığım “Tarihte Simav” isimli kitap çalışmamda Simav’ın Fethini Germiyanoğlu Çağa Şan Mehmet Bey’in 6 Mayıs 1327 tarihinde gerçekleştirdiğini o zamanlar edindiğim kaynak kitaplara göre yazmıştım.

Ve bakınız, 20 yıl önce bastırdığım “Tarihte Simav” isimli kitabımın birinci sayfasında şu ibareleri yazmışım: “Bu kitap Simav’ın 662. Fetih ve 67. Kurtuluş Günleri anısına Sarı ve Mor Zeybeklere armağandır.”

Evet, geçtiğimiz 8-9 Mayıs 2009 tarihlerinde Simav’da yapılan 2. Yaren Çalıştay’ına Simav Yarenleri beni davet etmedikleri gibi, 1999 yılında yayınlanan “Simav’da Yaren Geleneği” isimli kitabımdan dolayı Ankara’da mahkeme kapılarında dört yılımı ziyan eden profesörü bu sempozyumda oturum başkanı olarak dinlediler. Doğru ya…halkın kültürünü halkın içinden yetişen ne bilecek!…Simav yarenciliğini yazıp çizmek için illa ki profesör olmak gerekiyor.  Vay benim Simav tarihi ve kültürü için harcadığım 26 yılıma.

1983 yılında İzmir Ege Telgraf Gazetesi’nde profesyonel gazeteciliğe başladığımda basın kartımdaki vesikalık resmime bakıyorum da saçlarım kulaklarımı örtmekte ve siyah beyaz bir fotoğraf görüyorum.  Şimdi, İzmir Haber Ekspres Gazetesi’nde çalışırken taşıdığım ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Basın-Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü’nün “Sen gazetecisin, al bu kimliği taşı” dediği basın kartımda renkli çekilmiş resmim var…Hey gidi meslek, 26 yıl geçmiş.

26 yıl Simav Yarenlerini gazetelere, sonra televizyon programlarına taşı, sonra Eynal Kaplıcaları için gazetelerde Evliya Çelebi’den referanslı kaplıca diye manşetler attır…Sonra, ünlü gazeteci ve TV programcısı Savaş Ay’ın Ataol Behramoğlu ve Güler Kazmacı gibi ustaların yanında canlı programda kendi yazdığım “Yaren Tepeleri” şiirini Flash TV’de bağıra bağıra oku (2002 yılı)…

Bütün bu mesailerimin mükafatı böyle mi sonuçlanacaktı?

Efendim, Cumhuriyet Gazetesi’nde Işık Kansu kendi köşesinde şöyle yazmış: “Gazeteci kimdir?  Gazeteci bir bilen değildir.  Gazeteci öğrenendir. Algılayıp aktarandır.  Gazeteci, kuşkulanandır.  Kuşkuları araştıran, edindiği bilgileri bütünleştirip aktarandır.  Gazeteci sezendir.  Sezip irdeleyen, yorumlayıp aktarandır.”

Evet hemşehrilerim ve okuyucularım. Benim 26 yıldır yaptığımın özeti yukarıdaki satırlar gibidir. Geçen 29 Mart Belediye Başkanlığı seçimlerinden önce, Simav’da ilk kez oy kullanacak genç hemşehrilerim ile kararsız seçmenler telefonla beni aradılar.”Alaattin Ağabey, dört tane başkan adayı var, hangisine oy verelim?” diye sordular.  Ben de “meclis üyeleri açıklandığında kime oy atabileceğinizi söyleyebilirim” dedim.  Adaylar meclis üyelerini açıkladılar. Telefonla beni arayan yaklaşık olarak 100 hemşehrime şu görüşümü aktardım: “Simav’da ezilenler ve hakkı yenenler CHP’li Dr. Dursun Uzun’a oy versin…Simav’da Başkan dediğin tek adamlığa oynamamalı, meclis üyeleri ile yetkisini paylaşmalı ve ekip çalışması ile memleketi yönetmelidir görüşünde olanlar DP adayı Kasım Karahan’a oy versin”

Ayrıca, her iki adayımızı meclis üyelerini belirlemeden önce İzmir’den telefonla arayıp meclis üyesi arkdaşlarını iyi donanımlı  hemşehrilerimizden seçmesini tavsiye etmiştim.

Evet yukarıda ne dedik? “Gazeteci sezendir.  Sezip irdeleyen, yorumlayıp aktarandır.” 29 Mart 2009 Seçimlerinde çoğu hemşehrimizin üçüncü sıraya koyduğu adayımız Kasım Karahan az farkla Belediye Başkanı oldu. Yine CHP’li Dr. Dursun Uzun ise CHP’nin Simav’daki bir önceki seçime göre oyunu en az 1500 kişi arttırdı.

Bu yıl Simav’ın fethinin 682. yıldönümüdür.  Simav’ı fetheden komutan Toka Timuroğlu Babukhan’dır.  Babukhan önce Doğu Anadolu’da kurulan Eretna Beyliği, sonra Karaman Beyliği, en son olarak da Germiyan Beyliği’ne yedi oymağı ve 30 bin askeri ile hizmet etmiştir.

