Portekizli Öğrenciden Belalım Şarkısı

Mayıs 31, 2009

Portekizli öğrenciden Belalım - İZLE7. Uluslararası Türkçe Olimpiyatları kapsamında dün Altınpark’ta başlayan Kültür Şöleni bugün de devam etti.

115 ülkeden gelen Türkçe Sevdalısı öğrencilerin hünerlerini sergilediği programda Portekizli Mariana Fabiano, ‘Belalım’ adlı parçayla izleyenlerin beğenisini topladı.


Gürcüstanlı Vano Dvasvili'den Gülümse Anne

Mayıs 31, 2009

Sempatik tavırkarıi sahne performansı ve mimikleriyle gönüllere taht kuran Gürcistanlı Vano Dvasvili maalesef Türkçe yazılı sınavı geçemediği için olimpiyatlardan elendi. Bu yüzden Haliç Kongre Merkezinde onu göremedik. Ama bu onun gönüllerde yer etmesini engellemeyecek. Tam aksine: TADIN DAMAĞIMIZDA KALDI VANO!!!

Bu sayfada Vano Dvasvili videolarını bulabileceksiniz!

Ankara ve çevre illerden gelen vatandaşlar, ülke tanıtım stantlarına büyük ilgi gösterdi. Öğrencilerin yeteneklerini sergilediği ve ülkelerini tanıttığı stantlarda, vatandaşlar fotoğraf çektirmek için birbiri ile yarıştı.

115 ülkeden gelen Türkçe Sevdalısı öğrencilerin hünerlerini sergilediği programda Gürcistanlı Vano Dvasvili, ‘Gülümse Anne’ adlı parçayla izleyenlerin hayran bıraktı.


İstanbul'da Simav'ı Gördüm!

Mayıs 31, 2009

İstanbulda’ki Simavlı hemşehrilerimizin Simav sevgisi, memleket sevgisi öyle büyük ki bunu görmemek mümkün değil. Bir Simav gönüllüsü olarak, İstanbul’daki Simavlıların kaynaşmış ve Simav için bir seyler yapması bana gurur verdi . İçlerindeki özlemin tesiriyle İstanbul’da açtıkları mekanları şöyle sıralayabilirim:

  1. Simavlilar yardımlaşma ve dayanişma dernegi
  2. Ortacı köyü kültür ve dayanışma dernegi
  3. Aşağı dolaylar köyü yardımlaşma dernegi
  4. Yukarı dolaylar köyü hizmet ve yardımlaşma derneği
  5. Yeşil Simav kırahathanesi

istanbuldasimavSimavlı gurbetçilerimiz “Biz ne kadar  gurbette de olsak Simav için burdayız.” diyorlar. Gittiğim ve gördüğüm bu mekanlarda Simav resimleri, kaplıcalarımız , eynal kaplıcaları, naşa kaplıcaları ve çitgöl kaplıcalarının; gölcük ve daha bir çok yerin resimleri var.  Derneklerdeki Simavlıalrın gelen misafirlere Simav’ı resimlerle de olsa tanıttıklarını gördüm. Bunun için de ayrıca tesekkür ederim.  Belki de daha fazlasını yapmak istiyorlar ama en büyük sorunumuz olan yollarımız engel oluyor diyebiliriz. Ben de tüm simav gönüllüleri ve simavlilar gibi ONARILMIŞ ve ASFALTLANMIŞ yollarımızın bütün engelleri aşacagına gönülden inanıyorum.

İstanbulda Simavliları görmek ve Gurbet hasretini onlarla yaşamak için siz Simavlıları bekliyoruz.İşte derneklerimiz ve bilgileri:

simavlilar

Simavlilar Derneği

Adres: gültepe enser hastanesi karşısı turan iş hanı kat 4ve 5 no:100
Gültepe/İstanbul

Tel: 0212 281 72 26

Fax: 0212 281 72 29

Web: http://www.simavlilar.org.tr

_goruntu006

Kütahya ili Simav ilçesi Ortacı Köyü Kültür ve Dayanışma Derneği

Adres : Fikirtepe Mahallesi. Dr.Erkin Caddesi Şahika Sokak No: 2 Kadıköy / İstanbul

