Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sinde Simav

Mayıs 30, 2009

Simav kalesi İskender asrında (Ptolemeo)yapısıdır. Tarihlerde Fındıcak kalesi diye yazılır. Şeyrin güneyinde yüksek bir kayada yuvarlark bir kaledir. Ama nursuz Timur bazı yerlerini harap etmiştir. İçinde ev yoktur. Germiyanoğlu beyi Babık bey Simavda adlı uruk kralı elinden aldığı için Simav derler. Bir rivayete göre Simav(gümüş su) yundan galatadır derler. Hakikaten suları gümüş gibi berraktır. Kütahya sancağında 150 akçe kazadır. Hakimi serbest zeamet sahibidir.

Şeyhülislamı, nakibi ve kethüda yeri, serdarı, ayanı vardır. Şehir dört mahalledir Yukarı aşağı ve Yeni mahallelerdir. 1200 bağlı bahçeli evleri vardır. Yolları iniş yokuştur. 17 mihraptır. Dördü camidir. Ulucami babıkbey yapısıdır. minaresi çok sanatlıdır. şerefesinin dört tarafı demir kafeslidir. Şehre havale yüksek bir yerdedir.

Evkafı ve cemaatı çoktur. Kapısı üzeri tamir tarihi, Sahib-i camii şerif süleyman bey, Caminin en eski tarihi damehulhayrat 996 dır.

Bu tarih için hayır sahibinden bir at bir çuhe ve 50 altın ihsan aldık. Çarşının yukarı başında Pir ahmet ağa camii, cemaati bol bir camidir. Bu caminin duvarında Paşa pınarı diye gayet tatlı bir su akar. İki hamamı var biri babşk hamamı biri karaca ahmet hamamıdır. Şehirden yarım saat uzakta ılıca vardır. Böylesi dünya üzerinde yoktur. Gayet lezzetlidir. Büyük ılıcanın iki havuzu var. Ona yakın çifte olim ılıcası, ona yakın naşlı ılıcası, ona yakın cennet köyü ılıcası. Velhasıl yedi hamamdır. Her birinin bir çeşit hassası vardır. Halk her sene temmuzda gelim zevk ve işye ile işret ederler. İki han vardır Biri babik bey biri kara ahmet paşa hanıdır.

1930-simav2225 Dükkan varıdr. Bütün imareleri Gedüz gibi dere ve tepelerdedir. Bütün evler bağlı ve bahçelidir. Her evde su akar duvarlar kerpiçtir. Çarşısında çınar ağaçları bulunur. On kahvehanesi var. Beyaz kirazı meşhurdur. Şehre yarım saat bir göl var sazan çime ve turna balıkları olur.

Şehrin kuzeyi verimli bir sahadır. Gölün doğusunda delicehisar, batısında yenicehisar denilen küçük kaleler vardır. Bu kalelerin dibindeki dalyanlar, simav şehrindeki şehirin fatihi Babik beyinin Ulucamiine vakfıdır. O yüzden hatipleri şeyhleri kadınları çoktur.

Pehlivan civan yiğitleri çoktur dediler. Komşu vilayetlerde düğünler olsa varıp bütün pehlivanların künde eden yahut, Cezayir sarmasından taşlamasından girdmandan veya peş kabzadan vekhasıl 160 çeşit oyunla yenip ödüller alırlar deyü öğünürler. Kütahya müftüsü birader Yusuf efendi Abdullah efendi böyle şahitlik ettiler. Hakir sordum.

“Malumdur ki el elden üstündür arşa kadar. Nasıl olupta sizin pehlivanlar mutlaka galip gelirler ?” Onlarda dediler.

” Bunun sebebi bizim pehlivanlarımızın her biri evliyalardan birinin zürriyetindendir. onun için arkaları yere gelmez.

Ve biz kızlarımızı şehrimizden başka köy halkına vermeyiz. Başka yerden kızda almayız. Bu yüzden şehrimiz soylu er oğlu er yaşarlar”

Hakikaten cüsseli gövdeli gençler vardır.

Karşıyaka denilen yerde Al-i Aba fukaralarından Hacı baba, biraz aşağıda cabi sultan, cavlı mahallesinde şeyh zekerriya efendi. Zekerriya efendinin pek çok kerameti görülmüştür. Hayatları boyunca bu şehre humma girmemiş diye buyurmuşlar 125 senedir bu hastalık görülmemiştir. Çünkü bu duayı 25 yaşlarındayken yapmışlardı. Yine bu şehirde şeyh simavi hazretleri makamı vardır. Sonra o asrın kutbul aktabı izniyle kendine rumeli halifeliği verilip Vardar yenicesinde gazi evranos yöresine yakın yerde iken 861 de vefat etmiştir.