Babukhan’ın vakfettiği Simav Ulu Camii ki yarım yamalak tamir ettirilmiş olup, ilçemiz Simav’ın en eski anıtsal yapısıdır. Yine Babukhan’ın yaptırdığı Ulu Camii’nin yanıbaşındaki beylikler dönemi vakıf kayıtlarında Babuk Bey Hamamı (Yukarı Hamam) geçen sene bağıra bağıra yıkılmış ve tarihin derinliklerine yollanmıştır…Siyasetçilerimiz sağolsunlar, onlar en iyisini yaparlar!…Yine Simav Fatihi Babukhan’ın yaptırdığı Simav-Naşa yolu sağındaki Dokuz Göz Köprüsü 1866 yılındaki aşırı yağışlar ve Simav Gölü’nün taşmasıyla milli toprak altında kalmıştır.  2004 yılında Belediyemiz kepçeleriyle ortaya çıkarıldı ama her nedense korunamıyor.  Bu nadide eser her geçen gün “hazine avcılarının” kazmaları ile tahrip edilip tarihin dipsiz derinliklerine doğru yol veriliyor.

Simav Fatihi Babukhan, Germiyan Beyliği Komutanlığı sırasında (1304-1365) Simav ve Emet ilçelerini fethetmiş ve birer Ulu Camii hatıra bırakmıştır. Simav Ulu Camii’nin ismi Babik Bey Vakfı maalesef Namık Bey olarak değiştirilmiş olup, camiinin batısındaki cadde ismi de Namık Bey olarak yanlış yazılmaktadır.

İsmi Simav’da kaybolan yada silinmek istenilen Babukhan’ın yerine geçen oğlu Esen Bey’in ismi kaderin bir cilvesi olarak 1980’li yıllarda imara açılan Edek mevkiindeki mahalleye verilmiştir…ESENEVLER…Babukhan unutulmuş ama oğlunun ismi Simav’da bir daha silinmemek üzere geri gelmiştir.

12.05.2009 – İZMİR –

Alaattin Gürırmak


Emet'te Düğün Dönüşü Trafik Kazası

Mayıs 22, 2009

Kütahya’nın Emet içesindeki trafik kazasında 2 kişi öldü, 3 kişi ağır yaralandı.

Uğur Demirtaş (35) idaresindeki 06 AB 7849 plakalı otomobil, Emet-Tavşanlı kara yolunun 5. kilometresindeki Bekleme mevkisinde saat 04.00 sıralarında aşırı hız ve sis nedeniyle yoldan çıkarak şarampole devrildi.

Araçta bulunan Kadir İn (22) ve Hasan Özdemir (39) olay yerine hayatını kaybetti. Kazada ağır yaralanan sürücü Uğur Demirtaş, Mehmet Dinç (27) ve Ahmet Öztürk (30), 112 Acil Servis sağlık ekipleri tarafından Kütahya Devlet Hastanesine kaldırıldı. Yaralıların hayati tehlikesi bulunduğu belirtildi.

Araçtakilerin Emet Thermal Resort Otel’de çalışan aşçılar ve yardımcıları olduğu, bir düğüne katılıp Emet’e dönerken kaza geçirdikleri öğrenildi. Olayla ilgili soruşturma sürdürülüyor.


Emet'te Düğün Dönüşü Trafik Kazası

Mayıs 22, 2009

Kütahya’nın Emet içesindeki trafik kazasında 2 kişi öldü, 3 kişi ağır yaralandı.

Uğur Demirtaş (35) idaresindeki 06 AB 7849 plakalı otomobil, Emet-Tavşanlı kara yolunun 5. kilometresindeki Bekleme mevkisinde saat 04.00 sıralarında aşırı hız ve sis nedeniyle yoldan çıkarak şarampole devrildi.

Araçta bulunan Kadir İn (22) ve Hasan Özdemir (39) olay yerine hayatını kaybetti. Kazada ağır yaralanan sürücü Uğur Demirtaş, Mehmet Dinç (27) ve Ahmet Öztürk (30), 112 Acil Servis sağlık ekipleri tarafından Kütahya Devlet Hastanesine kaldırıldı. Yaralıların hayati tehlikesi bulunduğu belirtildi.

Araçtakilerin Emet Thermal Resort Otel’de çalışan aşçılar ve yardımcıları olduğu, bir düğüne katılıp Emet’e dönerken kaza geçirdikleri öğrenildi. Olayla ilgili soruşturma sürdürülüyor.


Bordo Bereliler Kimdir ?

