Yüzlerce Fidan Toprakla Buluştu

Haziran 3, 2009

Kütahya’nın Simav ilçesinde, Akbaldır Stadyumu’nun çevresindeki boş yamaçlar öğrenciler tarafından ağaçlandırıldı.

Sabah saatlerinde öğretmenleriyle birlikte stadyuma gelen öğrenciler, önceden açılan çukurlara çam ağırlıklı olmak üzere yüzlerce fidan dikti. Ağaçlandırma çalışmalarının Kaymakam Rıza Dalan’ın önderliğinde Orman İşletme Müdürlüğü başta olmak üzere TEMA Simav Temsilciliği, İlçe Milli Eğitim ile Gençlik ve Spor Müdürlüğü’nün katkılarıyla gerçekleştirildiği bildirildi.

Stadyumu çevreleyen boş yamaçlara dikilen yüzlerce ağacın Simav’da fidancılık işiyle uğraşan Azim Fidancılık’ın sahibi Azim Emek tarafından ücretsiz olarak verildiği bildirildi. Azim Emek, geçen yıl da Simav Şehitler Ormanı’na dikilen bini aşkın fidanın kendisi tarafından verildiğini söyledi.

Emek, Simav’ın yeşil bir örtüye sahip olması için bu tür faaliyetlere destek verdiğini dile getirdi.


Lösemili Çocuklar Haftası

Mayıs 27, 2009

181Ankara Lösemili Çocuklar Vakfı (LÖSEV) tarafından organize edilen “Lösemili Çocuklar Haftası” bugün başlıyor. “Lösemisiz bir dünya düşlüyoruz” sloganıyla yola çıktıklarını söyleyen LÖSEV Başkanı Dr. Üstün Ezer’e göre löseminin tedavisi mümkün…

Lösemili çocuklar çaresiz değil

LÖSEV tarafından organize edilen “Lösemili Çocuklar Haftası”, 30 mayıs-5 haziran günleri arasında Ankara’da düzenleniyor. Vakıf Başkanı Dr. Üstün Ezer, “Lösemisiz bir dünya düşlüyoruz” diyor.

Lösemili çocukların tedavi gördüğü bir devlet hastanesine televizyon alarak yaşamlarına renk katmak arzusuyla işe başlayan LÖSEV (Ankara Lösemili Çocuklar Vakfı), bugün Türkiye’nin dört bir yanından bin 200’ü aşkın lösemili çocuğa yardım eli uzatan dev bir vakıf haline geldi. Tedavilerinin yanı sıra lösemili çocukların sağlıklı, çağdaş, eğitimli bireyler olarak topluma kazandırılması yönünde çalışmalarını sürdüren LÖSEV, bundan üç sene önce “Lösemili Çocuklar Haftası” etkinliklerini başlattı. İlk senesinde Türkiye’nin dört bir yanından lösemili çocukların katılımıyla gerçekleştirilen etkinlik, ikinci yılında uluslararası bir boyut kazandı. Bu yıl 30 mayıs-5 haziran arasında düzenlenecek organizasyon, dünyanın dört bir tarafından gelen lösemi hastalarını buluşturacak. 21 ülkeden aynı hastalığın pençesinden kurtulmak için mücadele veren, aynı sorunları paylaşan çocuklar bir araya gelecek. LÖSEV’in kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Pediatrik Hematolog Dr. Üstün Ezer, lösemi konusundaki sorularımızı yanıtladı.