Seyahatname cilt :9 Sayfa :23-24


Simav Devlet Hastanesinin Tarihi

Mayıs 26, 2009

Simav Devlet Hastanesi ilk kuruluşu şimdiki Sağlık Meslek lisesinin bulunduğu binada Hükümet Tabipliği adı altında 1950-1955 yılları arasında 50 yataklı göğüs Hastanesi olarak faaliyete geçmiş,Hastanenin şimdiki bulunduğu binalar 1953 yılında kurulan hastane yaptır -ma ve yaşatma derneği önderliğinde Simav halkının yardımlarıyla 1.Bina olarak 1953-1957 yılları arasında 50 yataklı Dispanser Hastanesi olarak inşaatı yapılarak faaliyete geçmiş. 2.Ek Bina ;1967 yılları arasında ek bina yaptırılarak 50 yataklı göğüs hastanesinin yatakları taşı- narak 100 yataklı devlet hastanesine Simav halkının hizmetine sunulmuştur.3.Ek Bina;1986 yılında inşaatına başlatılarak 1992 yılında Sağlık Bakanlığına teslim edilmiştir.Daha sonra Sağlık bakanlığından gelen ödenekler ile hastanenin iç ve dış donanımı, Çevre düzenlemesi 1995 yılında tamamlanarak 1996 yılında hizmete sunulmuştur.1.inci ve 2.inci Ek binalar 1997 yılında genel tadilat ve onarım yaptırılarak.4.Ek Bina;2001 yılında Hemodiyaliz Merkezi olarak Simav halkına en iyi bir şekilde hizmet sunmaktadır.

1.Binanın zemin katında Teknisyen odası,Terzihane,Santral,Şoförler odası,Jeneratör odası bulunmaktadır.1.Katında Kadın Doğum servisi ,Eczane,2.Katın 2 Dahiliye servisi,Göz servisi bulunmaktadır.

2.Binanın zemin katında İntaniye Poliklinik,KBB Poliklinik,Ortopedi ve Travmatoloji Poliklinik,Göz Hastalıkları Poliklinik,Diş Hastalıkları Poliklinik,Bakteriyolojik Laboratuar, Eczane deposu,Çocuk hastalıkları servisi bulunmaktadır.1.Katında 1ve 2 Hariciye servisi,Orta
peti ve travmatoloji servisi,2.Katında 1 ve 2 Dahiliye servisi bulunmaktadır.

3.Binanın zemin katında Mutfak,Çamaşırhane,Jeneratör odası,Kuru gıda ve Deterjan deposu bulunmaktadır.1.Katında Laboratuar, Kan merkezi, Röntgen ve çekim odası, Kadın Doğum Poliklinik, Dahiliye Poliklinik, Hariciye Poliklinik, Satın alma odası, Muhasebe odası, Hasta kabul, İstatistik, Acil servis, Acil servis gözlem ve odaları, EKG çekim odası, Acil servis doktor odası, Hemşire ve Sağlık memuru odası bulunmaktadır. 2. katında 2 adet Ameliyathane, 1 adet Müdahale odası, Ameliyathane hemşire odası, Anestezi teknisyen odası, Ameliyata girecek Hekim odası, Kadın doğum sancı odası ve doğum odası, Yoğun bakım ünitesi, Kroner bakım ünitesi, Nöbetçi doktor odası bulunmaktadır.3. katında Baştabiplik, Hastane Müdürü, Başhemşirelik, Mutemetlik, Ayniyat saymanlığı Baştabiplik yardımcı odası, Doktorlar odası, İdare odası ve Mutfak bulunmaktadır.

4. Binanın zemin katında Morg ve Eczane deposu 1. katında Diyaliz merkezi, Diyaliz Hemşire odası, Doktor odası, Hasta bekleme odası, Teknisyen odası bulunmaktadır.2003 yılında idare bölümü 4. binanın üst katına taşınmıştır.İdare bölümündekiler; Başhekimlik, Hastane Müdürü,Başhemşire,Kalite Odası,Başhekim Yardımcıların Odaları,