Mayıs 18, 2009

bordo_berelilerBordo Bereliler, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin değişik sınıf ve rütbelerdeki subay ve astsubaylardan oluşan, iç ve dış tehditlerin bertaraf edilmesine karşı her türlü arazi ve iklim şartlarında görev yapabilecek nitelikte üst düzey eğitime tabi tutularak yetiştirilmiş özel askerlere verilen isimdir. Tugay seviyesinde kurulmuş ve daha sonra tümen, ardından 2006 YAŞ kararı ile Kolordu seviyesine çıkartılmıştır. Hiçbir kuvvet komutanlığına bağlı olmaksızın doğrudan Genelkurmay Karargâhına bağlı olarak görev yaparlar. Söz konusu Kolordu, Bordo Bereliler ile Muharebe Arama Kurtarma (MAK), Su Altı Taarruz (SAT), Deniz Piyade Keşif timlerini bünyesinde barındırmakla beraber, fiili durumda sadece Bordo Bereliler ve MAK doğrudan kolordunun emrinde görev yapmaktadır.Burada askerlik yapan askerler özel olarak seçilmiştir. Kimlikleri de daima gizli kalır.

2004 yılında Almanya’da yapılan Dünya Özel Kuvvetler Şampiyonası’nda, 26 özel kuvvet birliği arasında birinci olmuştur.

Bordo Bereliler aynı zamanda devlet büyüklerinin yakın koruma görevini de yerine getirirler. Ününü Abdullah Öcalan’ın yakalanma görevinde duyurmuştur.

Bordo berelilerle ilgili bazı alıntılar şöyle:

1998 Nisan ayında Hain PKK’nın önemli kişilerinden Şemdin Sakıkı,Irakın derinliklerindeki Dohuktan çok başarılı bir operasyonla ele geçirip TÜRKİYE’ye getirmişlerdir.Operasyon 2 adet Black Hawk helikopterleriyle yapılmıştır.BU operasyon Bordo Berelilerin ne kadar bir elit birlik olduğunu göstermiştir.

ÖZELLİKLERİ
1-Subay ve Astsubaylardan oluşuyor.
2-üç-üçbuçuk yıl eğitim alıyorlar.
3-Gönüllülük esasına göre seçiliyorlarr.
4-Yurt içinde 72 haftalık temel nitelikli kursları var.
5-Daha sonra ihtisas alanına göre 10-52 hafta arasında değişen yurt içi ve yurt dışı ihtisas eğitimleri var.

A- YURT İÇİ TEMEL KURSLARI
-Muharebe temel eğitimi
-Göğüs göğüse muharebe
-Uzak mesafeli keşif devriye
-Sızma
-teşhis ve tanıma
-Hayatı idame
-kaçma kurtulma
-Hedef atrifi,Ateş tanzimi
-Psikolojik Harekat
-Tahrip
-Paraşüt
-Kurbağa adam
-Gayri nizami savaş
-Özel harekat türleri.konularında eğitilirler.

B-İHTİSAS KURSLARI
-yer ekip komutanlığı
-tahrip teknikleri.mayın ve bubi tuzakları
-İlk yardım
-Cerrahi müdahale teknikleri
-Mühimmat imha
-Hafif ve ağır silah uzmanlığı
-İstihbarat uzmanlığı
-Muhabere kursları
-psikolojik harekat kursları

C-YURT DIŞI KURSLARI
-Ranger
-Hava İndirme
-Sivil İşler
-Halkla İlişkiler
-Hayatı İdame
-Psikolojik harekat

Tümü iyi paraşütçüdür.Çeşitli yabancı dilleri iyi bilirler.

“ONLAR İSİMSİZ KAHRAMANDIRLAR”

Seçkin askerler
Birliklerinde üstün bir performans, başarı gösteren subay ve astsubaylarla uzman erbaş ve erlerden seçilen Özel Kuvvetler Komutanlığı timleri “Bordo bereliler”, çok özel bir eğitimden geçiriliyor. Her türlü koşula karşı eğitilen timler, A ve B timleri olarak iki birimde örgütleniyor. A timleri sadece subaylardan, B timleri ise bir subay komutasında astsubaylardan oluşuyor.

Özel Kuvvetler, TSK’nın seçkin askerlerinin toplandığı bir bölüm olarak en kritik görevlerde harekete geçiyor.

TSK’nın yeniden yapılanmasıyla, 1992’de teşkilatlandırılan Özel Kuvvetler Komutanlığı, dünyadaki bütün demokratik ülkelerin benzer kuruluşları gibi görev yapıyor. Özel Kuvvetler Komutanlığı personeli, Sualtı Taarruz (SAT), Sualtı Savunma (SAS), Eğirdir Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkezi, 1. Komando Tugayı, 2. Komando Tugayı, Bolu Dağ ve Komando Tugayı, Midyat 3. Komando Tugayı, Foça Amfibi Deniz Piyade Tugayı, Foça Jandarma Komando Okulu’nda üstün başarı gösterenler arasından titizlikle seçiliyor.