* Kimler lösemi hastalığının tehdidindedir? Lösemi bir kan hastalığı. Kanın yapım yeri kemik iliğidir, iliğinin içerisindeki kök hücreler, kendilerine benzer hücre oluşturur ve çoğalarak kana geçerler. Bu hücrelerdeki bozulmalar hastalığa neden olur. Enfeksiyon, ilaç, vücuda giren bir kimyasal madde, beslenme ve genetik yatkınlıklar gibi çevresel etkenler hastalığın ortaya çıkışında büyük rol oynuyor. En çok 2-5 yaşlarındaki çocuklarda görülüyor. Tüm toplumda kanser hastalığının çok fazla arttığını görüyoruz. Her 5 kişiden bir kişi kanser adayı. Dünya Sağlık Örgütü bu sayının giderek artacağını ve 20 yıl içinde 2-3 katına çıkacağını söylüyor. Kanser vakalarının bir yılda 10 milyondan 20 milyona çıkması da bunu doğruluyor. Türkiye’de her yıl bin 200 çocuk lösemi hastası olmaya aday. Her yaştaki insanda görülme olasılığı var. Ancak, çocuklarda daha çok görülüyor. 0-16 yaş grubundaki her çocuk bu hastalığa yakalanabilir.

TEDAVİ EDİLEBİLİYOR

* Lösemiye yol açan etkenler nelerdir? Hastalığın tedavisi nasıl yapılıyor? Kimyasal ürünler, ilaçlar, yediğimiz gıdalardaki katkı maddeleri, hormonlar gibi çevresel etkenler, genetik kromozomda değişim yaratıyor ve hatalı hücreler oluşuyor. Lösemi tedavi edilebilen bir hastalık. Lösemi tedavisinde yüzde 90’a varan oranda başarı şansı var. Hastaya kemoterapi ve hücre tedavisinin ardından destekleme tedavisi veriliyor. Arkasından da uzun bir süre hasta, bağımlılık tedavisi görüyor. Tüm bu tedaviler yaklaşık 3 sene sürüyor.

* LÖSEV’i kurmaya nasıl karar verdiniz? Eğitimimi tamamladıktan sonra çocuk kan hastalıkları üzerine ihtisas yaptım ve bir devlet hastanesinin hematoloji servisinde çalışmaya başladım. Buradaki deneyimlerimde şunu gördüm ki lösemi tedavisinde ilaçlar ve kemoterapi belli bir yere kadar işe yarıyor. O noktadan sonrası; sosyal faktörler, temizlik, hijyen, moral… Bir gün kontrolleri sırasında ziyaret ettiğim çocuk hastalarımızdan biri, “Üstün amca bize bir televizyon alamaz mısın?” dedi. O ana kadar çocukların psikolojisini fark etmemiştim. Hastane yönetimi televizyon almayınca kendi aramızda para topladık ve televizyon, sonra da oyuncaklar aldık. Sonra bunun bir sonu olmadığını gördük ve 1996 yılında derneğimiz kuruldu. 1998 yılında vakıf haline geldik. 2000 yılında Lösemili Çocuklar Hastanesi “Lösante”yi kurduk. Hayırseverlerin bağışları ve lösemili çocukların ailelerinin desteği ile hastane binamızı inşa ettik.

* LÖSEV ne tür yardımlarda bulunuyor? Sosyal güvencesi olmayan hastalarımızı Lösante’de ücretsiz tedavi ediyoruz. Parasal imkanları yetersiz hastalarımıza, onların talepleri doğrultusunda, kömürden gıdaya, oyuncaktan giysiye kadar her türlü yardımları yapıyoruz. Ailelere burs sağlıyoruz. Vakıf binasında resim, müzik, bilgisayar, drama, İngilizce gibi eğitim faaliyetleri de başlattık ve burayı bir okul haline getirdik. Hem onlara hem annelerine meslek edindirme kursları açtık. Kurslarda yetişen üç gencimiz vakfımızda çalışıyor.

ORGANİK GIDAYLA BESLENİN

* Lösemiden korunma yolları nelerdir? Çocuklar kanser yapıcı maddelerden uzak tutulmalı ve organik gıdalarla beslenmeli. Beslenmemizde yer alan kanser yapan maddeler ile kanserojen çevre etkilerinden yeni doğan bebeklerimizi korumak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Organik beslenme üzerine çalışmalarımız ve geliri vakıf yararına kullanılmak üzere kurduğumuz “Ispanak” isimli bir organik ürünler marketimiz var. Bizim hedefimiz 0-2 yaş grubu çocuklar. Büyüme çağındaki, beyin ve vücut gelişimlerinin en hızlı ilerlediği bu çocukların beslenmeleri büyük önem taşıyor.