Telefon : 0 216 565 42 82

Web: http://www.ortacidernegi.org

_goruntu004

Kütahya ili Simav ilçesi Aşağı Dolaylar Köyü Yardımlaşma Dernegi

Adres: Mandıra cad. Bayramlar sok no:2/a Fikirtepe /Kadıköy

Tel: 0216 567 32 36

_goruntu005

Kütahya ili Simav ilçesi Yukarı Dolaylar Köyü Hizmet ve Yardımlaşma Dernegi

Adres: Mandıra cad. Volkan Gül sok.  Fikirtepe/Kadıköy

Tel: 0216 567 81 05

Web: http://www.ydolaylar.com

Sizin de İstanbul’da Simavliların mekanı olarak bildiğiniz bir yer varsa yorum kısmından (aşağıda) ekleyebilirsiniz.


İstanbul'da Simav'ı Gördüm!

Mayıs 31, 2009

İstanbulda’ki Simavlı hemşehrilerimizin Simav sevgisi, memleket sevgisi öyle büyük ki bunu görmemek mümkün değil. Bir Simav gönüllüsü olarak, İstanbul’daki Simavlıların kaynaşmış ve Simav için bir seyler yapması bana gurur verdi . İçlerindeki özlemin tesiriyle İstanbul’da açtıkları mekanları şöyle sıralayabilirim:

  1. Simavlilar yardımlaşma ve dayanişma dernegi
  2. Ortacı köyü kültür ve dayanışma dernegi
  3. Aşağı dolaylar köyü yardımlaşma dernegi
  4. Yukarı dolaylar köyü hizmet ve yardımlaşma derneği
  5. Yeşil Simav kırahathanesi

istanbuldasimavSimavlı gurbetçilerimiz “Biz ne kadar  gurbette de olsak Simav için burdayız.” diyorlar. Gittiğim ve gördüğüm bu mekanlarda Simav resimleri, kaplıcalarımız , eynal kaplıcaları, naşa kaplıcaları ve çitgöl kaplıcalarının; gölcük ve daha bir çok yerin resimleri var.  Derneklerdeki Simavlıalrın gelen misafirlere Simav’ı resimlerle de olsa tanıttıklarını gördüm. Bunun için de ayrıca tesekkür ederim.  Belki de daha fazlasını yapmak istiyorlar ama en büyük sorunumuz olan yollarımız engel oluyor diyebiliriz. Ben de tüm simav gönüllüleri ve simavlilar gibi ONARILMIŞ ve ASFALTLANMIŞ yollarımızın bütün engelleri aşacagına gönülden inanıyorum.

İstanbulda Simavliları görmek ve Gurbet hasretini onlarla yaşamak için siz Simavlıları bekliyoruz.İşte derneklerimiz ve bilgileri:

simavlilar

Simavlilar Derneği

Adres: gültepe enser hastanesi karşısı turan iş hanı kat 4ve 5 no:100
Gültepe/İstanbul

Tel: 0212 281 72 26

Fax: 0212 281 72 29

Web: http://www.simavlilar.org.tr

_goruntu006

Kütahya ili Simav ilçesi Ortacı Köyü Kültür ve Dayanışma Derneği

Adres : Fikirtepe Mahallesi. Dr.Erkin Caddesi Şahika Sokak No: 2 Kadıköy / İstanbul

Telefon : 0 216 565 42 82

Web: http://www.ortacidernegi.org

_goruntu004

Kütahya ili Simav ilçesi Aşağı Dolaylar Köyü Yardımlaşma Dernegi

Adres: Mandıra cad. Bayramlar sok no:2/a Fikirtepe /Kadıköy

Tel: 0216 567 32 36

_goruntu005

Kütahya ili Simav ilçesi Yukarı Dolaylar Köyü Hizmet ve Yardımlaşma Dernegi

Adres: Mandıra cad. Volkan Gül sok.  Fikirtepe/Kadıköy

Tel: 0216 567 81 05

Web: http://www.ydolaylar.com

Sizin de İstanbul’da Simavliların mekanı olarak bildiğiniz bir yer varsa yorum kısmından (aşağıda) ekleyebilirsiniz.