Simav'ı Sahiplenenler ve Muhsin Yazıcıoğlu Örneği

Mart 27, 2009

Sayın Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopter kazasının ardından yaşananlara hiç dikkat ettiniz mi? Kendisiyle siyasi görüşleri farklı olsa da Deniz Baykal’ın bile ona hayran olduğunu öğrendik. Muhsin Bey’i ben de çok severim. Kendisi gerçekten son derece dürüst ve saygın bir siyasetçidir. Yazımın başında “Sayın” ifadesini kullanmamın sebebi de O’na duyduğum saygı. Fakat hep aynı hatayı yapıyoruz; yiğidin hakkını geç veriyoruz. Kıymet bilemiyoruz. Her ne kadar yaşananlar üzücü olsa da biz Simavlılara da ders veriyor aslında… Muhsin Bey çok sevilse de malesef değeri pek az kişi tarafından bilindi. Peki ya biz Simavlılar Kendi Muhsin’lerimizi ne kadar tanıyoruz, biliyoruz, değer veriyoruz ???

muhsin yazıcıoğlu simavSimava gönül veren kişiler azımsanmayacak kadar çok olsa da anlaşılan o ki bir birlik beraberlik malesef yok… Bu işi profesyonel anlamda Alaattin Gürırmak, Recep Albayrak, Şerif Erim; amatör anlamda ise Ayhan Dilekli, Hüseyin Tophan, Halil Erbek, Bayram Okur ve Murat Umutlu kardeşim yapıyor… Yiğitlerin hakkını vermek lazım…

Bu saydığım kişilerin hiç birinin yaptıkları işte maddi menfaat gütmediklerini de biliyorum… Aslında bu saydığım kişilerin bizlerin desteklerine ihtiyaçları da yok… Ama şunu hiç hatırdan çıkarmamalı, bazı şeyler böyle kişiler sayesinde var… Bir örnekle açıklayayım:

Kolbastı. Bu oyunu bir kaç sene öncesine kadar kaçımız biliyorduk? Şimdi neredeyse bilmeyen yok… Hatta Çankırılı bir arkadaşım bile öğrenme çabasında… Her ne kadar Trabzon yöresine ait bir oyun olsa da onu YouTube’den Facebook’tan öğrenmedik mi? Bu oyunu Trabzonlular yıllardır bilse de BİZ onu internetten öğrendik… Peki bu Trabzonlulara ne kazandırdı? Bu onlara bilinirlik kazandırdı. Nedir bu bilinirlik? Bilinirlik namını duyurmaktan öte bir şeydir. Kendi kendinize “neden reklamlarda çoğunlukla gördüğüm bir malı tercih ediyorum?” diye sorarsanız anlarsınız. Çünkü o markayı biliyorsunuz. Sizinle beraber milyonlar biliyor. Bu yüzden tercih ediyorsunuz. Çünkü asrımızda artık gizli kalanlar muteber değil. Devir bilme ve bildirme devri. Bu yüzden çağın adı Bilgi Çağı… Bilen üstünlük kazanıyor. Bilen patron oluyor. Bilen hükmediyor.

Memleketimiz hakkında yapılan çalışmalar şüphesiz karşılıksız kalmayacaktır. Almanya’daki bir genç babasının köyünün resimlerini gördüğünde, İstanbul’daki bir Simavlı esnaf dükkanında Simavlıları gördüğünde, kendi köyünden onlarca kilometre uzaktaki bir köyden arkadaş edinen bir Simavlı genci duyduğunuzda bu dediklerime hak vereceksiniz. Bu sebeple Simav ile ilgili tüm sitelerin ekiplerine şahsı adına teşekkür ediyorum.

Hele bir de Simavın Sesi gazetesine teşekkür etmek gerek ki o ayrı bir şey zaten. Düşünsenize daha geçen gün bir arkadaşımın evinde gördüm bu gazeteyi. Simav seçimleriyle ilgili haberleri okuduk. Tatması güzel bir zevkti. Sonradan öğrendim ki gazeteye abone olunca istanbula bile yolluyorlarmış… Kim olduklarını bilmiyorum ama gazete sahiplerini tebrik ederim.  Sitelerinde künye bilgiilerini bulamadım. Arkadaşımdaki gazetedeki künyeye de bakmamıştım.

Bu çalışmalar iyi güzel de bunların kıymeti biliniyor mu?

Bir daha ki yazımız Alaattin Gürırmak Bey ile ilgili olacak…


Simav'ın Kısa Tarihi

Şubat 20, 2009

SİMAV 1930
SİMAV 1930

Bugün Simav’ ın milattan önce 4 binli yıllarda SUNAUVA – SYNAUS adında şehir kalıntısı üzerine kurulduğu bilinmektedir. Hititler, Frigler, Doğu Roma (Bizans) dönemlerinde SYNAUS (Simav) ve ANKYRA (Boğazköy) olarak tarihi zamanların iki yerleşim birimi, kurutulan Simav Gölünün güneydoğusu ve kuzeybatısında varlıklarını devam etmiştir.