* Lösemili çocuklar haftasında ne tür etkinlikler düzenleniyor? Etkinliklerimizin başlangıç noktası yine Ankara olacak. Bir açılış paneli düzenleyeceğiz. Geçtiğimiz sene yurtdışından organizasyona katılan lösemili çocuklar, Türkiye’yi çok sevdi. Ülkelerinde birer turizm elçisi oldular. Dünyanın dört bir tarafından mailler, mektuplar almayı sürdürüyoruz. Haftanın amacı Türkiye’de bu çocuklar için başardıklarımızı, sağladığımız yardımları göstermek. Geçen sene Türkiye’de bulunan Yugoslav bir annenin bağlantıları sayesinde 45 ülkenin lösemili ve kanserli çocukların ailelerinin oluşturduğu merkezi Hollanda’da bulunan Enternasyonel Çocukluk Çağı Kanserli Çocuklar Organizasyonu (ICCCPO)’na üye olacağız. Türkiye’nin önderliğinde Lösemili Çocuklar Haftası etkinlikleri tüm dünyada yaygınlaşacak ve belki Dünya Lösemili Çocuklar Haftası olacak.

wpe413531* Yardımseverler LÖSEV’e nasıl destek olabilir? Evlerinde kullanmadıkları eşyaları yollayabilir, bankaya gidip bağışta bulunabilir, gönüllümüz olarak çocuklarımızı ziyaret edebilir veya kan bağışı yapabilirler. Ailelere gönderilen yardım paketleri için ev eşyası, giysi, gıda ve temizlik malzemesi bağışı alınıyor. Adak ve çelenk yardımlarını da kabul ediyoruz. LÖSEV’in bugün 10 binin üzerinde gönüllüsü var. İleride “Lösemili çocuklar kenti” kurmak istiyoruz. Eğitim merkezleri, ailelerin kalacağı yerler, sinemalar, havuzlar, hastane, okul, sosyal tesisler ve konaklama yerleri olan çok büyük bir kompleksten bahsediyoruz. Biz çocuk hastanemizi tamamen bağışlarla yaptık. Bu proje için de yardımların devamını bekliyoruz. Sadece devletimizden arsa istiyoruz.


Bu Müze Başka Müze

Mayıs 21, 2009

Kütahya’nın Simav ilçesine bağlı Dağardı köyünde, 18-24 Mayıs Müzeler Haftası dolayısıyla öğretmen ve öğrencilerin katkılarıyla okul bünyesinde müze açıldı.

Okulun Görsel Sanatlar Öğretmeni Gültekin Gürkan’ın önderliğinde görsel sanatlar sınıfında açılan müzede öğrencilerin çevredeki köylerden topladıkları eski ev eşyalarıyla 108 parçadan oluşan çeşitli araç ve gereçler sergileniyor.

Mahalli takılarla eski madeni ve kağıt paraların da sergilendiği müze, 24 Mayıs 2009 tarihine kadar açık tutulacak. Okulda öğrenim gören 350 öğrencinin yanı sıra vatandaşlarında ilgi gösterdiği müzeyi açmaktaki gayelerinin, geçmiş yıllarda yaşayan insanların düşünüş, inanç ve sanat anlayışlarını günümüz insanlarına aktarmak olduğunu söyleyen Görsel Sanatlar Öğretmeni Gültekin Gürkan, ücretsiz gezilen müzeye tüm vatandaşları beklediklerini dile getirdi.