Her zaman her yerde göreve hazır
Özel Kuvvet mensupları, her yerde, her zaman ve her şekilde mücadele kabiliyetini, sürekli ve zorlu eğitimlerle kazanıyorlar. Karadan, havadan, su üstünden, su altından, ortam ne olursa olsun, hedefe daima ulaşıyorlar. Her olasılığa karşı daima hazır bulunan bordo bereliler, her türlü iklim ve doğa koşullarında görev yapabiliyor. Bu personel, en gelişmiş silah ve teçhizatlarla donatılmış. En modern silahları ustaca kullanabiliyorlar. Dünyadaki ünlü timlerle aynı becerilere sahip olan bordo bereliler, en vahşi doğa koşullarında bile yiyeceklerini temin edebiliyorlar.

Özel Kuvvetler seferde; düşman derinliklerinde bilgi toplamak, hedef belirlemek, taktik akın ve pusular uygulamak ve düşman işgalinde kalmış bölgelerde mukavemet harekatını başlatmak amacıyla kurulmuş bulunuyor.

Özel Kuvvetler’de görevli personelin yeteneklerini artırmak üzere, NATO üyesi ülkelerin özel birlikleriyle taktik ve teknik bilgi alışverişi, teknik malzeme ve müşterek eğitim alanlarında işbirliği yapılıyor.

Ayrıca bordo bereliler dünyada “güven atışı eğitimi” alan tek birlik. Nedir bu güven atışı?

-iki adet bordo bereli karşı karşıya geçer.
-ilk önce ikiliden birisi başının üzerinde kitap büyüklüğünde bir hedef tutar.
-diğer bordo bereli iki elinde iki tabancayla yürüyerek o hedefe gerçek mermilerle ateş eder.
-yolun yarısına geldiğinde arkasını dönüp, tabancaları bacaklarının arasından hedefe doğru sıkmaya devam eder.
mermiler bitince roller değişir, bu kez ateş eden kişi hedefi tutar, atış sırası diğerine gelir.
bu eğitim hergün yapılır.

Sadece aldıkları bu eğitim bile ne kadar zor bir eğitimden geçtiklerini göstermeye yetebilir bence, ayrıca aldıkları 3,5 yıllık eğitim temel eğitimleri, yani eğitimleri hiç bitmiyor sürekli hazır olmak için her gün bu eğitimler devam ediyor. Benim merak ettiğim madem bu kadar yetenekliler neden fazla operasyonlarını duymmuyoruz. Bu konuyle alakalı yine bir alıntı yapacağım.

Yazıma İngiliz İstihbaratından bir söz alıntısı ile başlamak istiyorum. “En İyi Operasyonlar Hiç Duyulmayanlardır” Bundan da anlaşılacağı gibi herşeyi bilemememiz bu işin doğası gereği.

Kanımca Özel Kuvvet (yazımda kısaca ÖK diyeceğim) görev gücünün asli görevleri tam olarak anlaşılmış değil veya ben öyle anladım. Bordo bere veya ÖK diyince aklımıza muazzam kamuflaj ve silahlarla donatılmış rambolar aklımıza geliyor. Oysa bu tam anlamıyla ÖK’ların görev ve niteliklerini yansıtmıyor. ÖK görev gücü Gayri Nizami Harp görevini yerine getirmek için kurulmuş özel birliklerdir. Bu birlikler sınır içinde ve özellikle dışında operasyon yürütecek bilgi ve beceri ile donatılmışlardır. Görevleri -Düşman hatlarının ardına sızmak, yerel halkı (gerilla) psikolojik ve politik telkinlerle örgütlemek, eğitmek ve askeri açıdan donatmak, düşmanın stratejik hedeflerine yönelik gerilla oprasyonlarını planlamak (zaruriyse yönetmek) dost gerillarla ana vatan arasında kordinasyonu sağlamak vb. Tüm bunların yanında

-Yurt içinde ve dışında psikolojik harp operasyonları gerçekleştirmek.
-İhtiyaç duyulan alanlarda askeri istihbarat yapmak. “Bilgi Topla-Getir Operasyonları”
– İhtiyaç duyulanı getirmek “Bul-Getir Operasyonları” (Bu bir kaçağı sınır ötesinde yakalamak “Şemdin SAKIK vb” veya sınır ötesinden bir belgeyi veya bir dostu gayri yollarla yurda sokmak şeklinde de olabilir.)
-Stratejik hedeflere yönelik saldırılar düzenlemek. (Sabotaj veya sukast vb)
-Düşmanı yıldıracak, moralini bozacak operasyonlar yapmak.vb
diye uzayarak gider.

Burada en önemli husus bu birliklere yukarıda saydığım çerçeve içinde hedefler göstermektir. Eğer bu hedefleri gösteremiyor. Siyasi ve maddi açıdan bu birlikleri destekleyemiyorsanız. Milli Politikalarınız, bu işe ayıracak bütçeniz ve dünya devleti olma hedefleriniz yoksa bu birlikler pentlatlon yapmaktan ve tatbikatlar düzenlemekten başka bir görev icra etmezler.