Körler Vadisi – 1

Mayıs 31, 2009

korler_vadisiÖNEMLİ NOT: Lütfen bu  sitedeki ve diğer sitelerdeki seviyeli yorumcular yazacaklarımdan ötürü alınmasınlar. Elbette yorum yazmak bir haktır, bu hakka karşı gelen  ahmaktır. Burada eleştirdiğimiz kişiler, hemen her zaman görmeye alıştığımız seviyesiz insanlardır. Yorum yazmayı küfür etme fırsatı olarak algılayan youtube danaları ve ardını önünü düşünmeden herşeyi eleştiren fikir-yobazlarıdır konumuz.

Epey bir süredir Kurtlar Vadisi fırtınası tutturmuş gidiyor. Diziyi beğenenler de var beğenmeyenler de. Şahsi kanaatim ülkenin iç politikasına katkısı olduğu yönünde. Fakat meselemiz Kurtlar Vadisi değil: mesele daha büyük. Malesef bu meselenin içindeki hiç kimse HAYAL ÜRÜNÜ değil.

Etrafı bir pisliktir almış götürüyor! Duygular yozlaşmış, leş gibi kokuyor. Ayaklar başlarla mücadelede. İnsanlar etraflarını gör(e)mez olmuşlar. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlar çığ gibi! Ardını önünü bilmeden konuşanların ise sürüsüne bereket!

mektup-09Maşallah, iş kusur bulmaya gelince herkes paşa, herkes profesör! Kalk, gel birşeyler yap deyince hepsi velet kesiliyor! Bunun bir örneğini geçen gün Haber7′nin yorum sayfasında gördüm. Konu, babasını fazla mesaisinden ötürü  göremeyen ve Sn. Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’a şikayetini ileten minik kız. Bu kızımız yeni Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun kızı. Henüz 9 yaşında.

Fakat habere gelen yorumlar o kadar -afedersiniz ama kendimi bu konuda tutamıyorum- gereksiz ki sinirlenmemek elde değil. Küçük kızın yazdığı şikayet mektubunun dil hatalarına düşeni mi arasınız, hamaset tavsiyesinde bulunanı mı ararsınız…. Yahu kardeşim ne olmuş bu millete?

Hem Kel Hem Fodul Misali

9 yaşındaki bir kıza dilbilgisi tavsiyesinde bulunan Pek Büyük Şahsiyet bunu bir de GRAMER diye ifade ediyor ya… Vah ki ne vah! Malesef bu durum ülkemizde gittikçe yayılmaya başladı!!!

Tüfenk icat oldu, Mertlik bozuldu; Klavye icat oldu, Düzen Bozuldu!

tüfenk tüfekBazıları ise sırf ortalığı bulandırmak için yazıyorlar yorumlarını… Neymiş makaleyi yazan AK Parti yanlısıymış; yahu kardeşim sen salak mısın? Bu ülkedeki her bireyin seçme özgürlüğü yok mu? Köşe Yazarı Ak Parti’yi tutamaz mı? Yoksa parti tutma özgürlüğü sadece X partili köşe yazarlarına mı ait?

Bir de bilip bilmeden, duygusal duygusal sallayanlar var! Neymiş artık Münevver Karabulut haberini görmek istemiyorlarmış… Yahu kardeşim görmek istemiyorsan haberi okuma. Hem bu mesele öyle basit bir mesele mi ki bir anda unutulsun. Zaten başımıza ne geldiyse unutturulanlar yüzünden gelmedi mi? Bak bakalım 2004′ün haberlerine. Bugün de aynı şeylerle uğraşmıyor muyuz? Hatalardan hiç mi ders almayacağız?

Yok kardeşim. Ben bu tip yazıları, yorumları aklı kemala ermiş insanların yaptığına inanamıyorum. İnanmak istemiyorum. Olsa olsa 12-15 yaş arası yeni yetme klavye delikanlılarıdır. Ama ne delikanlılar bir görseniz: kelimenin tam manasıyla terör estiriyorlar! Olur olmadık şeylere zıplayıp yalancı çoban misali ortalığı velveleye veriyorlar.

NOT: Yazı aslında oldukça uzun fakat okunma kolaylığı açısından burada kesiyorum. Gerçi yazının devamını şu anda sistemin hafızasında (veritabanı). Sistemin zamanlama özelliği sayesinde  Perşembe gününe kadar anasayfada gözükmeyecek. Perşembe günü saat 14:53′te otomatik olarak anasayfaya düşecek. Bu hafta dersler dolayısıyla sık uğrayamayabilirim. Bu yüzden yazıyı otomatiğe bağladım. Benim eklememe gerek kalmadan yazı sitede yayınlanacak. Tez zamanda görüşmek dileğiyle. Perşembe günü göreceğiniz yazı internet alemine bakışınızı değiştirecek. Hazır olun.