İşsiz Gençler İçin Ekmek Kapısı

Mayıs 18, 2009

Kütahya’nın Hisarcık ilçesinde arıcılıkla uğraşan Emekli Öğretmen İsmail Erdoğan arıcılığın “ Bacasız Fabrika “ olduğunu söyleyerek, işsiz gençlere arıcılık yapmaları tavsiyesinde bulundu.

4 yıl önce emekli olan ve 6 yıldan beri de arıcılıkla uğraşan öğretmen İsmail Erdoğan (59) Hisarcık ilçesinin arıcılık yapmaya çok elverişli bir yer olduğunu söyleyerek “ Yörede çiçek çeşidi fazla. Ayrıca hububat, meyve ve sebzeler fazla ilaç atılmadığı için tabiat çok temiz. Bu yüzden ballar organik ve kaliteli olmaktadır.

Eskişehir’de oturduğum halde arı kovanlarımı buraya getirdim. Burada Ağustos ayının sonuna kadar beklettikten sonra kovanları tekrar Eskişehir’e götüreceğim. Halen 80 arı ve 150 kovanım var. Bu yıl ki yağışlar en çokta arıcılıkla uğraşanları sevindirmiştir. Önümüzdeki günlerde yer yer yağışlar devam eder ve ani arı ölümleri olmazsa 2,5 ton dolaylarında bal elde edeceğimi umuyorum.

Bu da yıllık 50 bin TL demek. Bugün bir asgari ücretli yılda yaklaşık 6 bin TL kazanıyor. İlçemizde arıcılık işiyle tam manasıyla uğraşan yok. Yüzlerce işsiz gencimiz kahvehane köşelerinde zaman öldürmekteler. Bir an önce gençlerimiz karlı bir uğraş olan arıcılığa yönelmeliler. Arıcılıkta başlangıçta malzeme maliyetiniz, daha sonra ise sadece petek masrafın olur. İşsiz gençlerimize arıcılık yapmalarını tavsiye ediyorum “ dedi.

Erdoğan, şu anda kovan giriş deliği önüne monte ettikleri polen tuzaklarından polen elde etmeye başladıklarını vurgulayarak “ Polen, kovan giriş deliği önüne veya tabanına monte edilebilen polen tuzaklarının kullanılması ile üretilir. Alınan polenlerin güneş görmeden kurutulması lazım. Yoksa insanlara şifa olmaktan uzak olur.

Polen, insan sağlığı ve beslenmesi yönünden gerekli tüm amino asitleri, vitaminleri, mineral ve diğer maddeleri bir denge içinde bulunduran doğadaki tek ve en zengin besindir. Polenin sabahları kahvaltıdan önce aç karnına alınması tavsiye edilmektedir. Polen arıların gelişmelerinde ve görevlerini yapabilmelerinde de hayati öneme sahip bir maddedir.

Şayet kolonide polen yoksa yavru gelişimi durur, kolonide büyük bir panik başlar. Bilindiği üzere arılar enerji ihtiyaçlarının baldan karşılarken, ihtiyaç duydukları diğer tüm maddeleri polenden karşılarlar. Yapılan çalışmalarda bal üretimine ek olarak yapılan polen üretiminin arıcının gelirinde %30 artışa neden olduğu bulunmuştur. Bu bakımdan, daha kazançlı bir arıcılık için arıcılarımızın polen üretimine geçmeleri önerilmektedir “ diye konuştu.


İşsiz Gençler İçin Ekmek Kapısı

Mayıs 18, 2009

Kütahya’nın Hisarcık ilçesinde arıcılıkla uğraşan Emekli Öğretmen İsmail Erdoğan arıcılığın “ Bacasız Fabrika “ olduğunu söyleyerek, işsiz gençlere arıcılık yapmaları tavsiyesinde bulundu.