Tüm bunların yanında bu görevler %50 entellektüel %50 askeri eğitim içeren görevler niteliği taşır. Operasyon alanlarınızı çok iyi tanımak, yerel halkla geçmişten gelen bağlara ve ilişkilere sahip olmanız gerekir. Bu ilişkileri politikalarınız doğrultusunda zekice ÖK güçleri ile yönlendirirsiniz.

SSCB dağıldığında ortaya çıkan süreci ve tabloyu hepimiz biliyoruz. Bu ülkelerden birisinin liderinin (devrik lider, kim olduğunu anladınız) yaşamını yitirmeden bir kaç yıl önce yemekli sohbette bana dediğini aynen yazıyorum. “Türkiye Cumhuriyetinin bu süreçte Türk Cumhuriyetlerine ayıracağı 10 Milyar doları olsaydı. Bu taplo asla böyle olmazdı.” (Bu siyaset adamı özetle Türk Cumhuriyetlerindeki ÖK ve ÖK dışı operasyonlar için ayrılacak parayı kastediyor.) Batan Bankalardaki paraları düşündüğümde malesef içim sızlıyor.


BORDO BERELİLERLE İLGİLİ HABERLER


Bordo Berelilere ödül Haberi

hackram_bordo_bereli_hackram_3RADİKAL – ANKARA – Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, Almanya’da yapılan ‘Dünya Özel Kuvvetler Şampiyonası’nda sekiz ülkeden 25 takımı geride bırakarak birinci olan Türkiye Özel Kuvvetleri üyelerine ödül verdi. Genelkurmay İkinci Başkanı Org. İlker Başbuğ, Genelkurmay Harekât Başkanı Korgeneral Mehmet Yavuz Yalçın ve Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral Servet Yörük’ün de katıldığı törende Org. Özkök, “Başarı bizleri gururlandırdı” dedi.

Bordo Bereliler’in zaferi Haberi

HÜRRİYET – Uğur ERGAN / ANKARA – Türk Silahlı Kuvvetleri’nin göz bebeği, Abdullah Öcalan ile Şemdin Sakık’ın ele geçirilmesi gibi operasyonlara imza atan ‘Bordo Bereliler’, 26 ülkeden özel kuvvetlerin katılımıyla yapılan ‘Dünya Özel Kuvvetler Şampiyonası’nda ABD’nin dünyaca ünlü Delta Force timlerini geride bırakarak Dünya Şampiyonu oldu.

ALMANYA’da 26 ülkeden özel kuvvetlerin katılımıyla yapılan ‘Dünya Özel Kuvvetler Şampiyonası’nda ‘Bordo Bereliler’ diye tanınan Türk Özel Kuvvetleri, tarihi bir başarıya daha imza attı. Bir hafta süren yarışmada Bordo Bereliler birinci olurken, ABD’nin dünyaca ünlü Rangers ve Delta Force kuvvetlerini de geride bıraktı.

Tüm puanları topladılar

Bordo Bereliler, özel harekat, teçhizatlı koşu, paraşütle atlama, tehlikeli göl geçişi, botla harekat ve su altı dalışı, keskin nişancılık, en zor koşullarda dayanıklılık ve bu koşullar altında düşman güçlerini bertaraf etme, düşman hedeflerini yarma ve içeriye sızma gibi bir çok kategoride, yarıştıkları diğer ekipleri geride bırakıp en üst düzey puanları topladılar.

Teröristbaşını getirmişlerdi

Özel Kuvvetler, teröristbaşı Apo’nun Kenya’da yakalanmasında kilit rol oynamıştı. Terör örgütü PKK’nın üst düzey yöneticisi Şemdin Sakık’ın ele geçirilmesi de Türk Özel Kuvvetler’in kamuoyunca bilinen operasyonları arasında yer alıyor.

BORDO BERELİLERLE İLGİLİ VİDEOLAR

Hürriyet Video’larını izlemek için Flash 7 veya daha yüksek eklenti yüklenmeniz gerekmektedir. Yüklemek için tıklayınız!!!

Bordo Bereliler Kimdir ?

Mayıs 18, 2009

bordo_berelilerBordo Bereliler, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin değişik sınıf ve rütbelerdeki subay ve astsubaylardan oluşan, iç ve dış tehditlerin bertaraf edilmesine karşı her türlü arazi ve iklim şartlarında görev yapabilecek nitelikte üst düzey eğitime tabi tutularak yetiştirilmiş özel askerlere verilen isimdir. Tugay seviyesinde kurulmuş ve daha sonra tümen, ardından 2006 YAŞ kararı ile Kolordu seviyesine çıkartılmıştır. Hiçbir kuvvet komutanlığına bağlı olmaksızın doğrudan Genelkurmay Karargâhına bağlı olarak görev yaparlar. Söz konusu Kolordu, Bordo Bereliler ile Muharebe Arama Kurtarma (MAK), Su Altı Taarruz (SAT), Deniz Piyade Keşif timlerini bünyesinde barındırmakla beraber, fiili durumda sadece Bordo Bereliler ve MAK doğrudan kolordunun emrinde görev yapmaktadır.Burada askerlik yapan askerler özel olarak seçilmiştir. Kimlikleri de daima gizli kalır.