Osman Gazi’nin Orhan Gazi’ye Vasiyeti

Mayıs 31, 2009

osman-gaziÖmrünü, kurucusu olduğu Devlet-i Âl-i islâm’ın temellerini sağlamlaştırmak ve onu parlak bir geleceğe kavuşturmak uğrunda adayan Osman Gazi, 1326’da Söğüt’te vefat etmeden önce oğlu Orhan Gazi’ye yaptığı şu vasiyet, tam bir siyasetnâme niteliğindedir:

“Allah-u Teâlâ’nın emirlerine muhalif bir iş işlemeyesin! Bilmediğini şeriat ulemâsından sorup anlayasın; iyice bilmeyince bir işe başlamayasın! Sana itaat edenleri hoş tutasın! Askerine inâmı (nimeti), ihsanı (ikramı) eksik etmeyesin ki, insan ihsânın kulcağızıdır Zâlim olma! Âlemi adâletle şenlendir ve cihadı terk etmeyerek beni şâd et”!

“Nerede bir ilim ehli duyarsan ona rağbet, ikbâl (ilgi) ve yumuşaklık göster Askerine ve malına gurur getirip müminlerden uzaklaşma Bizim mesleğimiz Allah yolu ve maksadımız Allah’ın dinini yaymaktır Yoksa kuru kavga ve cihangirlik dâvâsı değildir Sana da bunlar yaraşır Daima herkese ihsanda bulun Memleket işlerini noksansız gör! Hepinizi Allahu Teâlâ’ya emânet ediyorum!” Sözlerini tamamladıktan sonra tekrar yanına çağırmış ve vasiyetine hususî olarak şunu da eklemişti: “islâmbol’u (istanbul’u) aç gülzâr (gül bahçesi) et!”


İstanbul'un Fethi

Mayıs 31, 2009

Sultan II.Mehmed Han (Fatih Sultan Mehmed), Hazreti Peygamber’in manevi müjdesi (“İstanbul muhakkak fethedilecektir. Bu fethi yapacak hükümdar ve ordu ne mükemmel insanlardır” Hadîs-i Şerîf) ve Osmanlı İmparatorluğu’nun geleceği açısından İstanbul’u fethetmek istiyordu.

Fatih Sultan Mehmed, büyük gayesini gerçekleştirmek için, Macarlara, Sırplara ve Bizanslılara karşı yumuşak davranıyordu.

Amacı Haçlıların birleşmesini önlemek, onları tahrik etmemek ve zaman kazanmaktı. Bin yıllık tarihinin sonuna gelmiş olan Bizans küçüle küçüle sadece İstanbul şehrinin sınırları içinde hüküm süren bir devlet durumuna düşmüştü. Ancak buna rağmen Bizans’ın varlığı, Balkanlardaki Türk hakimiyeti açısından tehlikeli oluyordu. Bizans İmparatorları, Anadolu’daki çeşitli siyasi güçleri deOsmanlı aleyhine kışkırtmaktan geri kalmıyorlardı. Hatta zaman zaman Osmanlı şehzadeleri arasındaki taht kavgalarına karışıp devletin iç düzenini bozuyorlardı. İstanbul’un Osmanlı İmparatorluğu’nun hakimiyeti altında girmesi, ticari ve kültürel yönden önemli bir avantajın daha ele geçirilmesi demekti. Boğazlar tam anlamıyla kontrol altına alınacak ve bu sayede, Karadeniz ticaret yolları ele geçirilmiş olacaktı.