4 yıl önce emekli olan ve 6 yıldan beri de arıcılıkla uğraşan öğretmen İsmail Erdoğan (59) Hisarcık ilçesinin arıcılık yapmaya çok elverişli bir yer olduğunu söyleyerek “ Yörede çiçek çeşidi fazla. Ayrıca hububat, meyve ve sebzeler fazla ilaç atılmadığı için tabiat çok temiz. Bu yüzden ballar organik ve kaliteli olmaktadır.

Eskişehir’de oturduğum halde arı kovanlarımı buraya getirdim. Burada Ağustos ayının sonuna kadar beklettikten sonra kovanları tekrar Eskişehir’e götüreceğim. Halen 80 arı ve 150 kovanım var. Bu yıl ki yağışlar en çokta arıcılıkla uğraşanları sevindirmiştir. Önümüzdeki günlerde yer yer yağışlar devam eder ve ani arı ölümleri olmazsa 2,5 ton dolaylarında bal elde edeceğimi umuyorum.

Bu da yıllık 50 bin TL demek. Bugün bir asgari ücretli yılda yaklaşık 6 bin TL kazanıyor. İlçemizde arıcılık işiyle tam manasıyla uğraşan yok. Yüzlerce işsiz gencimiz kahvehane köşelerinde zaman öldürmekteler. Bir an önce gençlerimiz karlı bir uğraş olan arıcılığa yönelmeliler. Arıcılıkta başlangıçta malzeme maliyetiniz, daha sonra ise sadece petek masrafın olur. İşsiz gençlerimize arıcılık yapmalarını tavsiye ediyorum “ dedi.

Erdoğan, şu anda kovan giriş deliği önüne monte ettikleri polen tuzaklarından polen elde etmeye başladıklarını vurgulayarak “ Polen, kovan giriş deliği önüne veya tabanına monte edilebilen polen tuzaklarının kullanılması ile üretilir. Alınan polenlerin güneş görmeden kurutulması lazım. Yoksa insanlara şifa olmaktan uzak olur.

Polen, insan sağlığı ve beslenmesi yönünden gerekli tüm amino asitleri, vitaminleri, mineral ve diğer maddeleri bir denge içinde bulunduran doğadaki tek ve en zengin besindir. Polenin sabahları kahvaltıdan önce aç karnına alınması tavsiye edilmektedir. Polen arıların gelişmelerinde ve görevlerini yapabilmelerinde de hayati öneme sahip bir maddedir.

Şayet kolonide polen yoksa yavru gelişimi durur, kolonide büyük bir panik başlar. Bilindiği üzere arılar enerji ihtiyaçlarının baldan karşılarken, ihtiyaç duydukları diğer tüm maddeleri polenden karşılarlar. Yapılan çalışmalarda bal üretimine ek olarak yapılan polen üretiminin arıcının gelirinde %30 artışa neden olduğu bulunmuştur. Bu bakımdan, daha kazançlı bir arıcılık için arıcılarımızın polen üretimine geçmeleri önerilmektedir “ diye konuştu.


Karahan'dan Bahar Şenlikleri Konseri

Mayıs 7, 2009

Simav’ Belediye Başkanı Kasım Karahan, Bahar Şenlikleri kapsamında tertipledikleri açık hava konserine bu yıl Türk Pop Müziğinin güçlü isimlerinden Zeynep ve Sıla’nın katılacağını bildirdi. 16 Mayıs Cumartesi akşamı Akbaldır Stadında düzenledikleri Zeynep ve Sıla konserine tüm Simav halkının davetli olduğunu bildiren Karahan, konserin vatandaşlara ücretsiz olacağını dile getirdi.

Belediye olarak bu tür sosyal ve kültürel etkinliklerin her zaman içerisinde olacaklarını kaydeden Karahan, Zeynep ve Sıla gibi Türk Pop Müziğinde isim yapmış iki güzide sanatçının 16 Mayıs Cumartesi akşamı Akbaldır Stadyumunda sunacakları açık hava konserinin 17 Şubat’ta meydana gelen 5 şiddetindeki depremde moralleri iyice bozulan vatandaşlara moral ve motivasyon açısından iyi geleceğini umduklarını vurguladı.