Milattan önce 1200 yıllarına kadar Abaitler adına bir halk yaşarken Trakya’ dan ve Çanakkale boğazından yöreye Frig oymakları gelip yerleşti. Sonrasında Doğu Roma (Bizans) hakimiyetin de kalan Simav ve çevresi 1113 yılında Edremit – Kırkağaç bölgesinden Kütahya – Eskişehir’ e yardıma dönen Selçuklu Kumandanı EMİR MUHAMMET tarafından Simav Çayı vadisinden gelinerek fethedildi. Bu Fetih dönemi uzun sürmedi tekrar Bizans’ ın eline geçtikten192 yıl sonra Germiyan Beyliğinin kurucusu 1. Yakup Bey 1305 yılında Alaşehir’ i fethetmeye giderken Simav Gölü kıyısında ordusunun atlarını dinlendirdiği tarih kitaplarında kayıtlıdır. 1305 yılında fetihte, Bizans’ ın kiraladığı İspanyol Katalan askerlerinin Erdek’ ten gelişi ile son bulur. Germiyanoğlu Çağaşan Mehmet Bey’ in 6 Mayıs 1327 tarihinde SİMAV ve KULA’ yı Katalanlardan kesin şekilde fethetmesiyle Türk Hakimiyeti başlamıştır..

Mehmet Bey’ in oğlu Süleyman Şah, komşu beylik Osmanlılara dost geçinmek, Karamanoğullarının düşmanlığından da korunmak için kızı Devlet hatun’ u Osmanlı Padişahı 1. Murat’ ın oğlu Yıldırım Beyazıt’ e verdi. (Yıl 1381) Kızının çeyizi olarak Kütahya, Tavşanlı, Emet ve SİMAV’ ı Osmanlılara verip kendi KULA’ ya çekildi. Süleyman Şah’ ın yerine geçen 2. Yakup Bey Simav’ ı tekrar geri aldıysa da 1390 yılında Yıldırım Beyazıt, kayın biraderinin üzerine giderek onu yenmiş ve İPSALA kalesine hapsetmiştir. 1402 yılında Ankara Savaşında Timur’ a yeniden Yıldırım Beyazıt’ ın ülkesi tekrar eski beylere verildiğinde 2. Yakup Germiyan beyliğinin başına geçer, Simav’ da beylik topraklarındadır.

Germiyanoğlu 2. Yakup bey 1428 yılında Edirne’ deki Osmanlı padişahını ziyaretle ölümü halinde ülkesini vasiyet ettiği söylenir. Çünkü yerine geçecek erkek evladı yoktur. 1429 yılında vefatı ile Germiyan ülkesiyle birlikte içinde yer alan Simav’ da Osmanlılara bağış olarak geçmiştir.

Ünlü dilbilgini Şemsettin Sami’ ye göre Simav 1812 yılında ilçe olmuş ve Kütahya Sancağı’ na bağlanmıştır. Merkez nüfusu 5 bin, kaza nüfusu 32.662’dir ve 125 köy bağlıdır.

Daha sonra Simav Derebeylerinin Padişah’ a asker ve vergi vermemesi üzerine kaza statüsünden düşürülen Simav 1866 yılında aşırı yağışlarla taşan Simav gölü sayesinde afet bölgesi ilan edilmiş, Bursa Valisi Ahmet Vefik Paşa Simav’ a gelerek gölün su seviyesini düşürmüş ve 1867 yılında Belediye Teşkilatının, 17 Şubat 1868 tarihinde Kaza (İlçe) statüsüne geçmesini sağlamıştır. İlk Kaymakam İstanbul’ dan tayinle gönderilen HALİL KAMİL Bey olmuştur. 1921-1922 yılları arasında Yunanlılar tarafından 3 kez işgale uğrayan Simav 4 Eylül 1922 tarihinde kurulmuştur.

Değerli Yazar Alaattin Gürırmak Tarafından Yazılmıştır.


İlçemizdeki Tarihi Eserler

Şubat 20, 2009

Simav’ da en eski yapı olarak bu cami bilinmektedir. Yapılış tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte 14. ya da 15. yüzyılda inşa edildiği sanılmaktadır. Evliya Çelebi’nin, caminin 1587 yılında esaslı bir onarım gördüğüne dair kaydı vardır. Ayrıca caminin, Germiyan Veziri Babık (Namık) Bey tarafından yaptırıldığı belirtilmektedir. Camii, doğu – batı doğrultusunda yapılmış olup taş işçiliğinin güzel bir örneği sergilemektedir. Ayrıca caminin vakfiyesi olarak da yanında bir hamamı bulunmaktadır. Yazının devamını oku »