Karamanoğulları meselesini çözen Fatih Sultan Mehmed, İstanbul’un fethi için gerekli hazırlıklara başladı. Devrin mühendislerinden Musluhiddin, Saruca Sekban ile Osmanlılara sığınan Macar Urban Edirne’de top dökümü işiyle görevlendirildi. “Şahi” adı verilen bu topların yanında, tekerlekli kuleler ve aşırtma güllelerin üretilmesi (havan topu) yapılan hazırlıklar arasındaydı. Yaptırılan bu büyük toplar İstanbul’un fethedilmesinde önemli rol oynadı. Yıldırım Bayezid’in İstanbul kuşatması sırasında yaptırdığı Anadolu Hisarı’nın karşısına, Rumeli Hisarı (Boğazkesen) inşa edildi. Bu sayede İstanbul Boğazı’nın kontrolü sağlanacak, deniz yoluyla gelebilecek yardımlara karşı tedbir alınmış olacaktı. 400 parçadan oluşan bir donanma inşa edildi. Turhan Bey komutasındaki bir Osmanlı donanması Mora’ya gönderildi ve İstanbul’a yardım gelmesi engellendi. Eflak ve Sırbistan ile var olan barış antlaşmaları yenilendi. Macarlarla da üç yıllık bir antlaşma yapıldı. Osmanlıların bu hazırlıkları karşısında, diyorlardı.

Bizanslılar da boş durmuyordu. Surlar sağlamlaştırılıyor ve şehre yiyecek depolanıyordu. Ayrıca Bizans İmparatoru Konstantin, Haliç’e bir zincir gerdirerek, buradan gelecek tehlikeyi önlemeye çalıştı. Aynı zamanda Haçlı dünyasından yardım isteniyor, Papa ise yapacağı yardım karşısında Katolik ve Ortodoks kiliselerinin birleştirilmesini istiyordu. Ancak Katoliklerden nefret eden Ortodoks Rumlar, Roma kilisesine bağlanmak istemiyor, “İstanbul’da Kardinal külahı görmektense, Türk sarığı görmeye razıyız”

Fatih Sultan Mehmed, hazırlıklar tamamlandıktan sonra, Bizans İmparatoru Konstantin’e bir elçi göndererek, kan dökülmeden şehrin teslim edilmesini istedi. Fakat İmparatordan gelen savaşa hazırız mesajı üzerine, İstanbul’un kara surları önüne gelen Osmanlı Ordusu, 6 Nisan 1453’de kuşatmayı başlattı. Osmanlı donanması ise Haliç’in girişinde ve Sarayburnu önünde demirlemişti. Ordu; merkez, sağ ve sol olarak üç kısma ayrıldı. 19 Nisan’da yapılan ilk saldırıda, tekerlekli kuleler kullanıldı ve bu saldırı ile

Topkapı surlarından burçlara kadar yanaşıldı. Osmanlı Ordusu’ndaki er sayısı 150.000 ile 200.000 arasındaydı. Bu kuvvetlere Rumeli ve Anadolu beylerine bağlı çeşitli kuvvetler de katılmıştı. Çok şiddetli çarpışmalar oluyor, Bizanslılar şehri koruyan surların zarar gören bölümlerini hemen tamir ediyorlardı. Venedik ve Cenevizliler de donanmalarıyla Bizans’a yardım ediyorlardı. Fatih Sultan Mehmed, Osmanlı donanmasının kuşatma sırasında yeterince kullanılamadığını ve bu yüzden kuşatmanın uzadığını düşünüyordu. İstanbul’un Haliç tarafındaki surlarının zayıf olduğu biliniyordu. Bizans bu bölgeye zinciri bu nedenle germişti. Yüksekten atılan taş gülleler Bizans donanmasından bazı gemileri batırmıştı fakat bir kısım donanmanın Haliç’e indirilmesi kesin olarak gerekliydi. Fatih Sultan Mehmed, İstanbul’un fethedilmesini kolaylaştıracak önemli kararını verdi. Osmanlı donanmasına ait bazı gemiler karadan çekilerek Haliç’e indirilecekti. Tophane önündeki kıyıdan başlayıp Kasımpaşa’ya kadar ulaşan bir güzergah üzerine kızaklar yerleştirildi. Gemilerin, kızakların üzerinden kaydırılabilmesi için, Galata Cenevizlilerinden zeytinyağı, sade yağ ve domuz yağı alınarak kızaklar yağlandı.