Hisarlı Ahmet Kimdir ?

Nisan 30, 2009

Hisarlı Ahmet (İnegöllüoğlu) A İstanbul Sen Bir Han mısın?Varan Yiğitleri Yutan Sen misin?Gelinleri Yarsız Goyan Sen misin?Gidip de gelmeyen Yarı NeyleyimVakitsiz Açan Gülü Neyleyim

HAYATI

Babam 1908’de KALE BALA denilen Kütahya ilinin çekirdeğini oluşturan Yukarı Hisar’ da dünyaya gelmiş. Ayşe Hanım ile yemenici Musa Bey’in ikinci çocuklarıdır. Çocukluğunu ve gençliğini babasının yanında geçirmiş.

Delikanlılık döneminde; gençlerin evlerde toplanarak eğlendikleri ve sohbet ettikleri GEZEK’lerde üç telli bağlama ile tanışmış. Müzik gibi uğraşların gençleri haylazlığa iteceği düşünülen o devirde babasından saklı üç kile buğdaya bir bağlama edinmiş. Dedem bunu görmüş kırmış, babam gene bunu almış, gene kırılmış ama böyle devam ederken de babam bağlamayı öğrenmiş.

Örf ve adetlerin yaşatıldığı, görgü kurallarının ve birlikte yaşamanın pekiştirildiği Gezekler de müzik oyun başladığında sohbet bırakılır, yeme içme durur, derlenip toparlanılır ve sessizce dinlenilir, seyredilirdi. Kurallara uymayanlara da hoş cezalar verilirdi. Zengince olana bedensel ceza verilir, uzak bir pınardan su getirmesi istenir. Yoksul gence de mesela bir tepsi baklava alma cezası verilirdi.

Genç kızların aynı tür toplantısına da KIZLAR İÇİ denir. Gençler ablalarından hayat hakkında bilgiler alır oynayıp eğlenirlerdi.

Askerlik çağına geldiğinde koltuk altına aldığı bağlaması ile kıt’aya teslim olan babam Topçu askeri olmuş. Burada klarnet çalmayı ve okuma yazmayı öğrenmiş. Askerlik dönüşü ve dedemin vefatı ailenin geçimini ona yüklemiş. Bu arada Hacer hanımla ile evlenmiş, ağabeyim Hüseyin; ablam Huriye ve ben dünyaya gelmişiz. Hisardan yeni gelişen şehre taşındık. Ekonomik durum babama meslek değiştirir. Kahvehane açar. Üç telli bağlama duvarda asılıdır, ünü yayılmıştır. Kahvehanesi aşıkların ve onu dinlemeye gelenlerin uğrak yeridir artık. Hevesli gençlere bile ücret ders verir. Halk evleri kurulduğunda çalışmalarını burada da sürdürür.

Muzaffer Sarısözen ‘in daveti üzerine 1942’de ekip olarak Ankara radyosuna gidilmiş. Onun sazı ve sesindeki farklı üslup ve tavır üzerine radyoda kalması teklif edilmiş ve “Fincanın dibi noktalı ile Pembeli” türküleri derlenmiş.

Ailevi radyoda kalmayan babamın kahvehanesi Âşık Veysel, Âşık Davut Sulari gibi gezginci ozanların ve radyo sanatçılarının uğrak yeri olmuş. Bir konser için gelen Nida Tüfekçi, Yücel Paşmakçı ondaki değişik saz tavrı ve okuyuştaki kendine has hançereyi fark etmişler. Benim yüksek öğrenim için İstanbul’da olmam ve halk müziği camiasında çalışmamın da babamda ki tüm yöre türkülerin TRT repertuarına kazandırılmasında katkısı olmuş, türküler hemen hayata geçirilmiştir. Bu arada ibadetini de bırakmayan babam “Hacı” olduktan sonra “elini eteğini çek bu işlerden” diyenlere “Ben sazımla Rabbime sizden daha yakınım” derdi. Kendimi bildiğimden beri babamın alkollü içki kullanmadığını bilirim, sigarayı da bırakan babam nefesinin güçlü oluşu sayesinde türkü söylediğinde sesini civar köylerden bile duyulduğunu söyler, bununla övünürdü.