2004 yılında Almanya’da yapılan Dünya Özel Kuvvetler Şampiyonası’nda, 26 özel kuvvet birliği arasında birinci olmuştur.

Bordo Bereliler aynı zamanda devlet büyüklerinin yakın koruma görevini de yerine getirirler. Ününü Abdullah Öcalan’ın yakalanma görevinde duyurmuştur.

Bordo berelilerle ilgili bazı alıntılar şöyle:

1998 Nisan ayında Hain PKK’nın önemli kişilerinden Şemdin Sakıkı,Irakın derinliklerindeki Dohuktan çok başarılı bir operasyonla ele geçirip TÜRKİYE’ye getirmişlerdir.Operasyon 2 adet Black Hawk helikopterleriyle yapılmıştır.BU operasyon Bordo Berelilerin ne kadar bir elit birlik olduğunu göstermiştir.

ÖZELLİKLERİ
1-Subay ve Astsubaylardan oluşuyor.
2-üç-üçbuçuk yıl eğitim alıyorlar.
3-Gönüllülük esasına göre seçiliyorlarr.
4-Yurt içinde 72 haftalık temel nitelikli kursları var.
5-Daha sonra ihtisas alanına göre 10-52 hafta arasında değişen yurt içi ve yurt dışı ihtisas eğitimleri var.

A- YURT İÇİ TEMEL KURSLARI
-Muharebe temel eğitimi
-Göğüs göğüse muharebe
-Uzak mesafeli keşif devriye
-Sızma
-teşhis ve tanıma
-Hayatı idame
-kaçma kurtulma
-Hedef atrifi,Ateş tanzimi
-Psikolojik Harekat
-Tahrip
-Paraşüt
-Kurbağa adam
-Gayri nizami savaş
-Özel harekat türleri.konularında eğitilirler.

B-İHTİSAS KURSLARI
-yer ekip komutanlığı
-tahrip teknikleri.mayın ve bubi tuzakları
-İlk yardım
-Cerrahi müdahale teknikleri
-Mühimmat imha
-Hafif ve ağır silah uzmanlığı
-İstihbarat uzmanlığı
-Muhabere kursları
-psikolojik harekat kursları

C-YURT DIŞI KURSLARI
-Ranger
-Hava İndirme
-Sivil İşler
-Halkla İlişkiler
-Hayatı İdame
-Psikolojik harekat

Tümü iyi paraşütçüdür.Çeşitli yabancı dilleri iyi bilirler.

“ONLAR İSİMSİZ KAHRAMANDIRLAR”

Seçkin askerler
Birliklerinde üstün bir performans, başarı gösteren subay ve astsubaylarla uzman erbaş ve erlerden seçilen Özel Kuvvetler Komutanlığı timleri “Bordo bereliler”, çok özel bir eğitimden geçiriliyor. Her türlü koşula karşı eğitilen timler, A ve B timleri olarak iki birimde örgütleniyor. A timleri sadece subaylardan, B timleri ise bir subay komutasında astsubaylardan oluşuyor.

Özel Kuvvetler, TSK’nın seçkin askerlerinin toplandığı bir bölüm olarak en kritik görevlerde harekete geçiyor.

TSK’nın yeniden yapılanmasıyla, 1992’de teşkilatlandırılan Özel Kuvvetler Komutanlığı, dünyadaki bütün demokratik ülkelerin benzer kuruluşları gibi görev yapıyor. Özel Kuvvetler Komutanlığı personeli, Sualtı Taarruz (SAT), Sualtı Savunma (SAS), Eğirdir Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkezi, 1. Komando Tugayı, 2. Komando Tugayı, Bolu Dağ ve Komando Tugayı, Midyat 3. Komando Tugayı, Foça Amfibi Deniz Piyade Tugayı, Foça Jandarma Komando Okulu’nda üstün başarı gösterenler arasından titizlikle seçiliyor.

Her zaman her yerde göreve hazır
Özel Kuvvet mensupları, her yerde, her zaman ve her şekilde mücadele kabiliyetini, sürekli ve zorlu eğitimlerle kazanıyorlar. Karadan, havadan, su üstünden, su altından, ortam ne olursa olsun, hedefe daima ulaşıyorlar. Her olasılığa karşı daima hazır bulunan bordo bereliler, her türlü iklim ve doğa koşullarında görev yapabiliyor. Bu personel, en gelişmiş silah ve teçhizatlarla donatılmış. En modern silahları ustaca kullanabiliyorlar. Dünyadaki ünlü timlerle aynı becerilere sahip olan bordo bereliler, en vahşi doğa koşullarında bile yiyeceklerini temin edebiliyorlar.

Özel Kuvvetler seferde; düşman derinliklerinde bilgi toplamak, hedef belirlemek, taktik akın ve pusular uygulamak ve düşman işgalinde kalmış bölgelerde mukavemet harekatını başlatmak amacıyla kurulmuş bulunuyor.