21-22 Nisan gecesi 67(yada 72) parça gemi düzeltilmiş yoldan Haliç’e indirildi. Haliç’teki Türk donanmasına ait toplar, surları dövmeye başladı. Ciddi çarpışmalar cereyan etti. Bundan sonraki günlerde top savaşı, ok, tüfek atışları, lağım kazmalar, büyük ve hareketli savaş kulelerinin surlara saldırıları devam etti. Kuşatmanın uzun sürmesi ve kesin başarıya ulaşılamaması askerler arasında endişe yarattı. Ancak, İstanbul’u her ne şartta olursa olsun almaya kararlı olan Fatih Sultan Mehmed kumandanların ve alimlerin de bulunduğu bir toplantı düzenledi. Cesaretlendirici bir konuşma yaptıktan sonra, 29 Mayıs’ta genel saldırının yapılacağına dair kararını açıkladı. Çarpışmalar sırasında Bizans’ı koruyan surlar üzerinde kapatılması mümkün olmayan gedikler açılmaya başlamıştı. Surlar içerisine küçük sızmalar oluyor, ancak geri püskürtülüyordu. İlk defa Ulubatlı Hasan ve arkadaşlarının şehit olmak pahasına tutunmayı başardıkları İstanbul surları, artık direnemiyordu. 53 gün süren ve 19 Nisan, 6 Mayıs, 12 Mayıs ve 29 Mayıs’ta yapılan dört büyük saldırıdan sonra Doğu Roma İmparatorluğu’nun 1125 yıllık başkenti olan İstanbul, 29 Mayıs 1453 salı günü fethedildi.

Fetih Marşı

Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek;
Dağlardan çektiriler, kalyonlar çekilecek;
Kerpetenlerle surun dişleri sökülecek

Yürü, hala ne diye oyunda oynaştasın ?
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın.!

Sen ne geçebilirsin yardan, anadan, serden….
Senin de destanını okuyalım ezberden…
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden…

Elde sensin, dilde sen, gönüldesin baştasın…
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın.!

Yüzüne çarpmak gerek zamanenin fendini…
Göster: Kabaran sular nasıl yıkar bendini ?
Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini

Şu kırık abideyi yükseltecek taştasın;
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın.!

Bu kitaplar Fatih’tir, Selim’dir, Süleyman’dır.
Şu mihrap Sinanüddin, şu minare Sinan’dır.
Haydi artık uyuyan destanını uyandır.!

Bilmem, neden gündelik işlerle telaştasın
Kızım, sen de Fatihler doğuracak yaştasın.!

Delikanlım, işaret aldığın gün atandan
Yürüyeceksin… Millet yürüyecek arkandan !
Sana selam getirdim Ulubatlı Hasan’dan ….

Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın;
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın.!

Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin !
Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın!
Yürü aslanım, fetih hazırlığı başlasın…

Yürü, hala ne diye kendinle savaştasın ?
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın.!


Çeyizlerini Kursta Hazırladılar

Mayıs 31, 2009

Kütahya’nın Simav ilçesinde, Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğünün ilçeye bağlı Naşa beldesinde dört ay önce açtığı dikiş, nakış ve el beceri kursu sona erdi.

21 kursiyerin, öğretmenleri Ayşe Yiğit önderliğinde dört ay gibi kısa bir sürede diktikleri giysilerin ve çeyizlerin sergilendiği yıl sonu sergisi büyük ilgi gördü.

Simav Halk Eğitimi Merkezi Müdürü Abdullah Seymanoğlu, kursa bu yıl gösterilen ilginin kendilerini son derece mutlu ettiğini bildirdi. Naşa Belediye Başkanı Kadir Bütüner de, ele emeği göz nuru dökerek meslek öğrenen genç kızları tebrik etti.

Sergide yer alan 500’ün üzerindeki kıyafet ve çeyiz eşyasının piyasa değerinin 50 bin TL’nın üzerinde olduğu öğrenildi.


220 Metre Bakır Kablo Çalındı

Mayıs 31, 2009

Alınan bilgiye göre, Gümüşsu beldesinin Boğazköy Mahallesi ile Gölköy arasında, Türk Telekom firmasına ait telefon direklerinden beşi, kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce gece saatlerde testereyle kesilip devrilerek, 220 metre bakır kablo çalındı.

Durumun bildirilmesi üzerine jandarma ekipleri harekete geçti. Ekipler, hırsızları yakalamak için çalışma başlattı.Telefon kablolarının çalınması yüzünden Gölköy ile Gümüşsu beldesine bağlı Boğaz köy mahallesinde telefonlar bir gün boyunca çalışmadı.

Telekom, olayın ardından telefon tellerini yeniledi.