Halk destanlarını ezbere bilir, türkülerin kaybolması ve yozlaşması endişesiyle bunları bir kitapta toplama arzusunu da ne yazık ki sağlığında yerine getiremedi. Bu arzusunu ben ve torunu İsmail Pektaş 1995 yılında “Hisarlı Ahmet yorumu ile Kütahya Türküleri” adlı kitabı Güral Porselen’in sponsorluğunda yayımlayarak gerçekleştirebildik. Hisarlı Ahmet 4 Ocak 1984’de vefat etmiştir.

Mustafa Hisarlı (Oğlu)

Hisarlı Ahmet den alınan bazı türküler:

A İstanbul Sen Bir Han mısın,

Yağmur Yağar,

Kütahya’nın Pınarları,

Men beri.


Alo! Kanka, Adam Kesiyolar Koş!

Nisan 29, 2009

Son günlerde memleketimizin emniyetini tehdit eden olaylar çoğalmaya başladı. Son olarak İstanbul’un göbeği Bostancı’da 1 polisimizin (Allah rahmetiyle muamele buyursun. Annesinin de dua ettiği gibi: İki Cihanda işi rasgitsin….) şehid olması artık vatandaşlarımızın daha duyarlı olması gerektiğini ortaya koydu.

Pek çoğumuz ambulansı, itfaiyeyi rahatlıkla arıyoruz. Hatta 112 yi arayıp da dalga geçenlerin sayısı -ülke genelinde- pek de azımsanacak gibi değil. Söz konusu Emniyet Güçleri olduğunda ise ihbar – şikayet hususunda tembel (hatta korkak ve aciz) kalıyoruz. Oysa çekinecek hiçbir şey yok. Çünkü:

1- Çünkü emniyet teşkilatı artık daha “canayakın”.

2- Yaptığınız ihbarlar gözardı edilmiyor.

3- Eğer bir çekinceniz varsa ihbarınızı kimlik bilgilerinizi belirtmeden yapabiliyorsunuz. [Eğğer ihbarınız devlet memurlarını suçlar nitelikteyse kimlik bilgileri ve belge gerekiyor]

Başlığa gelince:

İstanbul emniyet müdürlüğünün 8 Nisan 2008 de başşlattığı uygulamanın adı: Alo Kanka. Bu hizmetle her operatörden 1550’a kıısa mesaj atarak ihbar ve şşikayette bulunabiliyorsunuz. Aslında uygulama gençler için düşünülmüş.

Örneğin ben kankama “Allah tüm emniyet teşkilatımızdan razı olsun. Sizlerin sayesinde evimizde güvendeyiz. İşleriniz rasgitsin.” diye bir mesaj gönderdikten 10 dk sonra, 1550’dan “Hakkıımızdaki iyi niyetli dileklerin için teşekkürler Kanka 🙂 ” gibisinden bir mesaj geldi. Gerçekten harika bir uygulama… Bu yaşıma rağmen ben bile çocuklaştım. Bi garip oldum !

Bu haberde sizlere Alo Kanka uygulamasını tanıtacağım. Kankayı her türlü konu için rahatsız edebiliyorsunuz. Matematik dersinden aldığıınız notun bile iyi mi kötü mü olduğunu söylüyor. Kanka’nın gönderdiği mesajlar otomatiktir diye gelmesin aklınıza!!! Mesajlar İ.E.G.M ‘de polis memurları atıyor…

1550 Alo Kanka SMS sistemi;

Kullanıcıların cep telefonlarının mesaj bölümüne girerek yazacakları mesajı bütün operatörlerden 1550′ ye kısa mesaj olarak yollaması ile calışır. (Turkcell, Avea, Vodafone)
Sisteme gelen mesajlar sırasıyla okunup cevaplandırılmaktadır.