Özel Kuvvetler’de görevli personelin yeteneklerini artırmak üzere, NATO üyesi ülkelerin özel birlikleriyle taktik ve teknik bilgi alışverişi, teknik malzeme ve müşterek eğitim alanlarında işbirliği yapılıyor.

Ayrıca bordo bereliler dünyada “güven atışı eğitimi” alan tek birlik. Nedir bu güven atışı?

-iki adet bordo bereli karşı karşıya geçer.
-ilk önce ikiliden birisi başının üzerinde kitap büyüklüğünde bir hedef tutar.
-diğer bordo bereli iki elinde iki tabancayla yürüyerek o hedefe gerçek mermilerle ateş eder.
-yolun yarısına geldiğinde arkasını dönüp, tabancaları bacaklarının arasından hedefe doğru sıkmaya devam eder.
mermiler bitince roller değişir, bu kez ateş eden kişi hedefi tutar, atış sırası diğerine gelir.
bu eğitim hergün yapılır.

Sadece aldıkları bu eğitim bile ne kadar zor bir eğitimden geçtiklerini göstermeye yetebilir bence, ayrıca aldıkları 3,5 yıllık eğitim temel eğitimleri, yani eğitimleri hiç bitmiyor sürekli hazır olmak için her gün bu eğitimler devam ediyor. Benim merak ettiğim madem bu kadar yetenekliler neden fazla operasyonlarını duymmuyoruz. Bu konuyle alakalı yine bir alıntı yapacağım.

Yazıma İngiliz İstihbaratından bir söz alıntısı ile başlamak istiyorum. “En İyi Operasyonlar Hiç Duyulmayanlardır” Bundan da anlaşılacağı gibi herşeyi bilemememiz bu işin doğası gereği.

Kanımca Özel Kuvvet (yazımda kısaca ÖK diyeceğim) görev gücünün asli görevleri tam olarak anlaşılmış değil veya ben öyle anladım. Bordo bere veya ÖK diyince aklımıza muazzam kamuflaj ve silahlarla donatılmış rambolar aklımıza geliyor. Oysa bu tam anlamıyla ÖK’ların görev ve niteliklerini yansıtmıyor. ÖK görev gücü Gayri Nizami Harp görevini yerine getirmek için kurulmuş özel birliklerdir. Bu birlikler sınır içinde ve özellikle dışında operasyon yürütecek bilgi ve beceri ile donatılmışlardır. Görevleri -Düşman hatlarının ardına sızmak, yerel halkı (gerilla) psikolojik ve politik telkinlerle örgütlemek, eğitmek ve askeri açıdan donatmak, düşmanın stratejik hedeflerine yönelik gerilla oprasyonlarını planlamak (zaruriyse yönetmek) dost gerillarla ana vatan arasında kordinasyonu sağlamak vb. Tüm bunların yanında

-Yurt içinde ve dışında psikolojik harp operasyonları gerçekleştirmek.
-İhtiyaç duyulan alanlarda askeri istihbarat yapmak. “Bilgi Topla-Getir Operasyonları”
– İhtiyaç duyulanı getirmek “Bul-Getir Operasyonları” (Bu bir kaçağı sınır ötesinde yakalamak “Şemdin SAKIK vb” veya sınır ötesinden bir belgeyi veya bir dostu gayri yollarla yurda sokmak şeklinde de olabilir.)
-Stratejik hedeflere yönelik saldırılar düzenlemek. (Sabotaj veya sukast vb)
-Düşmanı yıldıracak, moralini bozacak operasyonlar yapmak.vb
diye uzayarak gider.

Burada en önemli husus bu birliklere yukarıda saydığım çerçeve içinde hedefler göstermektir. Eğer bu hedefleri gösteremiyor. Siyasi ve maddi açıdan bu birlikleri destekleyemiyorsanız. Milli Politikalarınız, bu işe ayıracak bütçeniz ve dünya devleti olma hedefleriniz yoksa bu birlikler pentlatlon yapmaktan ve tatbikatlar düzenlemekten başka bir görev icra etmezler.

Tüm bunların yanında bu görevler %50 entellektüel %50 askeri eğitim içeren görevler niteliği taşır. Operasyon alanlarınızı çok iyi tanımak, yerel halkla geçmişten gelen bağlara ve ilişkilere sahip olmanız gerekir. Bu ilişkileri politikalarınız doğrultusunda zekice ÖK güçleri ile yönlendirirsiniz.

SSCB dağıldığında ortaya çıkan süreci ve tabloyu hepimiz biliyoruz. Bu ülkelerden birisinin liderinin (devrik lider, kim olduğunu anladınız) yaşamını yitirmeden bir kaç yıl önce yemekli sohbette bana dediğini aynen yazıyorum. “Türkiye Cumhuriyetinin bu süreçte Türk Cumhuriyetlerine ayıracağı 10 Milyar doları olsaydı. Bu taplo asla böyle olmazdı.” (Bu siyaset adamı özetle Türk Cumhuriyetlerindeki ÖK ve ÖK dışı operasyonlar için ayrılacak parayı kastediyor.) Batan Bankalardaki paraları düşündüğümde malesef içim sızlıyor.


BORDO BERELİLERLE İLGİLİ HABERLER


Bordo Berelilere ödül Haberi

hackram_bordo_bereli_hackram_3RADİKAL – ANKARA – Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, Almanya’da yapılan ‘Dünya Özel Kuvvetler Şampiyonası’nda sekiz ülkeden 25 takımı geride bırakarak birinci olan Türkiye Özel Kuvvetleri üyelerine ödül verdi. Genelkurmay İkinci Başkanı Org. İlker Başbuğ, Genelkurmay Harekât Başkanı Korgeneral Mehmet Yavuz Yalçın ve Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral Servet Yörük’ün de katıldığı törende Org. Özkök, “Başarı bizleri gururlandırdı” dedi.

Bordo Bereliler’in zaferi Haberi

HÜRRİYET – Uğur ERGAN / ANKARA – Türk Silahlı Kuvvetleri’nin göz bebeği, Abdullah Öcalan ile Şemdin Sakık’ın ele geçirilmesi gibi operasyonlara imza atan ‘Bordo Bereliler’, 26 ülkeden özel kuvvetlerin katılımıyla yapılan ‘Dünya Özel Kuvvetler Şampiyonası’nda ABD’nin dünyaca ünlü Delta Force timlerini geride bırakarak Dünya Şampiyonu oldu.

ALMANYA’da 26 ülkeden özel kuvvetlerin katılımıyla yapılan ‘Dünya Özel Kuvvetler Şampiyonası’nda ‘Bordo Bereliler’ diye tanınan Türk Özel Kuvvetleri, tarihi bir başarıya daha imza attı. Bir hafta süren yarışmada Bordo Bereliler birinci olurken, ABD’nin dünyaca ünlü Rangers ve Delta Force kuvvetlerini de geride bıraktı.

Tüm puanları topladılar

Bordo Bereliler, özel harekat, teçhizatlı koşu, paraşütle atlama, tehlikeli göl geçişi, botla harekat ve su altı dalışı, keskin nişancılık, en zor koşullarda dayanıklılık ve bu koşullar altında düşman güçlerini bertaraf etme, düşman hedeflerini yarma ve içeriye sızma gibi bir çok kategoride, yarıştıkları diğer ekipleri geride bırakıp en üst düzey puanları topladılar.

Teröristbaşını getirmişlerdi

Özel Kuvvetler, teröristbaşı Apo’nun Kenya’da yakalanmasında kilit rol oynamıştı. Terör örgütü PKK’nın üst düzey yöneticisi Şemdin Sakık’ın ele geçirilmesi de Türk Özel Kuvvetler’in kamuoyunca bilinen operasyonları arasında yer alıyor.

BORDO BERELİLERLE İLGİLİ VİDEOLAR

Hürriyet Video’larını izlemek için Flash 7 veya daha yüksek eklenti yüklenmeniz gerekmektedir. Yüklemek için tıklayınız!!!

Büyük Birlik Partisi Emet'te

Mayıs 17, 2009

Büyük Birlik Partisi’nin (BBP) Kütahya’nın Emet ilçesinde de teşkilatlandığı bildirildi. Gerçekleştirilen toplantıda, Ethem Çelik BBP’nin Emet İlçe Başkanılığı görevine getirildi.

Çelik, yaptığı açıklamada, şunları kaydetti: “Uzun bir aradan sonra Emet ilçemizde tekrar BBP ilçe teşkilatını kırmanın vermiş olduğu heyecan ve mutluluğun yanında merhum genel başkanımız sayın Muhsin Yazıcıoğlu hayatta iken başlatmış olduğumuz bu girişimin o hayatta iken gerçekleşmemiş olması dolayısıyla bir burukluk yaşamaktayız.

Bundan sonra bizlerin üzerine düşen O’nun emanetini, davasını devam ettirmek, merhum genel başkanımız Muhsin Yazıcıoğlu’nun göstermiş olduğu doğrultuda onunda dediği gibi temiz bir vicdanla temiz bir uslubla siyaset yapmak için BBP için Emet için varız diyoruz. Son olarak elim bir kaza sonucu şehit olan Genel başkanımız dava arkadaşları ve tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz” dedi.

BBP Emet ilçe teşkilatı şu isimlerden oluştu: Başkan Ethem Çelik, Teşkilattan Sorumlu Başkan Yardımcısı Ahmet Yılmaz, İdari İşlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Mehmet Özer, Genel Sekreter Cemal Tanrıkulu, Muhasip Şükrü Demir, Halkla ilişkiler Sorumlusu Yaşar Kösem. Denetleme Kurulu Ethem Gül, Kenan Alsancak, Ahmet Korhan.