Alo Kanka sistemi nasıl ücretlendirilir?
Vodafone: 1 SMS 2 kontör kullanıcıya
Cevap: 1 SMS 2 kontör kullanıcıya

Turkcell: Şimdilik ücretsiz – Yakında: 1 SMS 2 kontör kullanıcıya
Cevap: 1 SMS 2 kontör kullanıcıya

Avea: Şimdilik ücretsiz – Yakında: 1 SMS 2 kontör kullanıcıya
Cevap: 1 SMS 2 kontör kullanıcıya

Alo Kanka sistemi bütün operatörler için geçerli mi?
Evet. Bütün opertörlerden mesaj atabilirsiniz.

Alo Kanka tüm Türkiye’ de geçerli mi?
Sms hizmeti tüm Türkiye’ de geçerlidir. Sadece ihbar ve şikayetler İstanbul bölgesinde ise değerlendirilmektedir.

Alo Kanka’ ya attığım mesaja neden cevap verilmedi?
Alo Kanka’ ya atılan mesajlar içeriğine göre değerlendirilip cevap yazılmaktadır. Hizmet amacı dışında atılan mesajlara cevap verilmemektedir.

Alo Kanka’ ya atılan mesajlar gizli tutuluyor mu?
Evet. Yollanan mesajlar sistemde kayıtlı tutulup özel bilgiler 3. şahıslar ile paylaşılmamaktadır.

Alo Kanka’ ya atılan mesajlara kim cevap veriyor?
Alo Kanka’ ya atılan mesajlara İstanbul Emniyet Müdürlüğü personeli tarafından cevap verilmektedir.

Örnek: ” Mesaj: Kanka matematikten 85 aldım nasıl sence ?

Kankayla ilgili geniş bilgi için İstanbul Emniyet Genel Müdürlüğünün ilgili sayfasına bakabilirsiniz.

http://alokanka.iem.gov.tr/index2.php


Simav'da İngilizce Kursu

Nisan 28, 2009

Simav Halk Eğitim Merkezince İngilizce kursu düzenlendi. Halk Eğitim Merkezi Müdürü Abdullah Seymanoğlu, AA muhabirine, ücretsiz kurslarda başarı gösterenlere sertifika verileceğini söyledi. İlçede İngilizce öğrenme yönündeki talepleri karşılamak için gündüz düzenledikleri kurslara gece bölümünü de eklediklerine işaret eden Seymanoğlu, termal turizm merkezlerinden Simav’da yatırımların son yıllarda turizm alanına kaydırılmasıyla yabancı dile olan ilginin arttığını savundu. Kursiyerlerden Gamze Demirel de kendilerine iyi bir gelir sağlayacağına inandıkları Halk Eğitim Merkezinin İngilizce kursuna katıldıklarını bildirdi.


Simav'da İngilizce Kursu

Nisan 28, 2009

Simav Halk Eğitim Merkezince İngilizce kursu düzenlendi. Halk Eğitim Merkezi Müdürü Abdullah Seymanoğlu, AA muhabirine, ücretsiz kurslarda başarı gösterenlere sertifika verileceğini söyledi. İlçede İngilizce öğrenme yönündeki talepleri karşılamak için gündüz düzenledikleri kurslara gece bölümünü de eklediklerine işaret eden Seymanoğlu, termal turizm merkezlerinden Simav’da yatırımların son yıllarda turizm alanına kaydırılmasıyla yabancı dile olan ilginin arttığını savundu. Kursiyerlerden Gamze Demirel de kendilerine iyi bir gelir sağlayacağına inandıkları Halk Eğitim Merkezinin İngilizce kursuna katıldıklarını bildirdi.